Bayır, Erdoğan’ın harekâtı önceden bildirmelerini eleştirerek, “Erdoğan, Afrin’e yapılan harekât ile partisindeki metal yorgunluğunun atıldığını dile getiriyor. Kahraman Mehmetçiğin kanı ve canı pahasına yaptığı bir askerî harekât ile iç siyaset ve partisi arasında bağ kurmaya cüret edebiliyor.” dedi.
SURİYE VE IRAK’TAKİ GÜVENLİK DURUMU VE MUHTEMEL ASKERİ HAREKÂT
Bayır:
‘’Türk Silahlı Kuvvetlerinin, önümüzdeki günlerde yapacağı söylenen kara harekatının iki bölgeye odaklanacağı değerlendirilmektedir. Bu bölgeler, muhtemelen, Fırat nehri batısında Tel Rıfat ve Münbiç; doğuda ise Ayn-el Arab bölgeleri olacaktır. Bu konu, medyada da sıklıkla dile getirilmektedir. Muhtemel bir harekatta, bu bölgeler kontrol altına alınsa bile artık Türkiye’nin güvenliğine yeterli katkıyı sağlayamayacaktır. Çünkü mevcut AKP hükümetinde, sınır güvenliği konusunda siyasi bir irade yoktur. Hatta tersine ‘açık kapı politikası’ ile ülkemiz Dünyanın kaçak toplama kampına dönüştürülmüştür. Kaçak ve sığınmacılar ile birlikte memleketimize giren terör unsurları, her geçen gün artan bir risk oluşturmakta ve memleketimizin sokaklarında maalesef yeniden bombalar patlamaktadır. Diğer yanda; İdlib’de oluşan çoklu terör yapılanması bu bölgenin adeta Peşaver’leşmesine neden olmuştur. İdlib’teki bu terör yapılanması, Türkiye için başlı başına bir güvenlik sorunudur. Benzer şekilde, Suriye kuzeyinde sınıra yakın bölgelerde inşa edilen briket evlerle oluşacak yerleşim yerlerinin kontrolünün Özgür Suriye Ordusuna bırakılması, yeni Peşaverler oluşmasına neden olmaktadır’’
AKP Tehdit Alanları Oluşturuyor
‘’AKP’nin izlediği siyaset ve attığı adımlar, Türkiye için güvenlik sağlamak bir yana, yeni tehdit alanları oluşmasına neden olmaktadır. Denebilir ki; 20 yıllık AKP hükümetlerinin en başarısız olduğu alanların başında “ulusal güvenlik siyaseti” gelmektedir. AKP ve onun lideri “BİR GECE ANSIZIN” hikayeleri ile halkımızı daha fazla aldatmaya kalkışmasın. Taktik ölçekte yapılan bu askeri harekatlar, bu bölgede artık çok büyümüş olan güvenlik sorununu çözmekten çok uzaktır. Çünkü Bir yanda TSK ile taktik derinlikte alan kontrolü yapılmaya çalışırken, diğer yanda ÖSO ve HTŞ ile Suriye kuzeyi bölgesi teröre yataklık yapan karışık bir yapıya dönüşmüştür.’’
Politik ve Askeri Strateji Uyumlu Olmalı
‘’Hava sahası kullanım izni nedeniyle önceden ifşa olan hava harekatları ile veya taktik saha kontrolünü amaçlayan kara harekatları ile bu bölgede artık güvenlik sağlanamaz! Çözüm için millî bir politika ve siyasi kararlılık gerekmektedir. Zafer Partisi, Türkiye’nin güvenliğini sağlayacak millî tedbirleri alabilecek yegâne partidir. Buna göre; biri politik, diğeri askeri stratejik olmak üzere, birbiriyle uyum içinde izlenmesi gereken bir çözüm yolu vardır’’
Adana Mutabakatına Devam Edilmeli
Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fikret Bayır, Suriye kaynaklı terör olaylarının son bulması için Suriye ile hemen diplomatik ve siyasi iletişime geçilmesi gerektiğinin altını çizerek, çözüm önerilerini sıraladı.
1- Bu girişimin asıl amacı, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve ülkesi üzerinde devlet hâkimiyetinin yeniden kurulmasına destek olunmasıdır. Terör koridorunu gerçek manada önleyecek siyasi ve pratik çözüm budur. Suriye ile oluşturulacak yeni diyalog ve iş birliği süreci, muhakkak “Adana Mutabakatı” düzleminde oluşturulmalı ve teröre karşı ortak ve samimi bir mücadele başlatılmalıdır.
2- Bu kapsamda ve ikinci olarak, tercihen Suriye ile ortak veya tek olarak, Suriye’de geniş kapsamlı bir askerî harekât icra edilmelidir. Bu harekatın amacı, M4 karayolu kuzeyini kontrol etmek gibi bir “bölge kontrolü” olmamalıdır.
3- Bunun yerine doğrudan PYD/YPG askeri varlığı hedeflenmelidir.
4- Irak ve Suriye kuzeyinde inşasına gayret edilen terör koridoru yapısının silahlı kuvveti olarak ABD tarafından kurulan, eğitilen, donatılan ve yaklaşık 130bin mevcutlu bu yapının hedef alınması ve yok edilmesi kaçınılmaz bir askeri ve güvenlik gereksinimidir.
5- Bu amaçla, devletin tüm güç unsurlarının, başta diplomatik faaliyetler olmak üzere, bu alana yönlendirilmesi, bu alandaki terör gruplarının tecrit edilmesi ve müteakiben askerî harekât düzenlenmesi, sadece Türkiye değil, bölge güvenliği için temel adımdır.