Küresel salgının ruh sağlığına etkileri
Küresel pandemide ruh sağlığını korumaya yönelik önerilerde bulunan Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Sultan Turan Eroğlu, "Salgınlar fiziksel, psikolojik açıdan çok büyük yıkımlara sebep olurlar. Artan yayılma hızı, kayıplar, belirsizlik ve güvensizlik ortamı, korku, stres, panik, endişe, kaygı, depresif hallerimizi çokça tetiklemektedir. Bu süreçte psikiyatristlerden ve klinik psikologlardan yardım ve destek alınması çok önemlidir" dedi.
Biruni Üniversite Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Sultan Turan Eroğlu, küresel pandeminin ruh sağlığı üzerine etkileri ve ruh sağlığımızı nasıl koruyacağımızla ilgili bilgi verdi. Bir yılı aşkın süredir devam eden küresel salgının bireyler ve toplumlar üzerindeki gerek sağlık gerek sosyoekonomik yükünün maalesef ki artarak devam ettiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Sultan Turan Eroğlu, "Salgınlar fiziksel, psikolojik açıdan çok büyük yıkımlara sebep olurken, toplumları ve tarihi de kökten şekillendirirler. Bugün yaşadıklarımız ne ilktir ne de son olacaktır. Artan yayılma hızı, kayıplar, belirsizlik ve güvensizlik ortamı, korku, stres, panik, endişe, kaygı, depresif hallerimizi çokça tetiklemektedir. Yaşam için belli miktarda korku, stres, kaygı hayatta kalmamıza hizmet ederken, sağlıklı şekilde düzenlenmediğinde yalnızlık ve sosyal izolasyonun da etkisiyle özellikle kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluklar, depresyon, akut stres bozukluk, travma sonrası stres bozukluk, alkol madde kullanım bozuklukları, somatoform bozukluklar ve vücutta aşırı uyarılmaya bağlı çeşitli fiziksel hastalıklarda da artışa sebep olmaktadır. Uyku bozuklukları, konsantrasyon kaybı, yorgunluk, kas gerginliği, tahammülsüzlük, sinirlilik sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Evlere kapandığımız bu süreçte mevcut şikayetler olduğunda psikiyatristlerden ve klinik psikologlardan online olarak da yardım ve destek alınması mümkündür" ifadelerini kullandı.
"Ruhsal dayanıklılık gücü nasıl geliştirilir"
Dr. Turan Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Ruhsal dayanıklılık zorlayıcı deneyimler ile sağlıklı şekilde baş edebilmektir. Karşılaşılan olumsuzlukların üstünden gelmek, mevcut duruma adapte olmak, bu deneyimin içinden başarıyla geçip, çıkabilmektir. İnsan olma deneyiminde acıdan ve değişimden kaçamayacağımız bir gerçek. Korku ve aşırı tepki ile tepkisel olmak yerine bu süreçten ne öğrenebilirim diye sormak, yaşamın kontrolümüzde olmadığını fark etmek daha iç görülü, farkında ve aklıselim kalmamıza katkı sağlayacaktır. Derin nefes alma, gevşeme, mindfulness meditasyon uygulamaları parasempatik sinir sistemini devreye sokarak sakinleşmemizin yanında bağışıklık yanıtın düzenlenmesine de katkı sağlar. Kabul ve sabır dayanıklılık açısından son derece önemli tutumlardır ve mindfulness meditasyon egzersizleri ile geliştirilmesi mümkündür. Kabul etmek pes etmek anlamına gelmez, aktif bir süreç olup kendimizle ve hayatla bağlantıda kalmamızı sağlar. Nazi kamplarında yaşamış ve yakınlarını yine burada kaybetmiş, mevcut deneyimleri ile psikiyatri pratiğini yeniden şekillendiren Viktor Frankl’ın dediği gibi "Uyaran ve tepki arasında bir boşluk var ve o boşlukta bizim tepkimizi seçme özgürlük ve gücümüz yatar. Verdiğimiz tepkide de gelişme ve özgürlüğümüz saklıdır." Sıkıntı yaşadığımızı zorlandığımızı öncelikli olarak kabul ettiğimizde bizi zorlayan duygularımıza ve düşüncelerimize fark etmek ve onlara alan açmak için fırsat vermiş oluyoruz. İnsanoğlunun savunmasız, saldırıya açık ve kırılgan olduğunu anlaması, yaşananları kabul etmesi ona gerçek güç duygusuyla daha iyi kontrol becerileri ve dayanıklılık kazandırır. Sabır her şeyin bir vakti olduğunu kabul etmek ve anlamaktır. İçinde metaneti de barındırır. Zorluk ve kayıplar karşısında gönüllü olarak dayanma, göğüs germe, direnme, sonucu bekleyebilmektir. Her olgu gelişmek için kendi zamanını bekler".
Sosyal destek ve dayanışmanın iyi oluş halimize büyük katkı sağladığını belirten Dr. Turan Eroğlu, "Fiziksel olarak yakın olamamak duygusal yakınlık göstermeye engel değildir. Dayanışmanın sadece diğer insanlarla değil, diğer canlı türleriyle de olduğunu ve çok büyük bir kaynak olduğunu unutmamak gerek. Hayatta kalmak kadar birbirimizi hayatta tutmak da olmazsa olmaz. Evde kalınan zamanın hepimizin sağlığını ve iyi oluşunu desteklediğini hiç unutmamak ve kendi sağlığımız, hepimizin sağlığı ve iyiliği için destekleyici seçimler yapabileceğimizi her daim hatırlamak önemli olacaktır. Kendi faniliğimizle çok yakından yüzleşmek, önceliklerimizi yeniden belirlemeyi, hayatın güzelliklerinin daha farkında olup, şükran duymayı, yakınlarımızla daha derin iletişim kurmayı da öğretebilir. Birçok alanda sınırlandırılıp evlere kapanmış olduğumuz bu zorlayıcı süreç bir tarafıyla da modern toplumun koşuşturmaca ve hız içindeki hayatları için bir duraksama ve tefekkür imkanını da beraberinde getirir. Tüm bu olan bitenlerin insanlığın ortak deneyimi olduğunu, yalnız olmadığımızı, aynı duyguları ve deneyimleri yaşadığımızı, yaslarımız, sevgi ve umutlarımızla beraber olduğumuzu hatırlamak son derece önemlidir" diye konuştu.
Dr. Öğr. Üyesi Sultan Turan Eroğlu, ruh sağlığını korumak için şu önerilerde bulundu: "Güvenilir kaynakları takip etmek. Dijital detoks yapmak. Yakınlarımızla teknolojinin desteğiyle bağlantıda, iletişimde kalmak ve desteklemek. Günlük rutinlerimize devam etmek. Biyolojik ritmimize uygun yaşamak. Uyku hijyenini korumak, tam karanlık odada uyumak aynı saat dilimlerinde uyuma ve uyanmaya özen göstermek, yatmadan 2 saat önce bilgisayar ve telefon kullanımını bırakmak. Fiziksel egzersiz yapmak. Sağlıklı beslenmeye özen göstermek. Hobilerimize vakit ayırmak, yeni hobiler edinmek. Nefes egzersizleri, gevşeme egzersizleri, mindfulness meditasyon uygulamalarını uygulamak. Evcil hayvanlarla vakit geçirmek. Dayanışmak ve yardımlaşmak. Alkol ve maddeden uzak durmak".