Başkan İmamoğlu’nun Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a yazdığı açık mektupta, tarihi yapının 1855 yılından beri İstanbul Belediyesi tüzel kişiliğinin mülkü olduğu ve kararın milletin yüzlerce yıllık vakıflar geleneği ile bağdaşmadığı vurgulandı. Bakanlığın, belediyenin on farklı mülkiyetine daha el koyma girişiminde bulunduğunu, birlikte çalışma yoluna da başvurmadığını ifade eden İmamoğlu, “Bu hukuksuz ve hakkaniyetsiz girişimlerinizi kamuoyuyla paylaşacak ve bakanlığınızın tutumlarının İstanbul haklı tarafından bilinmesini sağlayacağız” dedi. Beyoğlu Kaymakamlığı’nın tahliye kararının hukuka aykırı olduğunu ifade eden İmamoğlu, mahkeme sürecinin devam ettiğini de anımsattı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a yazdığı açık mektup şöyle:
“Sayın Mehmet Ersoy
T.C. Kültür ve Turizm Bakanı, Ankara
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olarak başta Galata Kulesi olmak üzere şehrimizdeki kültürel ve anıtsal varlıkların kullanımı ve işletilmesi konusunda belediyemizle bakanlığınız arasında kapsamlı bir mutabakat ve iş birliği zeminini geliştirmek adına uzun süredir yürütmekte olduğumuz çabalarımız ne yazık ki, kamu yararına bir sonuç üretememiştir.
İstanbul şehrinin kültürel ve anıtsal varlıkları ile ilgili geleceğe ilişkin bir master plan hazırlamak, bu plan doğrultusunda bakanlığınızla her alanda iş birliği yapmak ve neticede hem İstanbul’un hem de Türkiye’nin turizm sektörünün yeniden hareketleneceği günler için omuz omuza çalışmak yerine, bakanlığınızın tarihi gerçeklere, hukukun evrensel ilkelerine ve vakıf anlayışının özüne aykırı kararı ve müdahalesi nedeniyle kaynaklarımızı ve değerlerimizi heba eden bir noktaya gelinmiştir.
Bakanlığınızın Galata Kulesi’nin kullanımına ilişkin tavrı üç temel nedenden dolayı yanlıştır.
1. Bakanlığınızın girişimleri ile gelinen nokta, tarihi olarak yanlış ve hakkaniyetsizdir. Çünkü, Galata Kulesi inşa edildiği VI. Yüzyıldan itibaren İstanbul’u başkent olarak kabul eden Roma, Doğu Roma (Bizans), Latin ve Osmanlı İmparatorlukları dönemlerinden beri bu şehrin en önemli ikonik varlıklarından biridir. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, İstanbul’un kültürel ve turistik varlıklarına birlikte sahip çıkmaları ve müşterek projeler uygulamaları yerine, tek taraflı bir irade ile varlıklara el koymak, hem bu aziz şehrin geleceğine, hem devletimizin geleneklerine ve hem de söz konusu tarihi miras - anıtsal yapılara zarar verecektir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2017 yılında hazırlanmış ve kurul tarafından onaylanmış restorasyon ve müzeye dönüştürme projeleri kamuoyunca bilinirken ve Koruma Kurulu kararlarıyla da varlığı aleni ve resmi bir hal almış iken, müzenin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmasına müsaade edilmemiş, Koruma Kurulu onaylı İBB projeleri, ihtilaflı mülkiyet davaları ve tahliye işlemleri çerçevesinde engellenmiştir.
Galata Kulesi ve civarında bir müze ve kültür rotası çıkarılması düşünülüyorsa bu projenin detayları, Anıtlar Kurulu tarafından onaylanmış olup olmadığı, ne olduğu kamuoyuna açıklanmayan projenin muhteviyatının neden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden gizlendiği ve ortak akıl masasında değerlendirmeye neden açılmadığı merak konusudur. Galata Kulesi gibi tarihi miras niteliğinde bir eserin, plansız-programsız bir yatırıma konu edilmesi, hem esere, hem eserin fonksiyonuna zarar vererek telafi edilmesi imkansız sonuçlara yol açacak hem de kamu kaynaklarının akıbeti belirsiz şekilde harcanması nedeniyle kamu zararlarının doğmasına sebep olabilecektir
2. Bakanlığınızın girişimleri ile gelinen nokta, hukukun evrensel ilkeleri çerçevesinden yanlış ve hakkaniyetsizdir. Çünkü Galata Kulesi, İstanbul’da modern anlamda belediyenin resmen kurulduğu 1855 yılından beri İstanbul Belediyesi tüzel kişiliğinin mülküdür ve bu süre boyunca İstanbul Belediyesi tüzel kişiliği veya iştirakleri tarafından işletilmiştir. 2008’de çıkan Vakıflar Kanunu’nun, tarihi vakıf kültür varlıklarını korumak yerine mülk devşirme gerekçesi gibi kullanılan 30. Maddesinin, hukukun evrensel ilkelerinin mesnetsiz bir yorumuna dayanarak; ve herhangi bir mahkeme kararı dahi söz konusu olmadan 2019 yılı Mayıs ayında Galata Kulesi’nin mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmiş, bu hukuka aykırı süreç bakanlığınızın vaki taleplerine dayanak yapılmıştır. İstanbul’un kent kimliğinin mütemmim cüzü durumunda bulunan Galata Kulesi’nin tapu tescili, tarihi belgelere aykırı biçimde ve hukuk katledilerek yapılamaz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuda açmış olduğu dava henüz sonuçlanmamıştır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin eski yönetimi döneminde yapılmadığı halde, Galata Kulesi’nin mülkiyetine hukukun temel prensiplerine aykırı şekilde Tapu Müdürlüğü üzerinden el konulmasının kamuoyu tarafından, yeni yönetimin hareket alanlarını kısıtlamak amacıyla bakanlığınız tarafından yürütülmekte olan ve devletin birliği anlayışına sığmayan bir siyasi manevra olarak görüleceği tabiidir.
3. Bakanlığınızın girişimleri ile gelinen nokta, milletimizin yüzlerce yıllık vakıflar geleneğine aykırı, vakıf mevzuatı açısından yanlış ve hakkaniyetsizdir. Çünkü Galata Kulesi vakıf yoluyla meydana gelmemiştir ve asla bir vakıf kültür varlığı değildir. Tüm tarihi kaynaklardan ve belgelerden net olarak 6. yüzyılda yapıldığı bilindiği halde, Galata Kulesi’ne ait İBB mülkiyetinin defter üzerinden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi işlemi her türlü mevzuata, teamüllere; vakıf fikrine ve değerlerine aykırıdır. Doğaldır ki, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Galata Kulesi’nin vakıf yoluyla meydana geldiği hiçbir biçimde ispatlanmamıştır. Geçerli ve hakiki bir belgeye dayanmadan kulenin Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi akıl dışıdır, hukuk dışıdır. Bu nedenle Vakıflar Kanunu’nun 30. Maddesine dayanarak işlem yapılması abestir, akıl tutulmasıdır. Çünkü 30. Madde tamamen vakıf yolu ile meydana gelen ve vakıf kültür varlığı olan eserleri kapsamaktadır. 2008’den bu yana dile getirilmeyen kulenin sözde vakıf kültür varlığı olduğu iddiası, her ne hikmetse göreve başladığımızdan 1 ay sonra devreye sokulmuştur. Hukukun işleyeceğine ve mahkeme sürecinin Galata Kulesi mülkünün tekrar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne tescili ile sonlanacağına inancımız tamdır.
Ülkemizin Covid 19 salgınıyla ve derin ekonomik krizle boğuştuğu, turizmin eski yoğunluğuna yakın gelecekte ulaşmasının mümkün görünmediği şu günlerde, Bakanlığınızın telaşla yangından mal kaçırırcasına yaptığı tüm bu yanlış ve hakkaniyetsiz girişimleri anlayabilmek mümkün değildir Tıpkı, bu aziz kentin anıtsal binaları olan Haydarpaşa ve Sirkeci Garları ile ilgili cinayet gibi işlemler yapılırken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sesinin neden duyulamadığını anlayamadığımız gibi.
1.500 yıl boyunca İstanbul’un en önemli ikonik yapılarından biri olan ve minimum 164 yıl boyunca da İstanbul Belediyesi tüzel kişiliğinin mülkiyetinde olan Galata Kulesi’ne haksız ve hukuksuz şekilde el konulamaz.
Her iki tarafın kamu idaresi olması ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın 3533 sayılı kanuna göre çözümlenmesi gereken bir uyuşmazlık niteliğinde bulunması nedeniyle, 2886 sayılı Kanunun 75. Maddesi gereğince tahliye kararı verilmeyeceğinden, Beyoğlu Kaymakamlığı’nın Galata Kulesi’nden tahliyemize ilişkin yazısı hukuka ve kanuna aykırıdır. Nitekim Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesi Dava Dairelerinin bu yönde sayısız emsal kararı olmasına rağmen ne yazık ki itirazımız ret edilmiştir.
Bakanlığınızın Vakıflar Kanunu’nun 30. Maddesi dayanak gösterilerek ve gayri hukuki yollardan mülklerimize el koyma tasarrufları Galata Kulesi ile de sınırlı değildir ve 10 farklı mülkümüze el koyma girişimleriniz mevcuttur. Bu hukuksuz ve hakkaniyetsiz girişimlerinizi kamuoyuyla paylaşacak ve bakanlığınızın tutumlarının İstanbul haklı tarafından bilinmesini sağlayacağız.
Konuyla ilgili bu değerlendirmelerimizi dikkate alarak yapılan yanlışlardan derhal dönülmesini bekliyor, sağlıklı günler ve çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.
Ekrem İmamoğlu
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı”