Bu yazının sözünü günler öncesinden verdim ve fakat yazmadım. Tam söz vermemin ertesi günü ?Ben uğraştım oldu; siz de af kapsamındasınız? şeklinde önce bir partinin, arkasından bir başka partinin yetkili isimleri röportajlar verdiler. İkisine göre de bu kapsama girmemiz kendi çabalarının sonucu idi.
Beyler kusura bakmayın ama biriniz doğru söylemiyor kanımca. Aslında şu geldiğimiz tarihte ikinizin de ne dediğiniz belli değil desem yeridir. (Bi laf atmadığım siz kalmıştınız, bu vesile ile eksik kalmadınız.)
Geçtiğimiz hafta 60 senedir Rumeli Kavağı, Garipçe, Rumeli Feneri, 30 senedir Maden gibi yerlerde; kısaca Sarıyer İlçesi?nde ikâmet eden sıradan sokaktaki vatandaşın evlerinin İmar Barışı kapsamına gireceğine dair yazılar okuyup ümitlendik.
Ulusal yayın yapan televizyonlarda halâ ?31 Aralık son tarih? reklamları dönüyor. Dağı taşı, ormanı bina dolu İstanbul?da ?Ön görünüm? ve hazine arazilerine kaçak olarak dikilen gökdelen, rezidans, site, villa ve hatta üniversitelerin de, hisse tapulu arsalarına ev yapanların da ülkenin kalanı gibi bu ?İmar Barışı?ndan faydalanma hakları var diye düşünüyorum ve sokakta biz bunu konuşuyoruz.
Bir iki partinin yetkili isimleri ?Ben yaptım; olacak? röportajları vereli günler oldu, cuma ve pazartesi günleri için sadece bir buçuk çalışma günü kaldı; biz de affolunduk mu, cezalı mıyız halâ belli değil.
Bir de e-devlet?ten başvuru macerası var ki , tam aksiyon. Bizimle de barışacaklarmış ümidi ile heveslenen soluğu e-devlette alıyor. Doldurulması zorunlu alanların birkaç tanesine ne yazılması gerektiğinden tam emin olamayınca yaklaşık bir takım büyüklük, meblağ yazıyorsunuz; ödemeniz gereken tutar olarak cep telefonunuza gelen tutarı evinizi satsanız ödeyemezsiniz.
Bu ?İmar Barışı? meselesinden anladığım kadarı ile Türkiye?de imar izni alınarak inşa edilmiş yapı yok gibi bir şey. Adam milyon dolar ödeyip rezidanstan daire almış, o adam o rezidansta yaşamaya başladıktan 10-15 sene sonra devletin o rezidanstan haberi olmuş.
Gelir dağılımının dağılamaması bu yazının konusu olmadığından; bir bedel ödeyerek yaşadığı evinde herhangi bir korku olmadan, ödeyebileceğinin üzerinde bir meblağ ödemesi istenmeden yaşamak herkesin hakkı diyerek bitirir, herkese hayırlı günler dilerim.
Sokaktaki Adam
Filiz FENTÇİ