İsrail istihbaratı için casusluk yaptığı iddia edilen sanıkların yargılanmasına devam edildi
Türkiye’de yaşayan ya da ekonomik ilişkileri olan şahısların kişisel bilgilerini toplayarak İsrail İstihbarat Servisi adına takip yaptıkları öne sürülen Selçuk Küçükkaya’nın da aralarında bulunduğu 17 sanığın yargılanmasına devam edildi. MİT tarafından olaya ilişkin hazırlanan rapor dava dosyasına ulaşırken, duruşmada savunma yapan sanık Selçuk Küçükkaya’ya “Ben hiçbir şahsa özel bilgi vermedim. Şu an karşılaştığım şey vatan hainliği ben böyle bir şey yapmadım sayın hakim. Ben hiçbir ülkeye çalışmadım” dedi.
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından İsrail İstihbarat Servisi’ne çalıştığı belirlenen ve ’Taner Sezgin’ kod adını kullanan Selçuk Küçükkaya’nın liderlik ettiği casusluk şebekesine operasyon düzenlenmişti. Türkiye’de ikamet eden veya ekonomik ilişkileri olan şahısların kişisel bilgilerini toplayarak İsrail İstihbarat Servisi adına takip yaptıkları öne sürülen Selçuk Küçükkaya’nın da aralarında bulunduğu yakalanan 17 şahıs hakkında düzenlenen iddianamede 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti. Sanıkların yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya müştekiler de katıldı.
Duruşmada mahkeme başkanı tarafından MİT’in hazırladığı raporun dava dosyasına ulaştığı belirtildi. Çok gizli ibaresi bulunan raporda, İsrail İstihbarat Servisi tarafından başta İsrail’in dış politikasına muhalif aktivistler olmak üzere vatandaşlara yönelik istihbari faaliyet yürütüldüğünün öğrenildiği belirtildi. Raporda, İsrail İstihbarat Servisi mensuplarının faaliyetlerini gizlemek ve güvenliklerini sağlamak amacıyla paravan şirket kurdukları da açıklandı. Raporun devamında İsrail İstihbarat Servisi mensuplarının Singapur merkezli yatırım, sigortacılık ve danışmanlık şirketinin çalışanları olduklarını ifade ettiği ve bu kurgu çerçevesinde inandırıcılıklarını artırmak için şirket e posta hesabı temin ettiklerine yer verildi. Raporda şahısların kimliklerini gizlemek için yabancı isimler kullandıkları ve irtibat kanalı olarak Portekiz kod numaralı GSM hatları edindikleri belirtildi. Şahısların dikkat çekmemek ve kendilerine ulaşılmasını engellemek için para transferlerini farklı gönderici isimleri, kripto para veya kurye kullanarak gerçekleştirdikleri, toplam miktarı parçalı şekilde gönderdikleri ayrıca yurt dışında elden ödeme yaptıkları da raporda ifade edildi. Kurgu şirket üzerinden FETÖ/PDY firarisi Serkan Özdemirci vasıtasıyla şahısların ilk teması sağladıkları da açıklanarak “Özel dedektif Selçuk Küçükkaya’ya ulaştıkları Türkiye’deki hedef şahıslara yönelik faaliyetlerinde dedektif Küçükkaya’yı ve şebekesini kullandıkları” raporda belirtildi. İsrail İstihbarat Servisi’nin istihbari yöntemler kullanarak para karşılığında bilgi aldığı bir dedektiflik şebekesi kurduğu, bu şebeke kapsamında kamu kurumlarından elde ettikleri gizli verilerin de kullanılması suretiyle Türkiye’de cinayet, adam kaçırma, tehdit, şantaj gibi suçları işlemeyi tasarladıkları raporda değerlendirildi. Şahısların faaliyetlerinin, devletin iç ve dış siyasal yararlarına tehdit oluşturduğu da raporda belirtildi.
“Karşılaştığım şey vatan hainliği ben böyle bir şey yapmadım”
Duruşmada savunması sorulan ve dedektif olduğunu söyleyen sanık Selçuk Küçükkaya, “49 yaşımda hayatımda ilk defa hakim karşısına geliyorum. Ben Türk pasaportunu yıllardır taşıyorum. Ben burayı seviyorum, benim ülkem burası. Ev sahibim aileme çıksın ‘vatan haini’ diyor. Ben hiçbir şahsa özel bilgi vermedim. Şu an karşılaştığım şey vatan hainliği ben böyle bir şey yapmadım sayın hakim. Ben hiçbir ülkeye çalışmadım. Benim hiçbir ülkeyle problemim yok” dedi. Mahkeme başkanı ise bunun üzerine “Senin bir ülkeyle neden problemin olsun ki zaten?” dedi.
“Casusluk yapmadım”
Sanık Cenk Birtürk ise savunmasında “Casusluk suçlamasını kabul etmiyorum. Çevremde tanınan ve bilinen bir insanım. Geçmişimde şaibe yok. Ben Selçuk Küçükkaya’nın sigortalı çalışanı değildim. Aramızda bir güven ortamı asla oluşmadı. Bizim çalışan işveren ilişkimiz olmadı. Ben 30 yıldan fazladır aynı semtte oturuyorum. Yurt dışına hiç çıkmadım, pasaport başvurum bile yok. Basında casus olarak lanse ediliyoruz. Eşim korkudan sokağa çıkamıyor. Casusluk yapmadım” şeklinde konuştu.
“Müvekkilim dedektiflik yapmış, yaptığı şey hatadır ama sonu bu olmamalıydı”
Sanık Birtürk’ün avukatı ise “Müvekkilim dedektiflik yapmış. Şu an arama motoruna yazsalar birçok dedektiflik ilanı çıkar. Hepsi hakkında suç duyurusunda bulunalım o halde. Müvekkilimin yaptığı şey hatadır, önünü arkasını düşünmesi gerekirdi, evet. Ama eylemin sonu bu olmamalıydı. Müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum” şeklinde beyanda bulundu.
Beyaz gül ve mermili tehdit kutusu
Uğur Mumcu cinayeti davasında eşi Abdülhamit Çelik yargılanan müşteki Hülya Çelik ise, “Bir paket içerisinde beyaz gül ve mermi vardı. Kızım paketi almış. Babasının öldürüleceğine dair tehdit mektubunu görmüş. Dünyası başına yıkılmış. İş yerine de paket girmiş. Onu da yeğenim açmış. Kızım ve oğlum geceleri uyuyamıyor. Selçuk Bey işimi seviyordum diyor ama 5 kişinin hayatı mahvoldu işi yüzünden” şeklinde beyanda bulundu. Ara kararını açıklayan mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Olayın Geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan i ddianamede, boşanma davalarında taraflara bilgi toplayan özel dedektif sanık Selçuk Küçükkaya’nın, MOSSAD’ın Türkiye’de ikamet eden, İran’la ticari ilişkilere sahip 1 şirketin ve 23 şahsın takibini gerçekleştirerek elde ettiği bilgileri MOSSAD’a ilettiği ve bu bilgilerin Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatleri için gizli kalması gereken verilerle bilgiler olduğu anlatıldı. Küçükkaya’ın, kimlikleri tespit edilemeyen Hose-Jorge Satia, Thomas Alfonso ve Raul isimlerini kullanan MOSSAD üyeleriyle, TSK’dan “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan ihraç edilen ve firari olduğu tespit edilen Serkan Özdemirci vasıtasıyla tanıştığı, Özdemirci’nin, Küçükkaya’dan İstanbul’daki 3 ayrı şirketin ticari sırlarına ulaşarak raporlamasını istediği belirtildi. Hazırlanan iddianamede, Küçükkaya’nın takip edeceği şahısların tüm bilgilerini, Türkiye’de çoğunlukla akrabalarının bulunduğu şebekede yer alan ‘Cahit’ takma isimli sanık Musa Kuş aracılığıyla ulaştığı, MOSSAD yöneticileri tarafından yurtdışında sanığa eğitim verildiği ve Küçükkaya’nın oluşturduğu gruplar aracılığıyla MOSSAD’ın talimatlarıyla bilgi alındığı aktarıldı. Öte yandan, yurt dışında gerçekleştirdikleri para transferlerinin takma isimlerle kripto para ya da kurye kullanarak gönderdikleri veya elden ödeme yaptıkları da ifade edildi. İddianamede 16 sanığın ‘siyasal ve askeri casusluk’ suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Öte yandan hazırlanan ek iddianamede 31 Aralık 2021’de Molla Gürani Mahallesi’nde bir iş yerine ve saat 16.36’da Kocamustafapaşa Mahallesi’ndeki bir eve motokurye ile içerisinde tehdit içerikli mesaj ve kurşun olan kargo paketinin gönderilmesi üzerine yapılan şikayetin ardından soruşturmaya başlandığı kaydedildi. Gazeteci Uğur Mumcu cinayetine ilişkin yargılanan Abdulhamit Çelik’e gönderilen kırmızı paket içinde 2 adet beyaz gül, 1 adet fişek ve tehdit içerikli yazılar yazıldığı da iddianamede belirtildi. İddianamede Selçuk Küçükkaya’nın bahse konu olayı organize ettiği ve talimatları doğrultusunda sanık Musa Kuş’un müşteki Abdulhamit Çelik’in bilgisi ve rızası dışında müştekiye ait kişisel bilgileri öğrenmeye çalıştığı, ayrıca müştekiye gönderilen pakette bulunan mermileri temin ettiği, şüpheli Fatma, Emre ve Cenk Birtürk’ün müştekiye ait adresleri araştırıp öğrendikleri ve müştekinin fotoğrafını çektikleri, Fatma ve Cenk Birtürk’ün tehdit notlu paketi gönderdikleri iddianamede açıklandı. Cenk Birtürk, Fatma Birtürk ile Selçuk Küçükkaya ve Musa Kuş’un ‘verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme veya yayma’ ve ‘birden fazla kişiyle imzasız mektupla veya özel işaretlerle tehdit’ suçlarından ayrı ayrı 4 yıldan 9 yıla kadar Emre Birtürk’ün ise ‘birden fazla kişiyle imzasız mektupla veya özel işaretlerle tehdit’ suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.