Alzheimer hastalığından sonra ikinci sıklıkta görülen nörolojik hastalığın “parkinson” olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, “Ana tedavi azalmış olan dopamin seviyesini yükseltmektir. Parkinson tanısı koyabilmek için hastada hareketlerde yavaşlama olmazsa olmazdır” diye konuştu.
Parkinson’un yavaş ve ilerleyici, beyin hücrelerini etkileyen bir hastalık olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, “Bizim normalde akıcı ve koordineli hareket etmemizi sağlayan beynin belli anatomik bölgelerinde dopamin denen maddeyi salgılayan hücreler bulunmaktadır. İşte bu dopamin üreten hücrelerimizin dejenerasyon ile kaybı sonucu dopamin üretilemez ve parkinson hastalığının belirtileri ortaya çıkar” dedi.
“Nedeni bilinmiyor, erkeklerde daha fazla görülüyor”
Beyinde yaşanan dejenerasyonun altında yatan kesin nedenin bilinmediğini ifade eden Dr. Özdemir, “Bazı çalışmalarda kuyu suyu, insektisid, kurşun, civa gibi çevresel toksisitelere maruz kalma vs. suçlanmaktadır. Erkeklerde kadınlardan daha fazla görülüyor bununda nedeni bilinmiyor. Bu hastalık ekseriya 60 yaş üstü yaş grubunu etkilemektedir. 40 yaş altı sık rastlanmıyor ama son yıllarda yapılan çalışmalarda 40 yaş altı, hatta 20’li, 30’lu yaşlarda bile vakalar bildirilmiştir. Bilim insanları İspanyol gribi sonrası dönemde Parkinson hastalığı insidansının artmış olduğunu acaba korona virüs sonrasında da aynı artışın görülme ihtimalinin mümkün olup olmadığı üzerinde durmaktadır” şeklinde konuştu.
“Titreme eşlik etmek zorunda değil”
Titremenin, Parkinson hastalığı için olmazsa olmaz bir bulgu olmadığına vurgu yapan Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğr. Üyesi Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, “Hastaların yüzde 25’inde titreme olmadığı halde hareketlerde yavaşlama ile birlikte diğer bulgular saptanabilmektedir. Özetle, her titreme Parkinson hastalığı değildir, her Parkinson hastalığına titreme eşlik etmek zorunda değildir ama parkinson tanısı koyabilmek için hastada hareketlerde yavaşlama olması olmazsa olmazdır” dedi.
“Parkinson hastalığının tedavisindeki amacımız hastalığın belirtilerini azaltmak ve hastaların yaşam kalitesini artırmaktır” diyen Dr. Özdemir, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tedavi ile ilgili çok seçenekler bulunmaktadır. Yalnız tedavide prensiplerimiz bulunmaktadır. Hastanın yaşı, hastalığının evresi, kullanılan ilaçların yan etkileri tedavi prensibini belirlemede etkendir. Ana tedavi azalmış olan dopamin seviyesini yükseltmektir. Özellikle dopamin depoları tükenmeden önce erken dönemde tedaviye leva dopa veya dopamin agonistleri denen ilaçlarla başlarız. Hastalığın seyrinde depresyon ve demans gibi bulgularda olabilmektedir, hastaların yakın takip edilmeleri ve varsa yakınmaları onlarında uygun bir şekilde tedavi edilmeleri gerekmektedir.”