Meridyen Eğitim Kurumları

Uzman Klinik Psikolog İlke Kaya


KISKANÇLIK SEVGİNİN GÖSTERGESİ Mİ?

Kıskançlık, temel olarak değer verilen kişinin sahiplenilmesi ve onu paylaşamama durumudur.


Kıskançlık duygusuna sahip kişiler birlikte oldukları kişiyi kaybetmekten, onun başkasını tercih edeceğinden korkarlar. Kıskançlık sevginin göstergesi mi yoksa ilişkiler için bir tehlike mi?

KISKANÇLIK İLİŞKİLERİ NASIL ETKİLİYOR?
İlişkilerin önemli başlıklarından birisi olan kıskançlık, her aşamada ciddi sorunlar yaratan bir durum değildir. Kıskançlık, insan doğasında var olan bir duygudur. Bu duyguya sahip olmak da bir o kadar normaldir. Birbirini seven iki insanın bir miktar birbirlerini kıskanması oldukça olağan bir durumdur. Hatta eşler arasında yaşanan kıskançlığın bazı durumlarda ilişkiye olumlu katkıları olduğu bile görülebiliyor. Önemli olan kıskançlık duygusuna sahip olmamak değil, bu duyguyu kontrol edebilmek  ve kıskançlıkla hareket etmemektir.
Eğer kişi, temelinde terk edilme korkusu olan kıskançlık duygusuyla hareket ediyor ve partnerine ve ilişkisine bu şekilde yaklaşıyorsa bu durum hem kişinin kendisine hem de partnerine ve ilişkisine ciddi zararlar verir. Bazı durumlarda kaybetmekten korkulduğu için yaşanan kıskançlık, korkulan şeyin gerçekleşmesine neden olur. İlişki büyük oranda biter.

KISKANIYORSA SEVİYOR MUDUR?
Kıskançlık davranışları toplumsal olarak ‘Seven Kıskanır’ düşüncesiyle açıklanarak normalleştirilir.
Ancak durum tam da böyle değildir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi seven kişilerin birbirlerini bir miktar kıskanmaları normaldir. Kişinin eşini çok sevdiği için onu herkesle paylaşmak istememesi ama bu duyguyu davranışlarına ya da sözlerine yansıtmadan hissetmesi kabul edilebilir bir durumdur. Ancak bu duygunun davranışlarına yansıdığı, eşlerden birinin diğerini kaybetmekten korktuğu için kısıtlamaların, kontrol etmenin devreye girdiği kıskançlık kabul edilir bir durum değildir. Bu kıskançlığın sevgiyle bir alakası yoktur.

KISKANÇLIK SEVGİNİN GÖSTERGESİ Mİ?
İlişkide eşlerden birinin diğerini kısıtladığı, kontrol ederek baskı altına almaya çalıştığı bir noktaya gelen kıskançlık, ilişkiye ciddi anlamda zarar verir. Çeşitli sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Bu kıskançlıktan sadece tek taraf etkilenmez. Kıskançlık nedeniyle baskıya maruz kalan eş kendisini ilişkide kapana kısılmış hisseder. Aynı zamanda eşinin kendisine olan güvensizliğiyle yüzleşmek zorunda kalır. Bu aşamada kapana kısıldığını hissettiği bir ilişkide kalıp kalmama, ilişkiyi sürdürüp sürdürmeme soruları ortaya çıkar. Bu düşünceler ilişkiye olan bakışın değişmesine neden olur ve dengeler değişir. Bir noktadan sonra kıskançlığın hakim olduğu ilişki her iki taraf için de çekilmez bir hal alır.
Kıskançlık yaşayan eş için de işler hiç kolay olmaz. Çünkü devamlı bir şüphe ve tetikte olma halindedir. Bu kişilerin kıskançlık yaşamalarının altında kendilerine ve ilişkiye dair birçok farklı etken yatar. En etkin kişisel neden düşük özgüvendir. Düşük özgüvene sahip kişiler kendilerini birçok konuda  yetersiz ve değersiz hissederler. İlişki ya da eş için yetersiz olduklarını düşündüklerinde kendi üzerlerinde bir değişiklik yapmaktansa eşlerini kısıtlamaya, onları kontrol etmeye çalışırlar. Çünkü içten içe eşlerini kaybetmekten korkarlar. Çünkü eşlerinin kendisinden daha yeterli birini bulduklarında onu bırakacaklarına inanırlar. Ama bunu çok farklı şekilde gösterirler.
Kıskançlığın bir diğer nedeni de eşe olan güvensizliktir. Bu durum daha çok ilişkiye dair bir sorundur. Kişinin kendi özgüven eksikliğinden değil de eşler arasında karşılıklı güvenin sağlanamamasından kaynaklanır.  Kişilerin geçmiş yaşantılarından öğrendikleri, sadece romantik ilişkilerinden değil, bir çok farklı ilişkilerinde terk edilmiş olmaları bu kişilerin bu kişilerin ilişkilerinde kıskanç bir profil çizmesine neden olabilir.  Kişinin kendi içerisinde yaşadığı sorunlar nedeniyle eşini kısıtlıyor, ilişkisine güvenmiyor oluşu bir noktadan sonra ilişkinin değil, kişinin kendi problemidir ve duruma bu şekilde yaklaşmalıdır.

KISKANÇLIK MI SAPLANTI  MI ?
Kıskançlık bazı durumlarda kabul edilebilir boyutu aşarak saplantı halini alabilir ve patolojik kıskançlık ortaya çıkabilir. İlişkilere asıl zarar veren de budur.
Peki, kıskançlık hangi aşamada saplantı boyutuna geçer? Saplantılı aşkta;
-Kıskanç eşler, eşlerini herkesten ve her şeyden kıskanırlar.
-Kıskanç kişiler ellerinde bir kanıt olmamasına rağmen eşini suçlarlar.
-Aşırı sahiplenici bir tutum takınırlar.
-Bazı durumlarda bu kişiler eşlerini takip etmekten çekinmezler.
-Bu kişiler için eşlerinden ayrılmak fobi halini alır.
-Kıskanç eşler, partnerlerini  ciddi anlamda kısıtlarlar. Kendilerinin dahil olmadığı bir alanın olmasını engellemeye çalışırlar.
-Basit bir olay ciddi sorunlara, aşırı tepkilere neden olabilir.
-Kıskanç eşler, davranışlarından dolayı eşlerinin olumsuz etkilendiklerini, üzüldüklerini görüp üzülseler de herhangi bir tetikleyiciyle karşılaştıklarında davranışlarına devam ederler.
-Patolojik kıskançlığın en önemli ve tehlikeli boyutu ise kıskanan kişilerin saldırgan davranışlar sergilemeleri ve eşlerine şiddet uygulamalarıdır.

Davranışlara ve söze yansımayan, eşlerin birbirlerini kısıtlamadığı dozunda olan kıskançlık bir sorun yaratmaz. Ancak unutmamak gerekir ki kıskançlığın, özellikle kısıtlayıcı, kontrol edici kıskançlığın sevgiyle alakası yoktur. Bu şekilde yaşanan kıskançlıklar ilişkinin özüne zarar verir. Bu nedenle bu duyguları yaşayan kişilerin profesyonel destek almalarında fayda vardır.