Ağırlıklı olarak ulaşım ve raylı sistemler konularının konuşulduğu buluşmada, İmamoğlu’na, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan “kayyum krizi”nden kaynaklı süreçle ilgili görüşleri de soruldu. Verdiği yanıtta, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından cuma günü okutulan hutbeyi eleştiren İmamoğlu, “Boğaziçi’ndeki öğrencilerin dertlerinin, sıkıntılarının anlaşılmaya çalışıldığı bir haftada, gençlere edep ve ahlak dersi verilen bir hutbenin okunmasını manidar buluyorum” dedi. Diyanet’in 7/24 siyasete devam ettiğini söyleyen İmamoğlu, “Bu tür tavsiye veren bir Diyanet'in, şunu da altına eklemesi lazım mesela; ‘Ya niye bizim üniversite okumuş 3 gencimizden 2’si işsiz, niye bizim üniversiteye giden gençlerimizin neredeyse yüzde 70’i, 75'i yurt dışına gitmek için fırsat kolluyor? Ey devletimiz, buna fırsat vermeyin’. Ben, imamın yerinde olsam şöyle dua ederim Yaradan’a: ‘Gençlerimizi ayrıştırmayan, gençlerimize durduk yere ‘terörist’ vesaire gibi tarifler kullanmayan idareciler nasip et gençliğe’” ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Haliç Kongre Merkezi’nde dün düzenlenen “Raylı Sistemlerde Büyük Hamle” toplantısının hemen ardından bir grup köşe yazarı ve TV yorumcusuyla bir araya geldi. Ulaşım ve raylı sistemler üzerine detayların konuşulduğu buluşmada İmamoğlu’na, “Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden 4’ü daha tutuklandı. Şu anda 8 öğrenci cezaevinde. Çok sayıda öğrenci, ‘Ekrem Başkan, bizi yalnız bırakmasın’ diyor. Onlara, bir mesajınız var mı” sorusu da yöneltildi.
“ÖĞRENCİLERE DÖNÜK LAFLARI KINIYORUM”
Devletin farklı kurumlarının başındaki kişilerle yaşananlar üzerinden diyalog kurduğu bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Ben, ‘Şu makamı aradım, görüştüm ya da görüşmek için çaba gösteriyorum’ şeklinde, kamuyla yaptığım görüşmeleri açıklamayı çok doğru bulmuyorum. Ama ilgililerle her an diyalogda kalarak süreci, hukuki zeminde tartışmak, konuşmak ve çözüme kavuşturmak için mücadele ediyorum. İlk günden itibaren olduğu gibi, ne yazık ki olayların patlak verdiği son gecede de olduğu gibi. Muhtemelen 6-7 görüşme yaptım o gün” dedi. Boğaziçi Üniversitesi’nden bir grup öğrenciyle de internet üzerinden görüşme gerçekleştirdiğini de aktaran İmamoğlu, taraflar arsında hoş olmayan bir süreç yaşandığını vurguladı. İmamoğlu, “Gençlerimize denmeyen kalmadı. Çok can sıkıcı. Öğrencilere dönük bu tür lafları, kınıyorum. ‘Efendim, biz aslında öğrenciye demedik…’ Orada devlete küfür eden, devletin herhangi bir birimine küfür eden kim varsa, ona biz de karşıyız. Ama ben, o gençlerin hiç birisinin, öyle küfürler ya da hakaretler yapmadığını biliyorum ve inanıyorum. Dolayısıyla buradan mazeret üretmek isteyen insanlar var. Bu anlamdaki tarifleri kınıyorum” ifadelerini kullandı.
“YARADAN’A, ‘GENÇLERİMİZİ DURDUK YERE ‘TERÖRİST’ İLAN ETMEYEN İDARECİLER NASİP ET’ DİYE DUA ETSİNLER”
Sözü, geçtiğimi cuma günü camilerde okunan hutbeye getiren İmamoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik şu eleştirilerde bulundu:
“Basında gündeme gelmedi ya da yeterince gelmedi. Boğaziçi’ndeki öğrencilerin dertlerinin, sıkıntılarının anlaşılmaya çalışıldığı bir haftada gençlere, edep ve ahlak dersi verilen bir Cuma hutbesi okunmasını da manidar buluyorum. Yani Diyanet, 7/24 siyasete devam ediyor, açıkçası. O gün çok üzüntü duydum. İmama ne diyeceksin! İmam, elindeki kağıdı okuyor. Hatta düşündüm ki, bu tür tavsiye veren bir Diyanet'in, mesela, şunu da altına eklemesi lazım: ‘Niye üniversite okumuş 3 gencimizden 2’si işsiz? Ey devletimiz, buna çare bulun.’ Mesela; ‘Niye bizim üniversiteye giden gençlerimizin, neredeyse yüzde 70’i, 75'i yurt dışına gitmek için fırsat kolluyor? Ey devletimiz, buna fırsat vermeyin.’ Ya da mesela; imamın yerinde olsam, Yaradan’a, ‘Gençlerimizi ayrıştırmayan, durduk yere ‘terörist’ vesaire gibi tarifler kullanmayan idareciler nasip et gençliğe’ diye dua ederdim. Tekrar söyleyeyim; çok üzüntü duydum.”
“MÜCADELE KAMPÜSTE VERİLMELİ”
Gençlerin, kendilerine yönelik ilgiyi gördüklerinin de ifadeeden İmamoğlu, “Orada gidip kampüste görünmek başka anlamlara taşınabilir. Ben, o anlamların yüklendiği bir siyasi kimlik değilim. İşimi yapmaya, sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyorum. Ama yetkimizi en iyi sizler biliyorsunuz; nerede olup, nerede olmadığını. Bu yönüyle de süreci takip ediyoruz hassasiyetle” dedi. Gençlere tavsiyelerde bulunduğunu da sözlerine ekleyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Burada da bulunmaktan geri durmayacağım. Gençlerimiz, kendi özgün ve hakkı olan protestolarını yapmaya devam etsinler, etmeliler de. Yanlarındayız. Ama benim önerim, istirhamım; lütfen bunu kampüsün dışına çıkartmayın. Bunu kampüsün dışına çıkartmaya çalışan çağrılar varsa bile bunun yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu mücadele orada verilmeli. Şu anki konu; orada haksızlığa uğrayan Boğaziçi Üniversitesi'nin öğrencilerinin, akademisyenlerinin özgürlük hakları, seçim hakları, demokratik hakları. Bunun kampüsün dışına çıkmaması lazım. Bunun, provoke edilme riskini taşıdığı alanlara taşınmaması lazım. Benim bakışım bu. Israrla, ısrarla orada devam etmeliler.”
“YANLARINDAYIZ”
“Çok zeki genç arkadaşlarım onlar. En zekice, en doğru biçimde, en demokratik biçimde mücadelelerini vereceklerinden en ufak bir şüphem yok” diyen İmamoğlu, değerlendirmesini şöyle tamamladı:
“Toplumun büyük bir kesiminin destekleri arkasında o gençlerin. Bu yönde hareket etmelerini de öneriyorum. Siyasetin bu işe bulaşmaması gerektiğini düşünüyorum. Başta milletvekillerimiz olmak üzere, siyasi sorumluğu olan bazı arkadaşlarımız, elbette ki karakolda gidecekler, yanlarında duracaklar. Mahkemede gidecekler, yanlarında duracaklar, takip edecekler. Denetim ve bir haksızlığa uğramama konusunda onlara destek olacaklar. O ayrı. Biz onların, hem gözlerimizle hem kulağımızla hem irademizle yanlarındayız. Bizi sakın kendilerinden uzak düşünmesinler. Her anımızda onları hissederek süreci takip ediyoruz. Ama lütfen, tek bir kişinin bile burnunun kanamaması gerekiyor. Bu tavsiyelerimi de buradan gençlere iletmek isterim.”