Rakamlarla Türkiye’de ve Avrupa’da ‘kadın istihdamı’
Türkiye’de 2000-2019 yılları arasında kadın istihdam oranı yüzde 6 artış gösterdi. En yüksek kadın istihdamı, hizmet sektöründe gerçekleşti. Bu dönemde en yüksek kadın istihdamı İsveç’te görülürken, hizmet sektörü yine başı çekti.
Nuray İnce’nin ‘kadın istihdamı’, ‘medyada kadın istihdamı’ ve ‘medyada kadın çalışanların iş kazaları’ konularını ele aldığı çalışmada dikkat çekici sonuçlar ortaya çıktı. Çalışmada yer alan 2020 yılına ait Zorunlu Sigortalı Sayıları verilerine göre, Türkiye’de 4 milyon 629 bin 120 kadın, 10 milyon 574 bin 303 erkek sigortalı bulunuyor. Zorunlu sigortalı kadın ve erkek sayıları arasındaki farkın yüksek olmasına yol açan temel etmenler, ‘toplum tarafından kadın ile erkeğe biçilen rollerin kadını birçok alanda eşitsizliğe itmesi ve dolayısıyla kadın istihdamının düşmesi’ olarak belirtiliyor. ‘Kız çocuklarının eğitim-öğretimden uzak kalması, kadınların çalışma hayatına girmesine karşı çıkılması, kadınların hem sosyal hem de ekonomik alanda yer almalarını sağlayacak politika ve yasal düzenlemelerin oluşturulmaması, hem kadının eşitsizliğe itilmesinde hem de istihdamdaki yerini alamamasında en temel problem’ olarak gösteriliyor.
Çalışmaya göre, Dünya Ekonomi Forumu Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksinde 2006 yılında 115 ülke içinde Türkiye 105’inci sırada yer alırken, 153 ülkenin yer aldığı 2020 raporunda ise Türkiye 130’uncu sırada kendine yer buldu. Son raporda ekonomik katılım ve fırsat eşitliği kategorisinde 136’ncı sırada yer alan Türkiye’nin sağlık ve hayatta kalma kategorisinde bir önceki 2018 yılı ile aynı endeks değerini koruduğu görüldü. 0.976 endeks değeri ile bir önceki yıl 67’nci sırada yer alan Türkiye’nin son raporda aynı endeks değeri ile 3 sıra yükselerek 64’üncü sırada yer aldığı belirtildi.
Avrupa Birliği ülkelerinde kadın istihdamı
Çalışmada, 2000-2019 dönemi verilerine göre, Almanya’da 15-64 yaş arası kadın istihdamının yüzde 14,7 artış gösterdiği kaydedildi. Erkeklerin yüzde 7,6’lık istihdam oranındaki artışla karşılaştırıldığında kadınların oranında iki kat artış olduğu görüldü. Kadın istihdamındaki artışın sebeplerinden biri, annelik iznindeki düzenlemelerle ve verilen teşviklerle kadınların daha erken sürede işe dönmelerinin etkisi olduğu düşünülüyor.
İtalya’da kadın istihdamı son 19 yılda yüzde 10,5 artış gösterdi. Erkeklerin oranında ise aralarda yükselmeler ve düşmeler görülmekle birlikte 19 yılın sonunda yüzde 0,2’lik bir düşüş görüldü. Toplam nüfusun istihdam oranıyla karşılaştırıldığında kadın istihdamının toplam nüfusla paralel şekilde artış gösterdiği görüldü.
‘Tam istihdam’ hedefi benimseyen refah rejim modelini hayata geçiren İsveç’te kadın istihdam oranının erkeklerle neredeyse aynı oranda olduğu görüldü. Son 19 yılda İsveç’te kadın istihdam oranı yüzde 3,2 artarak yüzde 75,4’e ulaştı. Toplam nüfusun istihdam oranı 2019 yılında yüzde 77,1 iken sadece kadın istihdam oranının yüzde 75’lerde, erkek istihdam oranının yüzde 78’lerde olması, toplum yapısının ve refah rejim modelinin yaptığı düzenlemelerin uyumu olarak ifade edildi.
Türkiye’de 19 yılda yüzde 6 artış
Türkiye’de 2000-2019 dönemi döneminde kadın istihdam oranı yüzde 6 artış gösterdi. Erkek istihdam oranında yıllar arasında dalgalanmalar görülürken, yüzde 3’lük bir düşüş yaşandı. 2019 yılı verilerine göre, toplam nüfusun yaklaşık yarısı (yüzde 50.3) istihdam alanında yer alırken, yüzde 32.2 ile kadın istihdam oranının, yüzde 68.3 olan erkek istihdam oranının nerdeyse yarısı kadar olduğu görüldü.
Ülkeler arasında karşılaştırma yapıldığında, 2019 yılında en yüksek kadın istihdam oranı İsveç’te görüldü. İsveç’e en yakın kadın istihdam oranı ise Almanya’da oldu. İtalya yüzde 20’lik bir fark ile takip ederken, en düşük kadın istihdam oranı Türkiye’de gerçekleşti.
İtalya, Almanya ve İsveç’ten daha düşük kadın istihdam oranına sahip olarak görülse de kendi içerisinde bakıldığında ve toplam nüfusun istihdam oranı ile karşılaştırıldığında kadın istihdamının orantılı olduğu ortaya çıktı.
Türkiye’de toplam nüfusun yarısı istihdam alanında görülürken, erkek ve kadın oranları arasındaki iki kattan daha fazla bir oran ortaya çıktı. Yapılan düzenleme ve politikalara bakıldığında bu oranın beklentinin altında kaldığı, kadın istihdamını destekleyici politikalar ile istihdam oranları arasında bir dengesizlik olduğu görüldü.
Türkiye’de en yüksek kadın istihdam oranı hizmet sektöründe
Verilere göre, Almanya, İsveç, İtalya ve Türkiye’de en yüksek kadın istihdam oranı hizmet sektöründe. Almanya, İsveç ve İtalya’da bu oranı üretim, yani sanayi sektörü belirliyor. İsveç ve Almanya’da kadın istihdamının üçüncü yüksek sektörü inşaatken, en düşük oransa tarım sektöründe. İtalya’da sanayi sektörünü tarım sektörü takip ederken, inşaat en düşük kadın istihdamının olduğu sektör. Türkiye’de oran dağılımı ise biraz daha farklı. Türkiye’de kadın istihdam oranının hizmet sektöründen sonra en yüksek olduğu sektör tarım. Tarım sektörünün ardından sanayi sektörü gelirken, kadın istihdamının en düşük olduğu oran inşaat sektöründe.
Çalışmada, Türkiye’nin diğer ülkelerden farklı bir sıralamaya sahip olmasının nedenlerinden biri sanayi sektöründeki gelişimini tamamlayamaması olarak gösterilirken, “Türkiye’de durumun farklı olmasının sebebi ise, ülkede sanayi gelişmeye başladığında tarımdan tam bir geçiş yaşanmamış olmasıdır. Tarım sektörü ve sanayi sektörü birlikte ilerlerken 1980 sonrası dönemde hizmet sektörünün gelişmesi ile tarım ve sanayi sektörünün evrimini tamamlayamadan hizmet sektörüne bir kaymanın yaşanması bu oranları açıklayabilmektedir. Kadın istihdamının hizmet sektörünün ardından tarım sektöründe yoğunlaşması, tarımda ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınların kayıt altına alınmamasından dolayı oranların düşük olduğunun göstergesidir. Yine tarımda mevsimlik işçi olgusu da kadınların kayıtlı istihdam oranında yer almayan yüzü olarak görülebilir” ifadeleri yer aldı.
Medya sektöründe cinsiyet sorunları
Çalışmada, medya sektöründe toplam düzeyde genel olarak eşit sayıda kadın ve erkek olsa da işgücünün özellikle matbaacılık, gazetecilik ve sahne sanatları gibi belirli alanlarda, bazı özel meslekler ve alt gruplarda cinsiyet çizgileri boyunca yatay olarak ayrıldığı belirtilerek, “Üst yönetimde az sayıda kadın olduğu için yüksek düzeyde dikey ayrışma vardır. Genel olarak, kısmen teknolojik değişikliklerin bir sonucu olarak sektördeki güvencesiz istihdam düzenlemelerinin orta sıklığı, aile sorumlulukları olan çalışanların düzenli ve uygun çocuk bakımı düzenlemesini zorlaştırmaktadır. Bu genellikle kadınların istihdam beklentileri üzerinde olumsuz bir etki yapmıştır” denildi.
Medyada üst düzey yönetici pozisyonlarında halen erkek egemen bir durum olduğu belirtilen çalışmada, “Kadın muhabirler iş içeriklerinde, kariyer fırsatlarında ve hatta onları temsil eden sendikalarda marjinalleştiriliyor. Esnek olmayan çalışma saatleri veya kadınları çocuk yetiştirmek için zaman ayırdıklarından ötürü cezalandırmak gibi aile dostu olmayan çalışma uygulamalarının tümü buna katkıda bulunur. Birçok ülkede cinsiyetler arası ücret farkı hala mevcuttur ve yaşla birlikte artmaktadır. 1995’ten beri her beş yılda bir yapılan küresel bir anket olan 2010 Küresel Medya İzleme Projesi (GMMP) “Haberi kim yapıyor?” a göre, tüm televizyon haber sunucularının yüzde 52’si kadındı. Ancak haberlerin yalnızca yüzde 44’ü kadınlar tarafından yazıldı. Buna ek olarak, medyanın kendisi kadınların kalıplaşmış tasvirlerini sürdüren, genel olarak kadınlara ve özelde kadın uzmanlara daha az ses veren ve kadınları ilgilendiren konuları önemsizleştiren olarak görülüyor. Kadınlar savaş muhabirliği gibi belirli görevlere gönderilemez ve gazetecilik kültürünün kuralları da doğrudan ve dolaylı yollarla kadınları gözden çıkarabilir. 15 Avustralya, Kanada, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, Güney Afrika, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerdeki önde gelen yayıncılar ve yapımcılar, bazıları 1980 yılına kadar uzanan çok iyi ve yenilikçi eşit fırsat politikalarına sahiptir. Bu türden pek çok politika, daha önce bir erkek yönetim kültürünün egemen olduğu kurumlarda gerçek bir değişim meydana getirmeye yardımcı oldu. Bunların bazılarında, organizasyonun tüm seviyelerinde ilerleme kaydedilmiştir. Ancak diğerlerinde hala bir cam tavan görünmektedir” ifadeleri yer aldı.
Medya sektöründe iş kazaları
Medya sektöründe iş kazalarının sayısının oldukça düşük olduğu görülüyor. Verilere göre, İsviçre (2019 yılında 20 kadın, 19 erkek) ve İtalya’da (2019 yılında 50 kadın, 59 erkek) diğer ülkelere göre daha fazla sayıda iş kazası meydana geldi. Türkiye’de ise 2020’de 13’ü kadın, 41’i erkek toplam 54 kişi iş kazası geçirdi.
“Kadına medya sektöründe nitelikli kadın işgücü yetiştirerek istihdam sağlanmalıdır”
Nuray İnce, çalışmasının sonuç bölümünde şu değerlendirmede bulunuyor:
“Kadınlar iş hayatında hemen hemen tüm sektörlerde yer almaktadırlar. Medya sektöründe ise kendilerini kabul ettirmeleri kolay olmamaktadır. İstihdam rakamları bunu açıkça göstermektedir. Genel anlamda medya da oldukça görünür olmalarına rağmen bu durum sadece görsel olarak kalmakta ve cam tavanları kıramamaktadırlar. İş kazaları açısından medya sektörü oldukça düşük verilere sahiptir. Kadın çalışanların sayı bakımından daha az istihdam edilmeleri ve aktif görevler yerine daha pasif görevlere verilmeleri, kadın medya sektörü iş kazalarının sayısının düşük olmasında etkili olmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği açısından, düşük iş kazası rakamları elbette olması istenen, hatta hiç iş kazası olmaması için çalışılan bir durumdur. Medya sektörü teknolojik yenilik ve değişimlerle her geçen gün gelişimini sürdürmektedir. Basılı gazeteler sektörden tek tek çekilerek yerlerini dijital gazetelere bırakmıştır. Yaşanan bu değişimler medyada istihdamda arka plan veya işin mutfağı denilen kısımda kadın istihdamına imkân sağlamalıdır. Kadını iş hayatına dâhil etmek, kadının haklarını savunmak, kadının eğitime imkân tanımak, içinde kadın geçen ve sözde savunma, koruma amaçlı kullanılan her söylem kadınların gerçek hak ve özgürlüklerine darbe vurmakta, gelişimlerini engellemektedir. Kadının sürekli çocuğu, ailesi ve kariyeri arasında bırakılmaması için yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Kadını aileden uzaklaştırmak toplum düzeninin temeli olan aile için tehlike oluştururken, iş hayatından izole etmek ise toplumsal gelişime engel olmaktadır. Kadına medya sektöründe görseliyle değil, nitelikli kadın işgücü yetiştirerek istihdam sağlanmalıdır.”