Op. Dr. Karaca: "Geliştirdiğim Art Greft tekniği literatüre girebilir"

Op. Dr. Mustafa Karaca, burun estetiği ameliyatları için kendi geliştirdiği ’Art Greft’ yöntemini literatüre sunmaya hazırlandığını açıkladı. Geliştirdiği teknikle klasik burun ameliyatlarındaki sorunları ortadan kaldırdığını söyleyen Op. Dr. Karaca, "Geliştirdiğim teknik ile hem external valve’in işleyişini koruyabiliyorum hem de pek çok hastamda external valve açıklığını artırabiliyorum." dedi.

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Karaca, burun estetiği ameliyatları için kendi geliştirdiği ’Art Greft’ yöntemini literatüre sunmaya hazırlanıyor. Kadın, erkek, genç, yaşlı hemen her kesimden burun estetiği için talep geldiğini kaydeden Op. Dr. Mustafa Karaca, estetik kaygılar dışında, söz konusu ameliyatlar için asıl sebebin ‘nefes almada yaşanan zorluklar’ olduğunu söyleyerek, "Burundan nefes alamamanın temelde üç sebebi var. Bunlardan en çok bilineni ‘septum deviasyonu’, yani kemik ve kıkırdaktan oluşan burun orta direğinin sağa ya da sola doğru eğri olması. İkinci sebep burun etleri ve üçüncü sebep de external valve, yani dış burun deliğinin yapısal darlığı. Bu sebeplerin her üçü de yapısal sebeplere dayanıyor; yani kişi, soluk almasını güçleştiren bir burun yapısıyla dünyaya gelebiliyor. Sonradan ortaya çıkan septum deviasyonu burun bölgesine alınan bir darbeyle de gündeme gelebiliyor. Burun etleri ise doğuşta yoksa bile yine sonradan gelişebiliyor. External valve’lardaki daralma ise genellikle burun küçültme ameliyatları sonunda görülüyor ve ameliyat öncesi açık olan external valve’lar, ameliyat sonrası daraldığı için, hasta ameliyatı takip eden aylarda burnundan nefes almada zorlandığından şikâyetçi hale geliyor." dedi.

"Art Greft tekniğiyle klasik teknikteki sorunları ortadan kaldırdım"
Op. Dr. Mustafa Karaca burun estetiği ameliyatlarından sonrasında çıkabilecek sorunlara ilişkin, "Burun üzerinde yapılan estetik ameliyatlar sonucunda ortaya çıkabilecek en önemli sorunlardan biri, hastaların burundan nefes almakta zorlanmasıdır. Çünkü ‘klasik teknikler’ kullanılarak yapılan burun estetiği ameliyatlarında, burun ucu inceltilirken, burundaki external valve denen bölüm fonksiyonel bakımdan bozulur. Bu bozulma da genellikle fark edilmez. Ancak ben, klasik tekniklerde bazı değişiklikler yaparak bu sorunu ortadan kaldırdım. ‘Art Greft’ dediğim bir teknikle hem external valve’in işleyişini koruyabiliyorum hem de pek çok hastamda external valve açıklığını artırabiliyorum. Özetle burun ucu inceltilerek, burun estetiği ameliyatı olan hastalarımın çoğu burundan nefes almakta zorlanmıyor, tam tersine daha rahat nefes almaya başlıyorlar." ifadelerini kullandı.

"Literatüre girebilir"
Op. Dr. Mustafa Karaca, kullandığı bir cihazla ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası nefes alma fonksiyonlarını da ölçtüğünü belirterek, "Ameliyat tekniğinde yaptığım bu değişiklikle hastalarımın burnu küçülmesine rağmen nefes fonksiyonu değişmiyor hatta daha iyiye gidiyor. Art Greft oldukça etkili bir yöntem. Hatta hastalarımdan edindiğim verileri akademik bir makale olarak hazırlıyorum. Bu yöntem, çok yakında literatüre bile girebilir" şeklinde konuştu.

Kimler burun estetiği ameliyatı olmamalı?
Op. Dr. Mustafa Karaca’ya kimlerin burun estetiği ameliyatına uygun olmadığını şöyle açıkladı: "Estetik amaçlı burun ameliyatlarının hastanın hayatını kolaylaştırması gerekir. Ameliyatın amacı her ne olursa olsun, kolaylaştırmayıp hastayı daha da zor bir hayata mahkûm etmemelidir. Öncelikle, soluk almasını hayati ölçüde tehdit etmiyorsa, septum deviasyonu olan hastalarda ameliyatın 18 yaş sonrası uygulanması gerekir. Bunun dışında, beklentilerini çok yüksek tutarak yüzüne uygun olmayan burun tiplerine kavuşmak isteyen hastaların isteklerini yerine getirmemek gerekir. Burun üzerindeki birkaç milimetrelik düzelme bile hastanın görünüşüne çok etki edeceği için, hastaların mesleğinde uzman isimlere başvurması önemlidir. Başarısız burun ameliyatları geçirmiş hastalar ise ameliyat sonrası elde edilecek sonuçlar bakımından hem hasta hem estetik cerrah için risktir. Ayrıca hemofili hastaları, anesteziye karşı olumsuz tepki veren bünyeler, yüksek veya düşük tansiyon hastaları da riskli gruplardır."