“Toplumun ciddi bir imanla kültür-sanat hareketine ihtiyacı var”
Usta yönetmen Mesut Uçakan, “Toplumun ciddi bir imanla, kültür sanat hareketine girmesi lazım. Ama maalesef bunu göremiyoruz. Kitleler buna muhtaç bir şekilde akıp gidiyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ne ‘sinema’ alanında layık görülen yönetmen Mesut Uçakan, sanatın toplumu yönlendirme etkisine değinerek, “Kitleler aradığını sizde bulacak. Böyle bir nesle ihtiyacımız var. Bu da ancak kültür ve sanattan çıkar” dedi.
Toplumun birlik olup iç huzuru yakalaması için öncelikle özüne dönmesi gerektiğinin altını çizen Uçakan, Türkiye’yi bölmek isteyen dış güçlerin, halkın din duygularını istismar ederek onları yanlış şekilde yönlendirmeye çalıştığını belirtti. FETO ve DAEŞ’in bu durumlarda rol oynadığını söyleyerek, “Türkiye’nin fotoğrafı çok parçalı. Fikir ve estetik olarak çok parçalanmış bir vasiyette. Kabul etmek gerekiyor ki yaşantı biçimiyle büyük çoğunluk batı güdümlü bir yaşama biçimi ile yürüyor. Bu gönlü hitap etmeyi biz anlayamadık ama Türkiye’yi çeşitli açılardan manipüle etmeye ve parçalamaya çalışan uluslararası güç odakları bunu çok iyi anladılar. Bizi kalbimizden vurdular. Çünkü bizim gönlümüzde Allah korkusu, merhamet ve hoşgörü vardı. Ancak bir FETÖ çıkardılar ortaya, bütün hoşgörüsü ve merhametiyle kitleleri kendisine çekmeye çalıştı. Arkasından baktığımız zaman, İslam’ı bozmaya yönelik bir hareket oluşmuş. Çünkü bize iyilik duygusunu, coşkuyu, heyecanı ve kötülüğe karşı koymayı veren dinimizdi. Bir medeniyetin birikmiş sermayesiydi. Ama bu durumu istismar ettiler.
Arkasında da DEAŞ diye bir örgüt çıktı. Hep Müslüman kimliği içerisinde, İslam’ın kendi dinamiklerini yorumlayarak, böyle kitleleri peşinden sürüklediler. Özellikle abartılı bir şekilde bütün dünyaya duyurdular. Bütün bu amaç, bizim gönlümüzdeki o sermayeyi bitirmekti. Önemli ölçüde bunu başardılar. Toplum o kadar güvensiz hale geldi ki, kimse kimseye güvenmiyor. En yakın arkadaşlar ticari yollarda birbirlerine güvenmiyor. Bununla ilgili pek çok proje yapılması gerekiyor. Toplumun o yönde ciddi bir imanla, kültür sanat hareketine girmesi lazım. Ama maalesef bunu göremiyoruz. Kitleler buna muhtaç bir şekilde akıp gidiyor” diye konuştu.
“Gönülden yürüdüğünüz zaman, pek çok kişide yangın yerine çevirecek bir kıvılcımı çakabilirsiniz”
Uçakan, sanatın din duygularını iletmede bir araç olabileceğini vurgulayarak,”Biz her şeyden önce siyasal, ekonomik ve sosyal parçalanmışlıklarla her yönden kafası karışık insanımıza gönülden hitap etmeyi anladığımız an, kendi içimizde bir devrim yapmış oluruz. Çünkü hala bunun önemini idrak etmeyenler var. Dolayısıyla gönüle hitap edenlerde insanın kendi gerçeğine, kendi hakikatine dönük mesaj verenlerdir. Sanat da bunun mesaj verme biçimidir. Bu mesajlara bakacağız. Bu mesajları da en iyi insanın kendi içi size söyler.
Bizim yaratılış diye bir gerçeğimiz var. İnsanların ruhları da belli bir formatta oluşturuluyor. Ahlaki ve sistem olarak doğruyu kabullenen bir formatta. Ama toplumdan aldıklarımız onları çarpıtıyor ve çarpık tipler ortaya çıkıyor. Dolayısıyla onun gönüle hitap edende yine insanın yaratılış sırrıdır. Yaratılışından yakalayacak olan da dindir.
Gönülden yürüdüğünüz zaman, pek çok kişide yangın yerine çevirecek bir kıvılcımı çakabilirsiniz. Ama bunun için çok güçlü bir kıvılcım gerekiyor. Bunun için sizin sanatınızda ve kişiliğinizde muhteşem olacak. Kitleler aradığını sizde bulacak. Böyle bir nesle ihtiyacımız var. Bu da ancak kültür ve sanattan çıkar” ifadelerini kullandı.
“İnsanımız kültür ve sanatın önemini iyi anlayamadı”
Kültür ve sanatın bu denli önemli olduğunu gerektiği gibi anlaşılamadığını söyleyen Uçakan, “Bin yıllık bir medeniyetin hülasası diyebileceğimiz bir davayla ortaya çıkmış olan bir nesil, kültür ve sanatın önemini anlamadı. Dolayısıyla daha genel anlamda, Türkiye anlayamadı.
Hepimizin kimyası önemli ölçüde bozuldu. Bu durumu tedavi edebilecek ruh hareketine çok büyük ihtiyaç bulunuyor. Bütün bu söylediklerimizde pek çok kültür ve sanat adamının söylemek istediği gerçeklerdir. Bütün kültür ve sanat adamları çok masum, diğer taraflarda hep bozulmuş. Önce kendilerinden başlamaları gerekiyor. Yaşadıklarıyla etrafı aydınlatmaları gerekiyor. Bu durum lafta yürümez. Mesele yaşamaktır” şeklinde konuştu.