YASED 41’inci genel kurulunu gerçekleştirdi
Uluslararası Yatırımcılar Derneği 41’inci Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Genel Kurul’da, Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi kapsamındaki hedefler doğrultusunda; Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasına yüksek katma değerli yatırımlarla katkı sağlayan uluslararası yatırımcıların ödüllendirileceği, ‘Uluslararası Yatırımcı Ödülleri’nin tanıtımı da gerçekleştirildi.
Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırımcıların etkin ve tek temsilcisi olan Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) 41’inci Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Türkiye ekonomisine uzun yıllardır katkı sağlayan uluslararası şirketlerin temsilcilerinin ve paydaşlarının buluşma noktası olarak gerçekleşen Genel Kurul’a, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank gönderdikleri mesajlar ile hitap ettiler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gönderdiği mesajında Türkiye’deki doğrudan yatırımların yüzde 85’ini YASED’in temsil ettiğini hatırlatarak, “YASED’in Türkiye’nin kalkınması, büyümesi, istihdam ve üretiminin artması yolunda sergilediği samimi gayretleri memnuniyetle karşılıyorum. Başta yakın coğrafyamız olmak üzere bölgemizin ve dünyanın ciddi sorunlarla boğuştuğu bir dönemde Türkiye; istikrarı, yatırımcı dostu iklimi, barışı tesis etmeyi amaçlayan girişimci dış politikasıyla ön plana çıkıyor. Ülkemiz, stratejik konumu, genç ve nitelikli nüfusunun yanı sıra ekonomide attığı kararlı adımlarla özellikle uluslararası yatırımcılar için çekim merkezi olma vasfını daha da güçlendiriyor. Biz de son 20 yıldır olduğu gibi küresel ekonominin yeniden şekillendiği bu kritik dönemde Türkiye’ye güvenen, ülkemize yatırım yapmak isteyen tüm yatırımcılara gereken desteği veriyoruz. Neredeyse yarım asra yaklaşan kurumsal, güçlü ve kapsayıcı yapısıyla ülkemizde önemli bir boşluğu dolduran YASED’in, önümüzdeki dönemde de kendi alanında aktif rol oynamaya devam edeceğine inanıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da gönderdiği mesajda, “YASED sahip olduğu uluslararası bilgi ve deneyim ile Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırımlarda küresel rekabetçiliğini artıracak strateji ve çözümleri üreterek ülkemizdeki yatırım ortamının güçlendirilmesine önemli katkıda bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Yabancı sermayeli firmaları, asla yerlilerden ayırt etmeden, el üstünde tutuyoruz”
Genel Kurul’a hitap eden Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, YASED’in sanayi ve teknoloji politikalarını oluştururken önemli bir paydaşlarını olduğunu vurguladı. YASED ile YOİKK çalışmaları başta olmak üzere birçok alanda aktif işbirlikleri olduğunu belirten Bakan Varank, “Dolayısıyla ben politika süreçlerimize yaptıkları olumlu katkılardan ötürü YASED yönetimine yürekten teşekkür ediyorum. Uluslararası doğrudan yatırımlar, ülkemizin ekonomik kalkınma sürecinde önemli bir yere sahip. Bu yatırımlar hatırı sayılır bir miktarda finansal kaynağı ülkemize getiriyor. Tek başına bu durum bile cari dengemiz üstünde oluşturduğu katkı bakımından oldukça kıymetli. Ancak bu katkının çok daha büyüğü, yerel firmalarla bağlantılar kurduklarında ortaya çıkıyor. Aktardıkları teknoloji ve know- how ile sanayimizin dönüşümünde kritik bir rol oynuyorlar. Bunun bilincinde olarak biz de yabancı sermayeli firmaları asla yerlilerden ayırt etmeden el üstünde tutuyoruz. Onlara daha etkin iş ve yatırım ortamı sunmak üzere yoğun çaba sarf ediyoruz. Bu doğrultuda YASED’in de değerli katkılarıyla Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi öncülüğünde Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejimizi hazırladık. Amacımız bilgi yoğun, yüksek katma değerli ve nitelikli istihdam sağlayacak yatırımların payını arttırmak. Bu vesile ile gerek Türkiye’de yerleşik yatırımcıları gerekse global firmaları yeni yatırımlar yapmak üzere Türkiye’ye davet ediyorum. Türkiye çıkardığı 4 unicorn 2 decacorn ile dünya çapında bir oyuncu. Dolayısıyla klasik yatırımlarınızın yanında girişim sermayesi yatırımlarını da öncelikli olarak değerlendirmenizi şiddetle tavsiye ediyorum” diye konuştu.
“Türkiye’nin UDY performansını daha ileriye taşımaya devam edeceğiz”
Genel kurulun açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, “Ülkemiz güçlü, dayanıklı ve hızlı büyüyen ekonomisiyle, sürdürülebilir uluslararası doğrudan yatırımlar çekmek için yatırımcı dostu politikalar ve geniş yetenek havuzunun yanı sıra Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesiştiği noktada küresel pazarlara erişim sağlamaktadır. Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki güçlü siyasi irade, ekonomik performans ve ülkemizin sunmuş olduğu değer önerisi sayesinde 2003 yılından bu yana 240 milyar dolar UDY çekmeyi başardık. Ülkemizin 1990-2002 döneminde küresel doğrudan yatırımlardan aldığı pay da yüzde 0.2 seviyesinde iken, 2003 sonrası dönemde bu oran yüzde 1 civarında oldu. 22 Haziran 2021’de Resmi Gazete’de yayınlanan 2021-2023 dönemi UDY Strateji Belgesiyle küresel UDY’den aldığımız payı yüzde 1,5’a çıkarmayı hedeflediğimizi ortaya koyduk. Bu hedef doğrultusunda her bir paydaşımıza da farklı sorumluluklar düşmekte. Kıymetli paydaşımız YASED de, bugün lansmanına katılmaktan mutluluk duyduğum, Uluslararası Yatırımcı Ödülleri’ni organize edecektir. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak YASED ile uzun yıllardır birlikte çalışmaktayız. Önümüzdeki yıllarda da YASED ile işbirliğimizi daha çok güçlendirip Türkiye’nin UDY performansını daha ileriye taşımaya devam edeceğiz” dedi.
“Hedefimiz öngörülebilir ve istikrarlı bir yatırım ortamı”
Türkiye’nin kalkınmasına hizmetle geçen 41 yılı geride bırakmanın mutluluğu ve gururu yaşadıklarını anlatan YASED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu ise şunları aktardı: “Geride bıraktığımız 2021 yılının, covid-19 salgını sonrası kimi belirsizlikler sürse de, dünya ekonomisi için bir toparlanma yılı oldu. Bu dönüşüm döneminde, üzerinde çok konuştuğumuz ‘yeni ekonomi’nin dinamiklerinin her geçen gün daha büyük hızla hayatımıza girdiğine ve iş dünyamıza zorluklarla birlikte fırsatlar da getirdiğine tanıklık ettik. Hem şirketlerimizde, hem YASED’de en çok odaklandığımız konu, bu yeni dünya düzeninde rekabetçiliğimizi nasıl koruyacağımız oldu. Bunu çalışırken bir yandan küresel trendleri yakın takip ettik, diğer yandan dijitalleşme, sürdürülebilirlik, tedarik zincirleri, işgücü dönüşümü alanlarında hedef yükselttik. Tüm bu dönüşümlere adapte olurken ve gündemimiz çeşitlenirken de, ana hedefimiz hiç değişmedi: Ülkemizde dünya standartlarında, öngörülebilir ve istikrarlı bir yatırım ortamının oluşmasını sağlamak ve yatırım rekabetçiliğimizi artırmak en büyük önceliğimiz olmaya devam ediyor. Gündem başlıklarımızı, Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 9. maddesinin Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü’ne uyumu, Dijital Hizmet Vergisi uygulamasındaki sorunların giderilmesi, veri merkezi sektörünün geliştirilmesi, Ar-Ge harcama kredisi teşvikinin uygulamaya konulması ve uzaktan çalışmada dijital imkanların kullanımının artırılması olarak sıralayabiliriz. Kamu yetkililerimizin tüm çalışmalarımızda YASED’e gösterdikleri açık ve yapıcı yaklaşımları için müteşekkiriz.”
“Ankara ofisiyle kamu ile ilişkiler daha da güçlenecek”
YASED Genel Kurulu’nda konuşan YASED Genel Sekreteri Serkan Valandova da, “YASED’i üyeleri ve tüm paydaşları için bir düşünce ortağı olarak konumlandırıyor ve çalışmalarımızı bu vizyonla hayata geçiriyoruz. 2021 yılında geliştirdiğimiz makroekonomik modelleme ve politika analizi kapasitemizle ülkemiz kurumlarına, karar alıcılara ve politika yapma sürecine daha nitelikli katkılar verecek, daha yatırımcı dostu ve rekabetçi bir yatırım ortamına kavuşmak için çalışmalarımıza iddiamızı artırarak devam edeceğiz. Özelikle orta ve uzun vadeli planlama süreçlerine sektörel ve tematik katkı sağlamak için programlamamızı tamamladık. Uluslararası yatırımcıların bilgi ve deneyimlerini ülkemiz kalkınmasının hizmetine sunmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Uluslararası Yatırımcı Ödülleri ile de tamamı Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi’nin “nitelikli yatırım” kategorisine giren üyelerimizin, ülkemiz kalkınmasına katkılarını ödüllendirmeyi, ülkemizin de uluslararası yatırımcılar nezdinde görünürlüğünü artırmayı hedefliyoruz. Geçtiğimiz hafta itibariyle faaliyete başlayan Ankara ofisimiz ile birlikte de kamu ile ilişkilerimizi daha da güçlü bir şekilde sürdüreceğiz. Makroekonomik modelleme, ekonomik araştırma ve kamu politikası analizi konularında uzman ekiplerimiz de daha iyi bir düzenleyici ve yasal çerçevenin sağlanması için veriye dayalı politikaların oluşturulmasına daha fazla katkıda bulunmak üzere faaliyetlerini YASED Ankara’da sürdürecekler, Ankara ofisiyle kamu ile ilişkiler daha da güçlenecek” ifadelerini kullandı.
Genel Kurul kapsamında ayrıca, YASED Yönetim Kurulu Üyesi ve Kale Grubu Başkan Yardımcısı Osman Okyay’ın moderatörlüğünde, İstanbul Ekonomi Danışmanlık Yönetici Ortağı Sinan Ülgen ve Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’in katılımıyla "Küresel ve Bölgesel Gelişmeler ve İş Dünyasına Yansımaları" başlıklı bir panel gerçekleştirildi.
“Türkiye’nin mevzuat ve altyapı iyileştirmelerini yapması gerekiyor”
Panelin açılışında konuşan YASED Yönetim Kurulu Üyesi ve Kale Grubu Başkan Yardımcısı Osman Okyay, “Küresel rekabet ortamı değerlendirildiğinde ise, mevcut likidite kaynaklarından maksimum şekilde faydalanabilmek için doğru stratejilerin ve projelendirmelerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Ülkelerin rekabet güçlerini artırmaları yönünde kararlılıkla uygulamaya geçirdikleri ve ekonomilerinin seyrini olumlu yönde değiştiren dijitalleşme, sürdürülebilirlik, iklim değişikliği ve veri politikaları gibi politikaların küresel ekonomi üzerinde olumlu etkisi olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin de bugünden bu konularda ihtiyaç duyulan mevzuat ve altyapı iyileştirmelerini yapması gerekiyor. Bu yönde alınan aksiyon planları, Türkiye UDY Strateji Belgesi gibi geliştirilen politikalar memnuniyet verici. Bunların bir an önce hayata geçirilmesi önem taşıyor. Bu süreçte özellikle, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinin kararlılıkla sürdürülmesinin ve Gümrük Birliği’nin geliştirilmesinin katalizör görevi sağlayacağını düşünüyoruz. İklim değişikliği ve dijital dönüşüm gibi ortak pozitif gündem maddeleri çerçevesinde güçlendirilecek ilişkiler, AB ile Türkiye arasında daha güçlü ve stratejik bir iş birliği kurulması konusunda da olumlu katkı sağlayacaktır” dedi.
“Türkiye’nin tedarik zincirlerindeki yeri sağlamlaşabilir”
Rusya- Ukrayna savaşının siyasi tarih için bir dönüm noktası olmaya aday olduğunu kaydeden İstanbul Ekonomi Danışmanlık Yönetici Ortağı Sinan Ülgen, şunları söyledi: “Rusya’nın dünya ekonomisinden izole edilmesinin oluşturduğu şok; enerji fiyatlarında, gıda fiyatlarında, ödeme sistemlerinde kendini gösteriyor. Her ülke bu şoktan nasıl etkileneceğini bulmak için çalışıyor. Bu birçok kanaldan Türkiye’yi etkiliyor. Daha enflasyonist bir ortam yaratabilir. Yaptırım paketinin ikincil etkileri Rusya’yı hedeflemekle beraber, Rusya ile iş yapan şirketleri ve bireyleri de yaptırım altına alacak uygulamalar ile karşılaşabiliriz. Türkiye için bu dönem bir takım risklerle birlikte bir takım fırsatları da barındırıyor. Türkiye’nin jeo-stratejik önemini ortaya koyan bir döneme girdik. Tedarik zincirinde Türkiye’nin pandemi ile birlikte oluşan yerini sağlamlaştıracak fırsatlar da ortaya çıkabilir. Zorlanacağımız alan yaptırımların gidişatı ile ilgili olabilir.”
“Beşeri sermayeyi güçlendirmek için eğitim politikaları gözden geçirilmeli”
Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ise 2000 yılından bu yana tüm dünyada ciddi bir değişim gözlemlendiğini aktararak, “Son senelerde ise dijital teknolojiler gelişmekte olan ülkelerin de bu değişime dahil olmasını sağladı. Bu Türkiye için de iyi bir fırsat dönemi. Öncelikle büyüme modelimize karar vermeli, rekabet ortamını güçlendirecek çalışmalar yapmalıyız. İnovasyon ve teknolojik gelişmeye odaklanarak kendi büyüme modelimizi geliştirebilir, uluslararası şampiyonlarımızı çıkarabiliriz. Türkiye’deki Ar-Ge desteklerine baktığımızda kamunun özel sektöre ve yüksek öğrenime verdiği desteğin OECD ortalamasının çok üzerinde olduğunu görüyoruz. Ar-Ge yatırımları ve akademisyen verimliliği ise OECD ortalamasının çok altında. Burada kaynakların verimli kullanılması, bunun için de etki analizi yapılması önemli. Beşeri sermayeyi güçlendirmek için eğitim ve göçmen politikaları gözden geçirilmeli. Kendi beşeri sermayemizi güçlendirirken uluslararası yetenekleri ülkemize çekmek için çalışmalar yapmalıyız. Diğer yandan yurtdışında yaşayan Türkler ile de beşeri sermayemizi destekleyebiliriz” diye konuştu.