Meridyen Eğitim Kurumları

Uzman Klinik Psikolog İlke Kaya


AİLE İÇİ ŞİDDET VE ÇOCUKLARA ETKİLERİ

Şiddet, kişinin fiziksel, sözel, psikolojik ve cinsel olarak zarar görmesidir. Buna bağlı olarak; özgürlüğün kısıtlanması, kişinin ekonomik yönde engellenmesi içeren yıkıcı davranışları da kapsamaktadır.


 

Şiddet hayatın bir çok alanında görülmektedir.

Ev ortamında, iş yerinde, sokakta, kamusal alanlarda karşılaşılması olağan bir davranış biçimi olarak algılanmaktadır.

Aile İçi Şiddet Nedir?

Kişinin ailedeki diğer üyelere karşı yıkıcı davranışlar sergileyerek, fiziksel ya da psikolojik anlamda hükmetmeye çalışarak baskın olma çabasıdır. Çok rastlanan yanılgılardan biri şudur; aile içi şiddet için aynı evde yaşama zorunluluğu yoktur. Ayrı yaşamakta olan, boşanmış ya da nişanlı kişiler arasında da olabilmektedir.

Şiddet genellikle bir döngü halinde devam eder. Kişiler, bir yönde şiddete uğradıktan sonra yeniden şiddetin farklı türlerine maruz kalmaktadır.

Şiddetin Türleri Nelerdir?

Şiddetin birçok türü olduğu gibi aile içerisinde yaşanılan şiddet türleri olan fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet ve cinsel şiddet kavramlarına değinmek gerekir.

Fiziksel Şiddet: Sarsma, tokat atma, çeşitli aletlerle yaralama, aç bırakma... kaba kuvvetin her anlamda yaptırım aracı olarak kullanılmasıdır. Fiziksel şiddet; aile içerisinde kendini somut olarak gösteren ve aynı zamanda şiddet mağduru bireyin farkına kolaylıkla varabildiği bir şiddet türüdür.

Psikolojik Şiddet: En tehlikeli şiddet türlerinden bir tanesidir, şiddete uğrayan kişinin benlik saygısı oldukça zedelenir. Duygular ve duygusal ihtiyaçlar, karşıya baskı uygulamak amacıyla istismar edilir. Bağırma, küfür etme, başka insanların içinde küçük düşürme, kişiye kendini yetersiz hissettirme, düşüncelerini açıkça ifade etme özgürlüğünü kısıtlama, sosyal çevre ile ilişkisini engelleme, ilgilenmemek şeklinde gözlemlenir. Bunların dışında kişinin sevdiği bir eşyaya ya da hayvana zarar vermek, başkaları ile kıyaslamakta psikolojik şiddetin türleri olarak karşımıza çıkar. Psikolojik şiddet uygulayan kişilerin başlıca hedefi otorite kurma çabası olup, bu kişiler genellikle kurbandan ekonomik ve sosyal olarak daha üstün durumdadır. Kurban ile şiddet uygulayan kişiler arasında bir güç dengesizliği söz konusudur. Psikolojik şiddet büyük oranda tehdit içerir. Şiddet uygulayan kişiler kendi öz saygısını kazanmak için başkalarını küçük düşürmeye, aşağılamaya çalışırlar.

Cinsel Şiddet: Cinselliğin tehdit amacıyla kullanılmasıdır. İstenmeyen cinsel davranışları yaptırmaya zorlamak, istemediği halde cinsel ilişkiye zorlama, sarkıntılık, taciz, istenmeyen öpme, fuhuşa zorlama bu kapsama girmektedir. Eşi dahi olsa kişinin onayı olmadan yapılan her türlü cinsel eylem tacizdir, tecavüzdür.

Ekonomik Şiddet: Ekonomik özgürlüğün kısıtlanması, bireyin kazancına el koyma, yaptığı işi değersizleştirme, para harcamasına izin vermemek ya da harcanan paranın hesabını aşağılayarak sorgulamak ve zorla çalıştırmak ekonomik şiddet türüne dahildir.

?Şiddetin Çocuklar Üzerindeki Etkileri?

Aile bireylerinin kendi içlerinde yaşadıkları şiddetten en çok etkilenen ve bundan zarar gören korunmasız olan çocuklardır. Kendisi şiddete maruz kalmamış olsa bile, maruz kalan ebeveyninin duygularını içselleştirir. Yaşı ilerledikçe, yüksek olasılıkla şiddet mağduru ebeveynine destek olmaya çalışıp, onun duygularına fark etmeden ortak olur. Bu çocuklar yardıma ihtiyaç duyan, yaralanmış, yıpranmış olan ebeveyninin bakımını üstlenmek zorunda kalabilmektedirler. Bu yalnızca fiziksel bir bakım üstlenme durumu değildir. Fiziksel şiddete maruz kalan ebeveyninin psikolojik bozukluğu, en basitinden depresyon durumu yüksektir. Çocuk içinde bulunduğu ortamın havasındaki bu çökkünlük duygularını tamamen içselleştirir. Çökkün bir ebeveynden psikolojik anlamda ayrılmak ve birleşmek çocuk için iki ayrı zorluk taşır. Birincisi çocuk olmanın getirdiği doyumsuzluk ile tam olarak ne beklediğini bilmeden anneye yapışır. İkincisi çökkün olan anneyi kendi haline bırakıp da kendi yoluna gitmek istediğinde suçluluk hisseder. Aile içi şiddette, şiddete maruz kalan ebeveynine annelik yapma gereksinimi duyacaktır. Tamamen rollerin değiştiği bu ilişkide çocuğun bireyselleşme, özerkleşme çabası, sınırlanmış olacaktır.

Şiddete maruz kalma ya da tanık olma hali sonrasında çocuklarda sıkça gözlemlenen davranışlar, öfke nöbetleri, okul başarısında düşüş, gece alt ıslatma (enürezis), içe kapanma, saldırganlaşma, şiddet gören ebeveynini kaybetme korkusu, ağlama krizleri, akran zorbalığı olarak sıralayabiliriz.

Erken çocukluk döneminde aile içi şiddeti deneyimleyen çocuklar ebeveynleri ile güvenli bağlanma gerçekleştiremezler. Dünyada ilk ilişki kurduğu kişiler olan ebeveynlerine güvenmeyen çocuklar ise artık tüm dış dünyayı tehlike olarak anlamlandırır. Çünkü bir insan için en önemli figür aile ve anne baba arasındaki ilişkidir. Kavga eden bir anne babası olan çocuk; sosyal ilişkiler, öğrenme süreci gibi pek çok önemli alanda kendi potansiyelinin altında başarı gösterirler. Bir diğer risk ise bu çocukların, akranlarına şiddet eğilimi olasılığının fazla olmasıdır. Çocuk ilk öğrenmeyi gerçekleştirdiği aile ortamında ne tür davranış kalıplarını rol model olarak benimseme, sosyal hayatında da bu öğrenmiş olduğu davranışlar ile kendisini yansıtacaktır. Çocuklara ne verirsek onu alacaklarını unutmamamız önemlidir. Erken müdahale ile çocuğun hayatındaki olumsuz deneyimlerin silinmesi ya da hafifletilmesi sağlanabilir. Çocuğun kötü yaşantıları olabilir. Asıl kötü olan çocuğa iyiye dönmesi için olanak verilmemesidir.

Aile İçi İletişim Neden Zayıftır?

-Kişilerin birbirini dinlememesi, karşısındaki kişinin duygu ve düşüncelerini önemsememesi.

-Yalan söylenilmesi.

-Kişinin karşı tarafı anlamaya değil, yargılamaya yönelik davranışları.

-Öncesinde yaşanılan olumsuz olaylara bağlı kalınıp, güncel konulara geçmişin yansıtılması.

-Aile içi yapılan faaliyetlere gereken önem verilmemesi.

-Fedakarlığın her zaman karşı taraftan beklenilmesi.

-Karşı tarafa güvenmek yerine çoğu zaman şüpheyle yaklaşılması.

-Küçük problemlerin olduğundan fazla büyütülmesi gibi yapılan hatalar aile içi iletişimi olumsuz yönde etkilemektedir.

AİLE TERAPİSİ, AİLE İÇİ ŞİDDET ÇÖZÜMÜNDE KULLANIMI

Terapinin amacı aile bireylerinin birbirleriyle olan etkileşimlerini, rollerini, geniş aileyle olan ilişkilerini inceleyerek ailenin bütünlüğünü sağlamak, çatışmaların nelerden kaynaklandığını aile fertlerine göstermek ve çatışmaları olumlu bir şekilde çözümlemek, stres durumları için baş ete stratejileri öğretmektir. Ayrıca ilişkideki olumlu duyguları arttırarak etkili iletişimin kurulmasını ağlamak da aile terapisinin hedefleri olarak sıralanabilir.