HUDER Başkanı Akdere: "Boğaziçi Üniversitesi’nde YÖK kanunu uygulanmalıydı"
Hukuki Araştırmalar Merkezi (HUDER) Başkan Yardımcısı Avukat Harun Akdere, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemlerle ilgili yaptığı açıklamada, “YÖK soruşturma başlatmalı ve başta ‘Geçmişte rektörlük seçimini kitabına uydurup biz yapıyorduk’ itirafında bulunan Cem Say olmak üzere, eylemleri organize eden kadronun üniversite ile ilişikleri kesilmelidir” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’nde olayları kışkırtan akademisyen grubunun deşifre olduğunu kaydeden Akdere, YÖK’ün harekete geçerek söz konusu isimlerin akademiyle ilişkilerini kesmesi ya da başka üniversitelere gönderilmesi gerektiğini işaret etti. Öğrencileri kışkırtan ekibin başına yer alan Prof. Dr. Cem Say’ın, “rektörlük seçimlerini kitabına uyduruyorduk” itirafının başlı başına soruşturma konusu olduğunu kaydeden Akdere, hukuki yaptırımlardan önce akademik yaptırımların uygulanmasının şart olduğunu kaydetti.
Akdere, tamamen hukuki şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan Melih Bulu’nun görevini yapmasının üniversitenin birtakım akademisyen unsurları tarafından engellenmesiyle durumdan haberim olduğunu belirterek, "Reçete sırasıyla tatbik edilmelidir. İltihap varsa vücutta, antibiyotik kullanmadan, iltihabı kuşatıp etkisiz hale getirmeden diğer ilaçları kullanmanın tedaviye faydası olsa da süreci uzatır, yataktan kalkmak ıstıraplı ve uzun sürer, çalışan duruma gelmek de. Meseleyi kendi içindeki enstrümanlar ile gayet meşru, hukuki ve haklı olarak çözüme kavuşturmak mümkünken ve belki bu kadar gürültü çıkmasını da engelleyecek veya çıksa bile hukuki ve meşru duruma kimsenin lafı olamayacakken fırsatlar kaçırıldı" dedi.
Cem Say hakkında idari soruşturma açılması gerektiğini belirten Akdere, "Çünkü üniversite içindeki atamaların nasıl kitabına uydurarak yapıldığının itirafıydı hem de bu atamaları yapanların kim olduğuna dair ipucu vardı orada. Üniversite veya elinde daha fazla yetki barındıran YÖK bunu yapmalıydı. Yapmadılar. Görüntü ne? Öğrenciler okullarını savunurken yaptıkları barışcıl eylemler sebebiyle tutuklanıyorlar. Yurtdışından da tepkiler böyle. İstediğiniz kadar onlardan bize ne deyin. Peki, fişleme yüzünden, basbayağı suç olan bir fiil sebebiyle kim tutuklandı? Soruşturma var mı? Bildiğim kadarıyla yok. Esas üzerine gidilmesi gereken bırakılmış, bağırıp çağırıyor diye, üstelik bir polis şefinin lüzumsuz hamaratlığı yüzünden, okullarını savunan öğrenciler tutuklanıyor. Herşey kanun ve yönetmelikler içerisinde, emniyet güçlerine ihtiyaç kalmadan da halledilebilirdi. Moral güç, herşeydir. Provoke eden yapının moral gücü halen yerindedir, polisiye durumlar da bunu sağlamlaştırır. Tedirgin edecek, hareketlerinin kısa sürede boşluğa düşeceğini gösterecek faaliyetler yapılmadı. Uyudu herkes. Evet, sosyal medyada vatan millet Sakarya türünden bir hava oluşturuldu. Akademik unsurlar yerli yerinde, ne Kabe provokasyonundan ne fişlemeden ötürü, bırakın öğrencileri danışman akademisyenler hakkında idari bir soruşturma açıldığını duydunuz mu?" dedi.
Akdere, "Hukuk herşeydir. Cem Say’ın kitabına uydurduk açık itirafı ile Melih bey veya YÖK tarafından savunması alınmalıydı öncelikle. 20-30 bin maaş alıyorlar orada, belli bir grup istisna olmak üzere, öğretim kadrosunun çözülmesi sağlanabilirdi böylece. Say’ın itirafı TCK 314 de olabilir, 220de olabilir, adli soruşturma konusu edilmeliydi. Hala da yapılabilir. Eylemler hakkında konuşan unsurlar savcılık önüne de çıkarılmalı ama öncelikle akademi ile ilgili kanunlara muhatap kılınmalıdırlar. Bunlar devlet memuru, ne kadar değiliz deseler de kanunlar karşısında öyleler, 657 sayılı kanunun 125/Ea-b maddeleri önemlidir ve bunlara uygundur" dedi.