Aylarca Hollanda’da tedavisi gerçekleştirilemeyen, ötanazi teklif edildiği belirtilen 36 yaşındaki kanser hastası Funda Gök dün Sağlık Bakanlığı’nın ambulans uçağıyla Türkiye’ye getirildi. Genç kızın babası Halil Gök, “Bize ‘iğne vuralım, öldürelim, acı çekmesin’ dediler. Çocuğum nefes alıyor, o nefesi Allah veriyor, Allah alır dedim. İkinci defa öldürelim dediler, elimiz kolumuz bağlandı. Uçağı gönderdiler, geldik, inşallah iyi olacak” dedi.
Hollanda’da yaşayan 36 yaşındaki Funda Gök yaklaşık 2 yıl önce hissettiği rahatsızlıklar sonrası hastaneye başvurunca ’Mide kanseri’ teşhisi kondu. Gök, bir süre hastanede tedavi gördü. Genç kadının rahatsızlığı geçmeyince aile yeniden hastaneye başvurdu ancak iddiaya göre bu seferde kanser hücresinin bulunmadığı söylendi. Beslenemeyen ve hızla kilo vermeye başlayan Funda, 30 kiloya kadar düşünce aile de büyük üzüntü yaşadı. Aile kızlarına doğru teşhis konulamamasına isyan ederken Funda da odasından çıkmaz hale geldi. Sürekli hastanelere gidip gelen aileye iddiaya göre kızlarının bitmeyen ağrılarının son bulması için ötanazi teklif edildi. Bu teklifi reddeden Gök ailesi de gözlerinin önünde acı çeken kızları için başkonsolosluğa başvuruda bulunarak Türkiye’de tedavi talebinde bulundu. Başvurunun ardından hızla işlemler halledilirken Funda Gök, ambulans uçak ile Hollanda’dan alınarak dün Türkiye’ye getirildi. Genç kadın Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde tedavi altına alınırken baba Halil Gök, kızının durumunun ve yaşadıklarını anlattı.
“Doktor ‘ölecek, ben dosyayı kapattım’ dedi”
Hollanda’da kızının büyük acılar çektiğini ve 30 kiloya kadar düştüğünü anlatan baba Halil Gök, “2020 yılının ağustos aylarında bu rahatsızlığı başladı, hastaneleri durmadan aradık pandemi nedeniyle hastanelere ulaşamadık. Sürekli bize geri döneceklerini söylediler. Kızım istifra etmeye başladı, yemek yememeye başladı, karın ağrısı mide ağrısı bütün vücudu artık ağrımaya başladı. Geçen sene mart ayında biz acile götürdük. Mide kanseri dediler, bizim karşımıza çıkan doktor pek olumlu bakmadı. Bizim hastanemizde bu tedaviyi yapamayız dedi. İyice zayıfladığı için Türkiye’ye de getiremiyoruz. İlk ameliyat iyi geçti fakat ameliyatta bir hata yapmışlar. Belki de bu hatanın sonucunda bizi bu kadar süründürdüler, başka bir ülkeye gittiğimiz zaman bu hata dışarı çıkmasın diye hiçbir yere yönlendirmediler. Karnı açık bir şekilde bizi eve gönderdiler. Doktor ‘ölecek, ben dosyayı kapattım aile doktoruna gönderdim’ diyor. İlaçlarını zaten ölecek diye sigorta karşılamıyor, masraf etmek istemiyor dedi” şeklinde konuştu.
“Çocuğum nefes alıyor o nefesi Allah veriyor, Allah alır dedim”
Hollanda’da ilk tedaviler sonrası kızını Türkiye’ye getirdiğini ancak kardeşlerini özlediği için yeniden ülkeye döndüklerini anlatan baba Gök, “Kardeşlerini özledi, geri gittik. Bu sefer de doktor ‘bunda kanser hücreleri yok, kaybolmuş’ dedi. Kanser hücreleri yoksa bu çocukta başka bir sorun var, buna hemen müdahaleyi yapın dedik. Bize ‘iğne vuralım, öldürelim, acı çekmesin’ dediler. Yok dedim benim çocuğum nefes alıyor o nefesi Allah veriyor, Allah alır dedim. İkinci defa öldürelim dediler, bunu dedikleri zaman bizim elimiz kolumuz bağlandı. Uçağı gönderdiler, geldik şimdi de tedavilerine burada başlandı. İnşallah iyi olacak, burada sıfırdan başlandı. Konuşabiliyor fakat 30 kiloda. Dünyanın en zor şeyi anne baba olmakmış, dokunsalar gözlerimden yaşlar fışkırıyor. Bir tek biz Türkler için değil, buraya yabancılar da geliyor. Belçikalısı, Hollandalısı, Almanı herkes buraya geliyor tedavi için, orada bir insanın kolu kırıldı mı hastaneye gitti mi ölüm haberi geliyor. Cumhurbaşkanımız, Sağlık Bakanlığımız olsun şu anda dünya çapında bir numara. Pandemi döneminde de gördük biz bir maskeye 10 euro verdiğimizi biliriz. Burada bedava dağıtıldı, bayrağımızı gördük mü bize yetiyor” şeklinde konuştu.