Türkiye’de akademik çalışmalarını yürüten dört bilim insanı COVİD-19 pandemisinin inanç turizmi üzerindeki etkisini inceledi. Yapılan çalışma virüsün tarihine, küresel ekonomi üzerindeki etkisine ve kutsal yerleri içeren kriz yönetimi önlemlerine ışık tutuyor.
İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Dr. William Mosier, Dr. Tariq Elhadary, Dr. İsmail A. Elhaty ve Dr. Mehdi Safaei tarafından gerçekleştirilen çalışmada, COVID-19 pandemisi konusunu tıp bilimi, kimya, yönetim bilimi, ekonomi ve dini sosyoloji perspektifinden ele alandı.
Amerikalı Prof. Dr. William Mosier, “Koronavirüsün (COVID-19) yayılması, dünya çapında bir korku dalgasına ve ardında kaos bırakan pek çok yanlış bilgiye neden oldu. Kutsal mekânların birçok insanın kalbinde ve zihninde özel bir yeri var. Mekke ve Medine’deki camilerin günde yüz binden fazla Müslüman ziyaretçisi var ama sağlık ve güvenlik nedenleriyle kapılarını kapatmak zorunda kaldılar. Aynı durum İran’daki Kum Şehri, Batı Şeria’daki Beytüllahim ve Vatikan Şehri için de geçerli. Bu çalışma virüsün tarihine, küresel ekonomi üzerindeki etkisine ve kutsal yerleri içeren kriz yönetimi önlemlerine ışık tutuyor” dedi.
“İnananları daha tereddütlü hale getirebilir”
İnanç turizmi üzerindeki olumsuz etkinin, gelecekte hac ziyaretlerini oldukça olumsuz etkileyebileceğini belirten Prof. Dr. William Mosier, “Sağlık ve güvenlik kaygıları nedeniyle, pandemi resmi olarak sona erdikten sonra bile sağlık risklerinin devam ettiğini düşünen ziyaretçiler, hac ziyaretlerine devam etme konusunda isteksiz hissedebilir. Etki, potansiyel olarak İslam için ciddi olabilir çünkü en önemli hac, her yıl gerçekleşen ve yoğun nüfuslu Mekke’ye yapılan hacdır. Hac yolculuğunun 2021’de iptal edilip edilmeyeceği belli değil. Aynı belirsizlik, önümüzdeki aylarda İspanya’daki Beytüllahim’e, Vatikan’a, Camino’dan Santiago de Compostela’ya ve dünyanın diğer birçok dini mekânına giden Hıristiyan hac ziyaretlerinde de yaşanıyor. COVID-19 salgınını çevreleyen korkular, inanç turizmi üzerinde uzun süreli bir etkiye sahip olabilir ve inananları haclara gitme konusunda daha tereddütlü hale getirebilir” ifadelerini kullandı.
“Salgın, maneviyatı alevlendirdi”
COVID-19 salgınının, birçok kişi tarafından bireysel farklılıklara daha fazla saygı duyma ve tüm insanların temel birliğini görme istekliliğini ve maneviyatı yeniden alevlendirdiğini söyleyen Moiser, “Milyonlarca hacıyı hac yolculuğuna çıkarmaya iten motifler küçümsenmemeli. Dini turizmin geleceği bir ölçüde iyileşme gücü olarak bu güçlü saiklere bağlı” dedi.