İlk kez uygulanan Karaciğer Radyomikroküre tedavisi umut oldu
İlk kez uygulanan Karaciğer Radyomikroküre tedavisi umut oldu
Karaciğer tümöründen ameliyatla kurtulma şansı olmayan iki hasta, radyomikroküre tedavisi ile Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde umut buldu.
Son yıllarda dünyada karaciğer tümörlerinin tedavisinde uygulanan Karaciğer Radyomikroküre Tedavisi, ülkemizde ilk kez Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuri Arslan önderliğinde cerrahi operasyon şansı olmayan karaciğer kanseri iki hastaya uygulandı. Hastaların yaşam süresini ve kalitesini arttıran tedavi, anjiyo benzeri yöntemle, kasıktan girilerek karaciğer ana damarına enjekte edilen radyoaktif maddenin, karaciğerdeki tümörleri hedeflemesi ile gerçekleşiyor. İşlem sonrası iki aylık süre içerisinde ise tümör dokusunun küçülüp yok olması hedefleniyor.
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde biri nöroendokrin diğeri ise akciğer kanseri olan, kemoterapi ve diğer sistemik tedavilerden yeterli yanıt alınamayan, cerrahi şansı da bulunmayan karaciğer metastazlı iki hastaya radyomikroküre tedavisi uygulandı.
Tedavi öncesi nükleer tıp, girişimsel radyoloji ve onkoloji uzmanlarının bir araya geldiği konseyde değerlendirilen hastalar, başta yeterli karaciğer fonksiyonlarına sahip olmalarının yanı sıra gereksinim duyulan belirli kriterleri karşılamaları nedeniyle tedaviye uygun bulundu. İki aşamada gerçekleştirilen tedavinin haritalama testi ile başlayan ilk aşamasında, tedavi edici özelliği bulunmayan radyoaktif işaretli mikroküreler kullanılarak tedavi simülasyonu gerçekleştirildi. Akciğere veya diğer organlara radyoaktif mikroküre kaçağının olup olmadığının değerlendirildiği ve uygulanacak tedavi dozunun belirlendiği test aşamasından sonra her iki hasta için de radyomikroküre tedavisinin yararlı olacağına karar verildi.
İkinci aşamada ise yine kasıktan yapılan anjiyografik işlemle uygulanan tedavi edici özelliğe sahip radyoaktif işaretli mikrokürelerle, hedefe yönelik olarak tümör alanlarının yok edilmesi amaçlanırken daha önce yapılan test çalışması sayesinde tümör dışı sağlam karaciğer dokusu korundu. Başarılı uygulama sonrası tedavi yanıtının 1-2 aylık süre içerisinde yapılacak görüntüleme testleriyle doğrulanması planlandı.
Güvenle uygulanabiliyor
Radyomikroküre tedavisinin, kemoterapi ile birlikte uygulandığında başarı şansını arttırdığını, tüm hasta gruplarında yaşam süresini uzattığını, yaşam kalitesini iyileştirdiğini belirten Prof. Dr. Nuri Arslan, kendisini kanıtlamış bu tedavi yöntemi ile ilgili literatürde çok sayıda basılı bilimsel yayının mevcut olduğunu söyledi.
Uygulama İçin, konusunda deneyimli nükleer tıp ve girişimsel radyoloji uzmanları ile gerekli alt yapı donanımının var olduğu bir hastane ortamının sağlanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nuri Arslan, tedavinin cerrahi şansı olmayan, kemoterapinin yanıt vermediği hastalarda da güvenle uygulanabileceğini belirtti.
Lokal anestezi ile radyomikroküre tedavisi
Lokal anestezi altında uygulanan Radyomikroküre tedavisinde, test ve tedavi aşamaları için birer gecelik hastane yatışı öneriliyor. Ertesi gün hastalar günlük yaşamlarına devam edebiliyor.
Radyomikroküre tedavisinin önemli bir yan etkisi yok
Radyomikroküre tedavisinin hastaların günlük yaşamını olumsuz etkileyebilecek önemli bir yan etkisi bulunmuyor. Haritalandırma ve test aşamasında, tedaviye yönelik herhangi bir komplikasyonun ortaya çıkmasını engellemek için tüm önlemler alınıyor. Tedaviye ilişkin herhangi bir ön hazırlık gerekmiyor. Yemek alışkanlıkları değiştirilmiyor. Ayrıca bazı kemoterapi uygulamalarında olduğu gibi tedaviye bağlı saç dökülmesi yaşanmıyor.
Radyomikroküre tedavisi kimlere uygulanır
Radyomikroküre tedavisi en çok karaciğerin kendi dokusundan kaynaklanan kanserler ile başta nöroendokrin tümörler, kalın bağırsak, safra yolu ve meme kanserleri ile göz melanom kanserine bağlı karaciğere metastaz yapmış hasta gruplarına uygulanmaktadır. Karaciğerin, hastalığın tek veya majör bölgesi olduğu karaciğer tümörlerinde etkilidir. Hastalara tedavi seçeneği olarak önerilmeden önce, göz önünde bulundurulması gereken birçok faktörden en önemlisi karaciğerin işlevlerini yeterli düzeyde yerine getirmesi ve tedavi adayının genel sağlık durumunun belirli bir düzeyde olmasıdır.