Millet Kütüphanesi’nin kurucusu Ali Emiri Efendi vefatının 100’üncü yılında anıldı
Millet Kütüphanesi’nin kurucusu ve ilk hafız-ı kütübü Ali Emiri Efendi, vefatının 100’üncü yılında önce kabri başında ardından bir sempozyumla anıldı.
Millet Kütüphanesi’ni kuran, aralarında Divan-ı Lügati’t- Türk’ün de bulunduğu çoğu nadir ve tek nüsha olan 16 bin cilt eser bağışlayan Ali Emiri Efendi vefatının 100’üncü yılında anıldı. Esenler Belediyesi ve İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında düzenlenen program, Ali Emiri Efendi’nin Fatih Camii’ndeki kabrinin ziyaretiyle başladı. Kabir ziyaretine İstanbul Valisi Davut Gül, Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, Fatih Kaymakamı Cafer Sarılı ve çok sayıda vatandaş katıldı. Ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Kurul Salonu’nda 3 oturumda bir sempozyum düzenlendi. Sempozyumda İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, şair ve yazar Beşir Ayvazoğlu, Prof. Dr. Mehmet Samsakçı, Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Prof. Dr. Melek Gençboyacı, Prof. Dr. Sadık Yazar, Doç. Dr. Mustafa Uğurlu Arslan, Prof. Dr. Hayati Develi, Dursun Gürlek, Prof. Dr. Arzu Terzi, Dr. Öğr. Üyesi Seher Erdoğan Çeltik, Süleyman Zeki Bağlan, Prof. Dr. M. Fatih Andı, Prof. Dr. Mustafa Kaçalin, Prof. Dr. Rıfat Günalan, Prof. Dr. Mücahit Kaçar konuşmacı olarak yer aldı. Öte yandan sempozyumda Ali Emiri Efendi’nin hayatı ve edebiyata olan katkıları tüm yönleriyle anlatıldı.
Ali Emiri Efendi: "Ben bu kitapları milletim için topladım, milletime armağan ediyorum"
Millet Yazma Eser Kütüphanesi Müdürü Melek Gençboyacı, "Ali Emiri Efendi kendini kitaplara, kitaplarını da milletine vakfetmiş sıra dışı bir kişiliğe sahipti. Çocukluğundan beri kitap okumaya ve toplamaya başlamış. Çalışma hayatı memuriyette geçmiş. Osmanlı coğrafyasında gittiği her yerden kitap toplamış. Sahibi satmadığı ya da satın alamadığı eserleri istinsah etmiş. Osmanlı coğrafyasında her bölgede dolaşıp kitaba ulaşmış bir kişiliğe sahip. Edebiyatçı, şair ve usta bir münekkidtir. Esas onun en büyük yanı 17 Nisan 1916 yılında Millet Kütüphanesi’ni kurmasıdır. Ömrü boyunca topladığı kitaplardan oluşan bu değerli kütüphaneyi kurmuştur. Bütün ısrarlara rağmen kütüphaneye kendi isminin verilmesini istememiştir. ’Ben bu kitapları milletim için topladım, milletime armağan ediyorum. Onun için kütüphanemin ismi Ali Emiri değil, Millet Kütüphanesi olacak’ demiştir. Ali Emiri Efendi’nin kütüphanesinde başta dünyada tek nüsha olan Divan-ı Lügati’t- Türk olmak üzere çok kıymetli padişah divanları, tarih, edebiyat, coğrafya ile ilgili tek nüsha eserler bulunmaktadır. Ali Emiri Efendi 1915 yılında Divan-ı Lügati’t- Türk’ü satın alıp, kütüphanesine vakfetmiştir" dedi.
"Ali Emiri Efendi’yi anmak ve anlamak demek aslında kültüre, tarihe, medeniyete, insana, ilme, irfana hizmeti anlamak demektir"
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, "Ali Emiri Efendi 1857 yılında doğuyor ve 23 Ocak 1924’te vefat ediyor. Vefatının 100’üncü yılı. Ali Emiri Efendi’yi anlatacak pek çok vasfı var. Fakat onun Türk kültür tarihi açısından en önemli vasfının başında bir Divan-ı Lügati’t- Türk gelir. İkincisi ise Millet Kütüphanesi gelir. Esas itibariyle Millet Kütüphanesi 16 bin ciltlik koleksiyonu ihtiva eden bir kütüphanedir. Bu 16 bin ciltlik eserin çoğu nadir eserdir. Önemli bir kısmı da yazma eserdir. Bunlar maddi ve manevi olarak da olağanüstü kıymeti olan eserlerdir. Fakat Divan-ı Lügati’t- Türk, Türk tarihinin ilk yazılı eserlerinden olması itibariyle ve İslam öncesi Türk tarihine dair de kitap düzeyinde çok önemli katkılarda bulunan eser olması itibariyle de olağanüstü bir değere sahiptir. Her ne kadar Türkçe-Arapça sözlük olarak değerlendiriliyor olsa da çok aşan bir boyutu vardır. Bir defa Türkçe’nin çok kuvvetli bir dil olduğunu ifade etme ve rekabet gücünü ortaya koymak için yazılan bir eserdir. Türkiye’nin zenginliğini ortaya koyan bir eserdir. Diğer yönüyle de Türklerin siyasi, sosyal, edebi, folklor pek çok alandaki yaşantısına kaynaklık eder ve tek nüshadır. Ali Emiri Efendi vaktinde Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin 20 kızıl altın verip almadığı eseri, 30 kızıl altın verip alan 3 altında bahşiş bırakıp milletine armağan eden bir isimdir. Hem Divan-ı Lügati’t- Türk hem de 16 bin ciltlik koleksiyonuyla Millet Kütüphanesi kurmuş olması olağanüstü bir katkıdır. Dolayısıyla Ali Emiri Efendi’yi anmak ve anlamak demek aslında bizim yüzyıllık tarihimiz içerisinde çok önemli bir dönemi iyi tahlil etmek demektir. Ali Emiri Efendi’yi anmak ve anlamak demek aslında kültüre, tarihe, medeniyete, insana, ilme, irfana hizmeti anlamak demektir. Ali Emiri Efendi’nin beni çok etkileyen bir sözü var. Diyor ki; ’Vatan aynıyla insan, insan aynıyla vatandır. Vatansız insan olmaz, insansız vatan olmaz’. Bu denklemi kurmuş ve gereği olarak ne düşünüyorsa yapmak için bütün ömrünü vakfetmiş. 3 oturum süren bu sempozyum Ali Emiri Efendi’nin hayatına dair pek çok gerçeği ortaya çıkaracak" ifadelerini kullandı.