Yapay zekâ, tıbba hangi yenilikleri getiriyor
Yapay zekânın ve 3 boyutlu yazıcıların tıpta önemli yeniliklerin kapısını araladığına dikkat çeken Radyoloji Uzmanı Dr. Umut Hasan Kantarcı, bu yeniliklerin neler olduğu ve beraberinde getirebileceği avantajlarla, sorunlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Tıbbi Görüntüleme Teknikleri programı Öğr. Gör. Umut Hasan Kantarcı, son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte, yapay zekânın ve 3 boyutlu yazıcıların tıbbi amaçlı kullanılmasının, radyoloji biliminin çalışma alanlarına önemli yenilikler getirdiğini söyledi. Özellikle son yıllarda yapay zekâ uygulamalarının hızla arttığı, robotik işlemlerin yaygın kullanıldığı düşünüldüğünde, sağlık çalışanlarının giderek artan bir hızda sağlık teknolojileri kullanıcısına dönüşeceği gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğinin altını çizen Kantarcı, ’’Bu alandaki hızlı gelişime şu benzer tarihi gelişimi örnek verebiliriz: Traktörün icadı ile karasabanın yerini alması devrimsel bir olaydı. Ancak traktör karasaban kullanıcıları tarafından icat edilmemişti. Büyük firmalar ve devletler buna öncülük etmişti. Bu durumda ya traktör kullanımı öğrenilecek ya da çağ dışı kalınacaktı. Karasabanı süren hayvanlar güçlü ise ancak başka bir alanda kullanılmayacaklarsa sofrada yemek olacaktı. Traktöre ayrılan bütçe ile yapay zekâ ve 3 boyutlu baskıya ayrılan bütçe ve o zamanki teknolojik gelişim hızı ile şimdiki hız karşılaştırıldığında gelişime ayak uydurabilme kabiliyetinin ne kadar önemli olduğu aşikar. İleride çalışma hayatımızdaki yerimizi buna uyum sağlayabilme kabiliyetimiz belirleyecek. Bu nedenle eğitim içerikleri hızla yenilenmeli; teknolojiyi kullanımı kadar üretmeyi de içeren ve yenilikçiliği ön plana çıkaran bir eğitim tarzı benimsenmeli’’ dedi.
’’Deneyimli bir radyolog ile eş değer olacak’’
Kantarcı, yapay zekânın tıbbi görüntüleme bilimi olan radyolojide başlıca meme, kalp, akciğer, beyin ve damar yapılarına yönelik kullanıldığını hatırlatarak, ’’ Burada esas amaç daha hızlı ve daha doğru tanıya ulaşmak. Her ne kadar yapay zekâ uygulamaları sonucunda işinden olacak olan ilk radyoloji uzmanının kim ve ne zaman olacağı bilinmese de bu durum çok uzakta olmayacak gibi duruyor: Önümüzdeki 10-20 yıl içerisinde yapay zekâ uygulamalarının deneyimli bir radyolog ile aynı doğrulukta radyolojik görüntüyü yorumlaması beklenmekte. Örneğin, beyin görüntüleme üzerinde yapılan birkaç çalışmada yapay zekânın deneyimli beyin radyolojisi üzerine spesifik çalışan radyologlar ile eşit, genel radyologlara ve asistanlara göre ise daha doğru tanı koyduğu şimdiden gösterildi’’ diye konuştu.
’’Doktora ulaşma sorununu ortadan kaldırır’’
Öngörüsünü birkaç örnekle aktarmaya çalışan Kantarcı, konuyu şöyle özetledi: ’’Birkaç örnek verelim: Acil servise başvuran bir travma hastasına çekilen tomografi görüntülerinin çok kısa bir sürede yapay zekâ tarafından herhangi bir radyolog görmeden değerlendirilip ilgili doktora sonucun gönderilmesinden söz ediyoruz. Burada acil serviste sıklıkla karşılaştığımız doktora ulaşamama, yoğunluğun ve yorgunluğun getirdiği sorunların olmadığı bir sistemden bahsediyoruz. Ya da bir kanser hastasına ait tedavi öncesi görüntülerin tedavi sonrası karşılaştırmasının yapay zekâ tarafından en ince ayrıntısına kadar dijital ortamda yapılmasını konuşuyoruz. Benzer örnekleri mamografi veya akciğer grafisi için de vermek mümkün".
’’Hata olursa, sorumluluk kimin olacak?’’
Kantarcı, yakın gelecekte yapay zekâ uygulamaları arttıkça, radyoloji uzmanlarının yapay zekâyı etkin bir şekilde kullanmayı bilen ve yapay zekâyı eğiten kişiler olma yolunda çalışacaklarını belirterek, ’’Öncelikle şunu da belirtmek lazım ki bu teknolojiler pahalı olacak ve etkin bir şekilde kullanmayı öğrenmek de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Doğal olarak bu durumda yapay zekânın uygulama hatasının sorumluluğunun kime ait olduğu da etik bir tartışma konusu olacak’’ ifadelerini kullandı.
Kantarcı, 3 boyutlu yazıcıların gelişimiyle yaşanan yenilikleri ise şu sözlerle aktardı: ’’Son yıllarda 3 boyutlu yazıcıların aktif olarak kullanımı pek çok sektörde olduğu gibi medikal sektörde da artmakta. Tıbbi cihaz, doku, organ, protez ve ortez üretimi 3 boyutlu baskının medikal anlamda başlıca kullanım alanları. Her ne kadar doku ve organ üretimi şimdilik cerrahi eğitim ve deneysel amaçlı olsa da yakın gelecekte gerçek organların yerine kullanılması ön görülmekte.’’
’’Tedavide yeni bir döneme işaret ediyor’’
’’Gelişen teknoloji ile radyolojik görüntülerin çözünürlüğünde artış olsa da, tek başına bilgisayar ekranı görüntüsünün görme ve dokunma birlikteliğinin yerini alamadığı 3 boyutlu baskı teknolojisi kullanıcıları tarafından açıkça dile getirilmekte. Örneğin; doğumsal kalp hastalığı olan bir bebeğin 2 boyutlu manyetik rezonans, bilgisayarlı tomografi veya ekokardiyografi görüntülerinden hazırlanan elastik 3 boyutlu ve kalp damar prototipi, çığır açar şekilde geleceğin cerrahi eğitim ve cerrahi öncesi planlama modeli olarak ön görülmekte. Yine laboratuvar ortamında, radyolojik görüntüler üzerinden elde olunan kemik dokudaki hasar ile birebir örtüşecek şekilde hazırlanan kemik dokusunun cerrahide kullanımı, tedavide yeni bir dönemi işaret etmekte. Özelikle 3 boyutlu yazıcı teknolojisisin gelişimi ile birlikte bu teknolojiye ayrılan bütçede hızlı bir artış beklenmekte. Burada üzerinde en çok durulan konulardan birisi de kemik ve kıkırdak doku hasarlarının yerine dış ortamda doku kültürleri ile hazırlanan ve hasarlı alan ile birebir örtüşen şekilde dokular üretmek. Bu, özellikle yüz bölgesini ilgilendiren yaralanmalarda veya travma sonrası gelişen kemik-kıkırdak doku hasarlarının tedavisinde önemli olanaklar sunmakta. Kıkırdak dokuya benzer yapay ipliklerden menisküs üretimini de örnek olarak verebiliriz. Baskı yapılacak olan dokuya ait çizimlerin radyolojik görüntüler üzerinden elde edilmesi nedeniyle cerrah, radyolog, radyoloji teknisyeni ve konu ile ilgili mühendisin ortak çalışması kritik önem taşımakta. Tedaviyi yönlendirecek olan cerraha sunulan radyolojik görüntünün net, hata veya yanıltıcı görünümlerden arındırılmış olması iş birliği içerinde bir çalışmayı gerektirmekte. Bu nedenle yeni eğitim sistemlerinde 3 boyutlu düşünme kabiliyetini arttırıcı tasarımı da içeren bir eğitim modeli ders planlarında daha fazla yer almalı.’’