TCMB: “Enflasyonda Ramazan ayına özgü unsurların etkisinin belirgin olduğu gıda fiyatları öne çıkmıştır”
Merkez Bankası PPK özetinde Şubat ayı tüketici enflasyonu artışında ücret ve geriye doğru endeksleme davranışının devam eden yansımalarının hissedildiği hizmet fiyatlarının yanı sıra Ramazan ayına özgü unsurların etkisinin belirgin olduğu gıda fiyatlarının öne çıktığı ifade edildi. Bu dönemde özellikle kırmızı et ve bağlantılı işlenmiş et ürünleri ile çiğ süt referans fiyat artışının yansımalarının izlendiği süt ve süt ürünleri fiyatlarında artış oranının belirgin olduğuna işaret edildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımladı. Özette, Şubat ayı enflasyonunda ücret ve geriye doğru endeksleme davranışının devam eden yansımalarının hissedildiği belirtildi. Raporda Ramazan ayına özgü unsurların etkisinin belirgin olduğu gıda fiyatlarının öne çıktığı ifade edildi.
Metinde şu ifadeler yer aldı:
“Küresel büyüme görünümü yatay seyretmekte, işgücü piyasalarındaki sıkılık ise devam etmektedir. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2023 yılı dördüncü çeyrek yıllık büyümesi yüzde 1,76 olarak gerçekleşerek bir önceki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrasında yatay bir seyir izlemiştir. 2024 yılı ilk çeyreğine ilişkin tahminler ise yüzde 1,85 düzeyindedir. Bu çerçevede, küresel ekonomide geçen yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan yavaşlamanın son çeyrekte de devam ettiği ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdürdüğü değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, gerek ihracat ağırlıklı küresel büyüme görünümü gerekse ocak ve şubat ayı PMI verileri, iktisadi faaliyette 2023 yılı son çeyreğine göre ılımlı bir toparlanmaya işaret etmektedir. Enflasyonda kalıcı düşüş sağlamak amacıyla sıkı para politikalarının sürdürülmesi ve jeopolitik risklerin varlığı 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.
Çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyeleri, küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etmektedir. 2023 yılında enflasyonda görülen keskin düşüşe rağmen birçok ülkede, özellikle hizmet enflasyonundaki katılık dikkat çekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, gelişmiş ülke merkez bankalarının da 2024 yılı içerisinde faiz indirimlerine başlamaları beklenmektedir. Ancak, merkez bankalarının son dönem iletişimleri ve ABD ocak ve şubat enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi sonucunda piyasa fiyatlamaları önceki PPK dönemine kıyasla daha temkinli bir indirim patikasına işaret etmektedir. GOÜ’lere yönelen portföy akımları, ocak ayı başından itibaren görülen yavaşlamanın ardından, risk iştahındaki olumlu seyre bağlı olarak son haftalarda yeniden artış göstermiştir.
Parasal ve Finansal Koşullar
Bir önceki PPK döneminden bu yana toplam kredi büyümesinde ivmelenme gözlenmiştir. Bireysel kredilerin 4 haftalık ortalama büyüme oranları önceki PPK toplantısı haftasından bu yana artarak, yüzde 4,12 seviyesinde gerçekleşmiştir. İhtiyaç kredilerinde ve bireysel kredi kartlarında bu oran sırasıyla yüzde 4,59 ve yüzde 5,34 seviyesindedir. Taşıt kredileri ise yüzde 0,59 azalarak yılbaşından bu yana sergilediği zayıf seyrine devam etmiştir. Diğer taraftan, Türk lirası ve kur etkisinden arındırılmış yabancı para ticari kredilerin aynı dönemde 4 haftalık ortalama artış oranları sırasıyla yüzde 3,34 ve 1,28 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Mart ayı içinde yapılan düzenlemelerle finansal koşullar sıkılaştırılmış, para politikası aktarımı desteklenmiştir. Bu kapsamda, Türk lirası ticari ve ihtiyaç kredileri için aylık büyüme kısıtları yüzde 2’ye düşürülmüş, uygulamanın etkinliğini artırmak amacıyla büyüme kısıtlarının aşılması durumunda menkul kıymet tesisine ek olarak zorunlu karşılık tesisi getirilmiştir. Kredi kartı nakit çekim ve kredili mevduat hesaplarında uygulanacak azami faiz oranları ihtiyaç kredi faizleri ile uyumlu olarak yüzde 4,42’den yüzde 5’e yükseltilmiştir. Öte yandan, Türk lirası mevduatın desteklenmesi amacıyla, tüzel kişiler için Türk lirası pay artış hedefi getirilmiş, gerçek kişi Türk lirası pay artış hedefleri mevcut eğilimler çerçevesinde kalibre edilmiş ve hedeflere ulaşılamaması durumundaki komisyon oranları artırılmış, yenileme ve Türk lirasına geçiş hedefini sağlayan bankalar için zorunlu karşılık tesisi üzerinden faiz ödemesi (katılım bankaları için indirim uygulaması) vadesiz ve 1 aya kadar vadeli mevduatı kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Türk lirası cinsinden yükümlülükler için 14 günlük dönemde ortalama olarak tesis edilen zorunlu karşılık tutarının bir kısmının bloke olarak tutulmasına karar verilmiştir.
Finansal koşulları sıkılaştırıcı yönde atılan adımların da etkisiyle Türk lirası ticari kredi faizleri ve ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı-KMH hariç) faizleri önceki PPK toplantı haftasından bu yana sırasıyla 6,27 puan ve 15,3 puan artarak, yüzde 59,6 ve yüzde 76,0 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde sınırlı artış gösteren konut kredisi ve taşıt kredisi faizleri 15 Mart 2024 itibarıyla sırasıyla yüzde 42,7 ve yüzde 43,1 olarak gerçekleşmiştir. Mart ayı PPK kararı ve alınan makroihtiyati tedbirler ile kredi büyümesinde dengelenme öngörülmektedir.
Parasal aktarım mekanizmasını destekleyici makroihtiyati tedbirlerin etkisi ile geçtiğimiz PPK dönemine göre 2,81 puan artan Türk lirası mevduat faizleri 15 Mart itibarıyla yüzde 49,6 olarak gerçekleşmiştir. Diğer taraftan, düşük tutarlı tasarruf mevduatları ile yüksek tutarlı mevduatlara önerilen faizler arasındaki farkın da devam ettiği gözlenmiştir. Söz konusu gelişmelerin yurt içi talepte dengelenme süreci üzerindeki etkileri yakından takip edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri önceki PPK dönemine kıyasla 6,31 milyar ABD doları azalarak 15 Mart 2024 itibarıyla 127,9 milyar ABD doları seviyesine gerilemiştir. Küresel risk iştahındaki iyileşmeye karşın, kısa vadeli yurt içi belirsizliklerin etkisiyle Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (Credit Default Swap-CDS) 43 baz puan artışla 20 Mart 2024 itibarıyla 337 baz puan seviyesine yükselmiştir. Benzer şekilde, Türk lirasının 1 ve 12 ay vadeli kur oynaklığı 20 Mart 2024 itibarıyla sırasıyla yüzde 8,6 ve yüzde 19,5 seviyelerine yükselmiştir. 2023 yılı haziran ayından itibaren 2,02 milyar ABD doları Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına ve 2,55 milyar ABD doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 4,57 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir. Öte yandan, son dönemde yaşanan risk primi ve kur oynaklıklarındaki artışlara net portföy çıkışlarının eşlik ettiği gözlenmiştir.
Talep ve Üretim
2023 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyet güçlü seyretmiştir. Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) verileri, söz konusu dönemde özel tüketimin yıllık büyümeye katkısında düşüş ve net ihracatın negatif katkısında azalmaya işaret etmektedir. Ancak, GSYİH verileri çeyreklik bazda değerlendirildiğinde, 2023 yılının son çeyreğinde özel tüketimin büyümeye katkısında hızlanma, net ihracatın büyümeye katkısında ise, pozitif olmakla birlikte, bir önceki çeyreğe kıyasla azalma gözlenmektedir. Bu çerçevede, yılın son çeyreğinde fiyat indirim kampanyaları ile beklenen ücret güncellemeleri kaynaklı öne çekilen talep güdüsünün talepteki dengelenmeyi zayıflattığı değerlendirilmektedir.
Tüketim malı ve altın ithalatı yavaşlayarak cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Ocak ayında, TÜİK tarafından temel yıl ve hesaplama değişikliği yapılarak yayımlanan perakende satış hacim endeksi, aylık bazda yükseliş eğilimini sürdürmüş, çeyreklik bazda ise endeksin büyümesi hızlanmıştır. Buna karşılık, ticaret satış hacim endeksi aylık bazda azalmış, bir önceki çeyreğe göre ise yatay seyretmiştir. Benzer şekilde, ocak ayına ait sektörel ciro ve hizmet üretim endeksleri, hizmetler sektöründe daha zayıf bir faaliyete işaret etmiştir. Bir önceki çeyrekte gerileyen imalat sanayi firmalarının kayıtlı iç piyasa siparişleri, ücret güncellemelerinin gerçekleştiği yılın ilk çeyreğinde yeniden artış kaydetmiştir. Öte yandan, bu dönemde firmaların gelecek üç aydaki iç piyasa sipariş beklentileri düşmüştür. Kartla yapılan harcamalar ise artışını mart ayında da sürdürmüştür. Firma görüşmeleri, yılın ilk çeyreğinde ücret artışları, firmaların ilave kampanyaları ve öne çekilen talep etkisiyle yurt içi satışların çeyreklik bazda arttığını ima etmektedir. Bu çerçevede, talebin mevcut seviyesi enflasyon üzerinde bir risk unsuru olarak görülmeye devam etmektedir.
Ocak ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yatay seyrederken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 1,1 oranında artmıştır. Çeyreklik bazda ise ocak ayı itibarıyla yüzde 1,4 oranında artmıştır. Şubat ayında mevsimsellikten arındırılmış imalat sanayi kapasite kullanım oranı yüzde 77 seviyesinde gerçekleşerek tarihsel ortalamalarının sınırlı üzerinde seyretmiştir.
Ocak ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 1,1 oranında artarak 32,2 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı artmıştır. İşsizlik oranı, çeyreklik bazda 0,2 puan artarak yüzde 9,1 düzeyinde gerçekleşmiştir. Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, işgücü piyasasında talebin sınırlı bir miktar güç kaybettiğine işaret etmektedir.
Ocak ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığı aylık bazda 7,9 milyar ABD doları düşerek 37,5 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Söz konusu gerilemede, ihracattaki artış, altın dış ticaret açığındaki güçlü azalış ve enerji fiyatlarında yıllık bazda devam eden düşüş etkili olurken, altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki azalış sürmüştür. Şubat ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri, mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatın yatay seyrettiğini, ithalatın aylık bazda yükseldiğini göstermektedir. Mart ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde üç aylık ortalama eğilim, ihracat ve ithalatta yatay bir seyir ima etmektedir.
Mevcut veriler çerçevesinde tahminler, ilk çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatında sınırlı bir düşüşe işaret etmektedir. Altın ithalatı ise tarihsel ortalamaları etrafında seyrederken, yıllıklandırılmış olarak altın dengesindeki iyileşme eğilimi sürmektedir. Diğer taraftan, ocak ayı itibarıyla yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası aylık bazda değişmeyerek 52 milyar ABD doları olmuştur. Güçlü ve yıl geneline yayılmış olarak seyreden turizm gelirleri, cari dengeye katkı sunmaya devam etmektedir.
Cari açığın finansman tarafında, yıllıklandırılmış olarak bankacılık sektörünün uzun vadeli borç çevirme oranı 2023 yılının son iki ayında yüzde 100’ün üzerine çıkmış, 2024 yılının ocak ayında ise yüzde 121 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yüzde 95 civarında olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı finansman imkanlarında güçlü görünüm sürmektedir.
Enflasyon gelişmeleri
Şubat ayında, aylık manşet enflasyon ve enflasyonun ana eğilimi gerilemekle beraber Enflasyon Raporu tahmin patikasında öngörülenin üzerinde seyretmiştir. Tüketici fiyatları şubat ayında yüzde 4,53 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,21 puan artışla yüzde 67,1 olmuştur. Bu dönemde hizmet, gıda ve enerji gruplarının yıllık enflasyona olan katkısı yükselirken, temel mal ile alkol-tütün-altın gruplarının katkısı gerilemiştir.
Şubat ayı tüketici enflasyonu artışında ücret ve geriye doğru endeksleme davranışının devam eden yansımalarının hissedildiği hizmet fiyatlarının yanı sıra Ramazan ayına özgü unsurların etkisinin belirgin olduğu gıda fiyatları öne çıkmıştır. Bu dönemde özellikle kırmızı et ve bağlantılı işlenmiş et ürünleri ile çiğ süt referans fiyat artışının yansımalarının izlendiği süt ve süt ürünleri fiyatlarında artış oranı belirgin olmuştur. Gıda grubu doğrudan etkilerinin yanı sıra yemek hizmetleri kanalıyla dolaylı olarak da manşet enflasyonu olumsuz etkilemeye devam etmiştir. Enerji grubu aylık enflasyonunun ana belirleyicisi jeopolitik gelişmeler, petrol üretimine ilişkin alınan kararlar ve gerileyen stok seviyeleri neticesinde yükselen petrol fiyatları ile Türk lirasının seyrini takiben akaryakıt kalemi olurken, bedelsiz doğal gaz kullanımının aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi 0,01 puan ile oldukça sınırlı kalmıştır. Temel mal grubu aylık enflasyonu şubat ayında zayıflamış, dayanıklı mallar başta olmak üzere bu grupta fiyatlar ılımlı bir oranda yükselmiştir. 2024 yılı ilk çeyreğinde yurt içi talepte devam eden dirençli seyir maliyet artışlarının fiyatlara geçişini kolaylaştırmıştır. Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır.
Şubat ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle B ve C endekslerinin aylık artış oranları sırasıyla yüzde 4,3 ve yüzde 4,2 seviyelerinde gerçekleşerek önceki aya göre zayıflasa da halen yüksek seyretmiştir. B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış üç aylık ortalama artışlar sırasıyla yüzde 4,8 ve yüzde 5,2 olarak ölçülmüştür Fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada ocak ayına kıyasla güçlenirken, temel mal ve hizmet gruplarında yavaşlama kaydetmiştir. Bu dönemde yayılım endeksi önceki aya kıyasla sınırlı bir miktar yükselirken, Medyan, SATRIM ve diğer ana eğilim göstergeleri gerileme kaydetmiştir.
Şubat ayında, alt gruplar bazında gıda sonrasında en yüksek fiyat artışı aylık bazda yavaşlamasına karşın öngörülenden yüksek bir seyir izleyen hizmet kaleminde olmuştur. Hizmet grubunda fiyat artışları, geçmiş enflasyona endeksleme davranışı ve ücret ayarlamalarının devam eden yansımalarıyla, genele yayılan bir görünüm arz etmiştir. Ücret artışlarının maliyet yönlü etkisi gerek mal gerekse hizmetlerde fiyatlara nispeten hızlı bir biçimde yansırken, talep yönlü etkisi zamana yayılmakta ve maliyet yönlü etkilere kıyasla daha fazla belirsizlik içermektedir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmektedir.
Hizmet sektöründe hâkim olan fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır. Yıllık enflasyon temel mal grubunda şubat ayında yüzde 54 seviyesindeyken, hizmet sektöründe yaklaşık yüzde 94 ile 40 puan daha yukarıdadır. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi şubat ayında tarihsel ortalamasının yaklaşık yüzde 40’ı kadar üzerinde seyrederek, artışların bir miktar güç kaybetmekle beraber sektör geneline yayılmaya devam ettiğini göstermektedir. Bu bakımdan, yakın dönem tüketici enflasyonu gerçekleşmeleri dikkate alındığında, belirli hizmet sektörü kalemlerinde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riski bulunmaktadır. Kira, eğitim ve sigorta gibi belirli hizmet sektörlerinin bu bağlamda öne çıkacağı değerlendirilmektedir.
Kira yıllık enflasyonu yüksek bir seviyede seyretmektedir. Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, kira artış oranında şubat ayında başlayan yavaşlamanın mart ayında devam edeceğini ima etse de mevcut seviyeler Enflasyon Raporu’nda öngörülenin üzerindedir. Eğitim hizmetlerinde ise özel okul ücretleri kaynaklı yüksek oranlı artışlar izlenmektedir. Geçmiş enflasyona endeksleme eğiliminin yüksek olduğu ve ücret gelişmelerinden de etkilenen özel okul ücretlerinin, fiyat açıklama tarihlerine bağlı olarak temmuz ayına kadar kademeli olarak Tüketici Fiyat Endeksine yansıyacağı dikkate alındığında, bu kanaldan hizmet enflasyonunun yakın dönemde olumsuz yönde etkilenme riski bulunmaktadır. Sigorta hizmetlerindeki gelişmeleri ulaştırma sigortası sürüklemiş, burada son iki ayda zorunlu trafik sigortası fiyatlarındaki yükselişler dikkat çekmiştir.
Yurt içi üretici fiyatları şubat ayında yüzde 3,74 oranında yükselirken yıllık enflasyon 3,09 puan artışla yüzde 47,3 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji fiyatları şubat ayında yatay seyrederken, dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları gruplarında fiyatlar belirgin artış sergilemiştir. Yıllık enflasyon sermaye malı kaleminde görece yatay seyrederken diğer alt gruplarda artış kaydetmiştir.
2023 yılı ekim ayından itibaren gerileyen küresel emtia fiyatlarında, ocak ayında başlayan artış eğilimi şubat ayında da devam etmiştir. Şubat ayında alt kırılım bazında küresel enerji fiyatları artış eğilimini korurken, son aylarda yataya yakın seyreden enerji dışı emtia fiyatları da kısmen yatay seyrini sürdürmüştür. Mart ayının ilk üç haftası itibarıyla gerek enerji gerekse de enerji dışı emtia fiyatlarının yükselmekte olduğu izlenmektedir.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi şubat ayında tarihsel eğiliminde seyretmiştir. Şubat ayında bir miktar gerileyen küresel navlun ücretleri, mart ayında da azalma eğilimini devam ettirmekle beraber yüksek seyrini sürdürmektedir. Ocak ayında uzayan tedarikçilerin teslimat sürelerinde şubat ayında önemli bir değişiklik gözlenmemiştir. Taşımacılık maliyetlerinin izleyen aylardaki gelişimi ve enflasyon üzerindeki olası etkileri yakından takip edilecek bir unsurdur.
Orta vadeli enflasyon beklentilerinde gerileme devam ederken, 2024 ve 2025 yıl sonu enflasyon beklentileri yükselmiştir. Mart ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 37,8’den 1,08 puan düşüşle yüzde 36,7; gelecek yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 23,1’den 0,38 puan düşüşle yüzde 22,7 seviyesine gerilemiştir. Öte yandan, cari yıl sonu enflasyon beklentisi 1,23 puan artışla yüzde 44,2 olarak ölçülmüştür. Gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentisi de yüzde 25,2’den 1,09 puan artışla 26,3 seviyesine yükselmiştir. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 12,3’den 0,51 puan yukarı yönlü güncellemeyle yüzde 12,8 olmuştur. Enflasyon beklentilerinin mevcut seyri, enflasyon görünümünü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil etmektedir.
Öncü göstergeler, mart ayında enflasyonun ana eğiliminde yavaşlamaya işaret etmektedir. Diğer taraftan, söz konusu yavaşlamaya rağmen, ana eğilimin Enflasyon Raporu’nda öngörülen düzeyin bir miktar üzerinde olduğu değerlendirilmektedir. Öncü verilere göre, mart ayında fiyat artışları temel mal grubunda önceki aya kıyasla bir miktar yükselirken enerji başta olmak üzere diğer gruplarda yavaşlamaktadır. Ramazan ayının da etkisiyle bir önceki ay önemli ölçüde yükselen gıda fiyatlarında, sebze fiyatlarının da etkisiyle bu dönemde daha ılımlı artışlar gözlenmektedir. Hizmetlerde de aylık fiyat artışının yüksek seyretmekle birlikte şubat ayına kıyasla güç kaybedeceği öngörülmektedir. Diğer taraftan, öncü göstergeler, kur geçişkenliği yüksek ve hızlı olan dayanıklı tüketim malları fiyat artışlarında bir önceki aya kıyasla daha yüksek bir seyre işaret etmektedir. Böylelikle mart ayı enflasyon görünümünde, kur ve emtia fiyat gelişmeleri, dirençli seyreden yurt içi talep ve ramazan ayına özgü bir önceki aydan sarkan unsurların (özellikle kırmızı et üzerinde) etkisi hissedilirken, geriye doğru endeksleme eğiliminin yansımalarının sürdüğü ve özellikle eğitim hizmetleri fiyatlarında artışların devam ettiği izlenmektedir.
Para Politikası
Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45’ten yüzde 50 düzeyine yükseltilmesine karar vermiştir. Kurul ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir.
Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar vermiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.
Kurul, makroihtiyati politikaları piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürmektedir. Kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir. Likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir. TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır.
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.
Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.”