Son haftalarda ülkenin dört bir yanında art arda meydana gelen depremler, vatandaşlar tarafından endişe ile karşılanıyor.
Depremler ile ilgili bilgilendirme ve uyarılardan bulunan Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy, Kuzey Anadolu Fay zonuna dikkat çekerek Malatya'nın Kale ilçesi ve çevresinde sismik aktivitenin yoğunlaştığına kaydetti. Prof. Dr. Aksoy, bu bölgede deprem beklediklerini belirtti. Ayrıca, deprem olduktan sonra halk arasında bundan sonra "100 deprem olmaz" görüşünün yanıltıcı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Aksoy, geçtiğimiz günlerde Düzce'de 22 yıl sonra meydana gelen depremin, 1999 Düzce depremi ile aynı fay üzerinde oluşmadığını belirterek o faya paralel başka bir fay üzerinde oluştuğuna dikkat çekti. Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu hatırlatarak çok sayıda il merkezinden diri fay geçtiğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Aksoy, bu gerçeklerden yola çıkılarak yapılaşmanın gerçekleştirilmesi gerektiğini sözlerinde ekledi.
Malatya'nın Kale ilçesi ve çevresinde deprem olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve bu bölgeye dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Aksoy, "Ülkemizde meydana gelen depremlere baktığımız zaman Düzce'de, Erzurum'da, Karayazı'da, Pütürge'de depremin varlığını görüyoruz ki bunlar 5 ve üzerindeki depremler. Türkiye'nin belli yerlerinde yoğunlaşma olduğunu görüyoruz. Çünkü bu büyük olanların tetiklediği küçük depremler de var. Bu bölgelere baktığımız zaman Ege Bölgesinde yine saçılmış halde yoğun bir deprem etkinliğinin varlığını görüyoruz. Doğu Anadolu Fay (DAF) zonu üzerinde Malatya'nın Kale ilçesi üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz. Adeta bir yoğunlaşma var. DAF zonu üzerindeki bu etkinliğe baktığımız zaman, Kale çevresindeki sismik aktivitenin yoğunlaştığını ve Kale'nin kuzeyindeki Elazığ sınırları içerisindeki Pınarlı, Habibuşağı köylerinde depremlerin meydana geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla ana kırığın biraz daha kuzeyinde Uluova fay zonunun Güneybatı devamında Kale'ye ve oradan Yeşilyurt'a devam eden fay zonunun aktivitesinin arttığını söyleyebiliriz” dedi.
Her an her bölgede şiddetli bir depremin meydan gelebilme ihtimalinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Aksoy, "Halk arasında genellikle yanıltıcı bir inanış var. Deprem oldu, 50, 100 ve 150 yıl rahatız, diye düşünülüyor. Bunlar yanıltıcı rakamlar. Her fayın deprem üretme aralığı var, buna deprem tekrarlanma aralığı adı veriliyor. Bunlar da ancak o fay üzerinde ayrıntılı çalışmalarla ortaya konabilir. Ancak şunu da görüyoruz, Düzce'de 12 Kasım 1999 deprem meydana geldi ve 20 yıl sonra 17 Kasımda yine deprem meydana geldi. Depremin tekrarlanma aralığı 20 yıl mı? diye sorulabilir. Tabi ki değil. Çünkü aynı bölgede çok sayıda fay var. Birinin hareketi, deprem üretmesi diğerlerini tetikliyor ve kısa aralıklarla birkaç yıl sonra farklı büyüklüklerde depremler ortaya çıkıyor. O yüzden 'Bu kadar yıl rahatız, deprem olmayacak' demeleri üzerinde sadece aynı fay üzerinde deprem olmuyor ve yeniden enerji birikmesi lazım diyebiliriz. Ancak dediğim gibi o faydan ayrılan, onunla birleşen ve onunla ve ona paralel çok sayıda fay olduğu için deprem olabiliyor. Örneğin, Düzce'de son depremde çalışan fay 1999 depremindeki fay değil, ona paralel olan başka bir fay üzerinde meydana geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla deprem ülkesinde yaşadığımızı ki çok sayıda il merkezimizden diri fay geçtiğini unutmayalım. Bu gerçekten hareketle yapılaşmayı gerçekleştirmemiz gerekiyor" diye konuştu.