"Parkinson hastaları umutsuzluğa kapılmamalı"
İleri yaş hastalığı olarak bilinen Parkinson’un gençlerde de görülebildiğini belirten Prof. Dr. Yıldız Değirmenci, “Parkinson genellikle istirahatte ortaya çıkan titremeler, kaslarda katılık, hareketlerde yavaşlıkla kendisini gösteren ve hastalık ilerledikçe denge, yürüyüş ve duruş problemleri ile birlikte hafıza sorunlarının da ortaya çıktığı bir hastalıktır. Parkinson hastalarının asla umutsuzluğa kapılmamaları gerekiyor” dedi.
Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezinden (PARMER) Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ali Zırh ile Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yıldız Değirmenci, Beyin Pili Hastaları Derneği (BEYPİLDER) tarafından düzenlenen iftar davetinde Parkinson ve hareket bozukluğu hastalarıyla bir araya geldi. Türkiye’de 150 binden fazla Parkinson hastası olduğuna dikkat çekilen iftarda Prof. Dr. Yıldız Değirmenci, "Parkinson hastalığı kronik ve ileri yaşta başlayan bir hastalıktır. Ancak gençlerde de görülebildiğini biliyoruz. Kendisini genellikle istirahatte ortaya çıkan titremeler, kaslarda katılık, hareketlerde yavaşlıkla gösteren ve hastalık ilerledikçe denge, yürüyüş ve duruş problemleri ile birlikte hafıza sorunlarının da ortaya çıktığı bir hastalıktır. Parkinson hastalarının asla umutsuzluğa kapılmamaları gerekiyor. Parkinson, gerçekten bir son değil. Biliyoruz ki nörodejeneratif bir hastalık olmasına rağmen hastalığın belirtilerini ağızdan alınan ilaçlar ve cihaz destekli tedavilerle tama yakın iyileştirmek mümkün. Bu nedenle hastalarımıza mümkün olduğunca hayatın içinde aktif kalarak, kendilerine uyguladığımız tedavilerini aksatmadan düzenli uygulamalarını ve bizlerle iletişim içinde olmalarını öneriyoruz” dedi.
"Beyin piliyle sosyal hayata dönebiliyorlar"
Beyin pili ile Parkinson hastalığının saatinin geri alınabildiğine vurgu yapan Doç. Dr. Ali Zırh ise beyinde ‘dopamin’ adı verilen bir maddenin eksiliği ile ortaya çıkan Parkinson’un hareketlerde yavaşlama, yüz hatlarında donukluk, maske yüz denilen yüz hali, ellerde ‘para sayar’ tarzda titreme, küçük adımlarla öne eğik yürüme, tutukluk ve katılık gibi bir takım bulgular ile kendini gösterdiğine işaret etti. Zırh, “Hastalığın başlangıç tedavisi ilaç tedavisidir. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı ya da şiddetli ilaç yan etkilerinin yaşandığı durumlarda gündeme beyin pili tedavisi gelir. Bu ameliyatları hastalar uyanık iken, konuşa konuşa ve hastalarla sohbet ederek yapıyoruz. ‘Hastalığın saatini geri almak’ diye tanımladığımız beyin pili tedavisi sayesinde bağımsız yaşayamayan, sosyal hayattan kopan kişiler yeniden bağımsız yaşama şansı bulabiliyor, önemli bir kısmı da mesleklerini tekrar icra edebilme şansı yakalıyor" ifadelerini kullandı.
Beyin pili ameliyatından sonra hastaların günlük yaşamlarına da değinen Dr. Zırh, sözlerini şöyle tamamladı: “Pil takılan hastaların günlük yaşantılarında hiçbir değişiklik olmuyor. Hastalar çok sert olmayan, kafa travmasına neden olmayacak her türlü sportif faaliyeti sürdürebilir, tenis oynayabilir, bisiklete binebilir ve yüzebilirler. Bunun dışında eski zamanlarda hastalara MR çekilmesini istemiyorduk; ancak günümüz teknolojisi uygun ayarlarla, bilgi ve donanımı olan merkezlerde, bu hastalara her türlü MR görüntülemesinin yapılabilmesini sağlamaktadır".