HIV’in Kıbrıs’taki güncel durumu bilimsel verilerle ortaya kondu
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Öğrencileri Birliği ile DESAM Araştırma Enstitüsü ve Matematik Araştırmaları Merkezi iş birliğinde yapılan çalışmalar, AIDS’in 1959’dan bugüne geçirdiği evrimi ve dünyada ile Kıbrıs’ta hastalığın güncel durumunu bilimsel verilerle ortaya koydu.
Konuyla ilgili bilimsel araştırmalar; Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Öğrencileri Birliği’nin Cinsel Sağlık ve Üreme Kolu (SCORA) Direktörü ve 5’inci sınıf öğrencisi Stajer Dr. Selene Tuna, SCORA asistanları İlke Aytan Dayı ve Çağrı Bodur ile Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, Matematik Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Evren Hınçal, DESAM Araştırma Enstitüsü araştırmacıları Dr. Nazife Sultanoğlu, Dr. Nezihal Gökbulut, Prof. Murat Sayan ve Dr. Erdal Şanlıdağ iş birliğinde yapıldı.
1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde açıklanan araştırmaların ilki, HIV’in Kıbrıs genelindeki yaygınlığını, virüs taşıyan kişilerin demografik yapısını inceledi. İkinci çalışmada ise HIV’in dünyadaki farklılaşma süreci ele alındı.
HIV vakaları son üç yılda KKTC’de yüzde 25 arttı
KKTC ve Kıbrıs genelinde görülen HIV vakalarını geçmişten günümüze analiz eden Yakın Doğu Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenleri, KKTC’de vaka sayısının son üç yılda yüzde 25 arttığını belirledi. Çalışma, Kıbrıs genelinde de HIV vakalarındaki artış trendinin 40 yıl boyunca devam edeceğini ortaya koydu.
Kuzey ve Güney Kıbrıs’taki sağlık bakanlıklarının verileri baz alınarak yapılan çalışma sonucunda; adanın kuzeyinde geçtiğimiz 3 yıla göre ülkedeki HIV vakalarında yüzde 25 artış olduğu belirtilirken, vakaların çoğunlukla yabancı uyruklu kişilerden oluştuğu saptandı. Çalışmada ayrıca; 2014-2021 yılları arasında KKTC’de görülen en büyük vaka artışının 2020-2021 yılları arasında gerçekleştiğini ortaya koydu.
Yürütülen Matematik Modelleme Çalışmasında; 2016-2022 yılları arasında KKTC’de tespit edilen 40 HIV hastasının yüzde 52,5’inin HIV-1’in B alt tipi ile enfekte olduğu saptandı. KKTC’de olduğu gibi Kıbrıs Rum kesiminde saptanan vakalarının büyük bir kısmının da HIV-1 B alt tipine ait olduğu ifade edilirken, A alt tipinin de yaygın olarak görülmeye başlandığı vurgulandı.
Kıbrıs’ta bir hasta 9 kişiye HIV bulaştırıyor
Yürütülen matematiksel modelleme çalışması ile Güney Kıbrıs’taki HIV vakalarında cinsiyet, bulaş yolu ve yaş parametreleri de analiz edildi. Araştırmada, vakaların çoğunluğunun erkeklerden oluştuğu, büyük çoğunluğunun ise 20 ila 39 yaş aralığında olduğu kaydedildi. Büyük oranda cinsel yollarla bulaşan hastalığın aynı zamanda anneden bebeğe, damardan ilaç kullanımı veya kan nakli ile de yayıldığı belirtildi. Adanın güneyi ile ilgili HIV vakalarının gelecekteki seyrini tahmin etmek amacıyla oluşturulan matematiksel modelle 100 yıllık projeksiyon da yapıldı. Buna göre; 2023-2063 yılları arasında HIV vakalarında önemli bir artış öngörülürken, 2063 yılından sonra artış hızının azalacağı belirlendi. Elde edilen sonuçlar, güneydeki HIV epidemisinin mevcut koşullarda 40 yıl daha artarak devam edeceğini ve sonrasında artış hızının yavaşlayarak devam edeceğini gösterdi. Çalışmadaki bir diğer önemli tespitte ise adadaki her bir hastanın 9 kişiye HIV bulaştırdığı saptandı. Test yaygınlığının artırılması, ilaca erişimin kolaylaştırılması, tedavi edici yeni aşıların kullanıma girmesi gibi etkili mücadele yöntemleri ile HIV dinamiği değişebilir.
Yakın Doğu Üniversitesi’nde gerçekleştirilen çalışmalarda Güney Kıbrıs ile ilgili daha fazla detay yer aldı. Bu durumun temel nedeni ise KKTC tarafındaki “yetersiz resmi veri kaydı” olarak gösterildi.
HIV/AIDS, hala ciddi bir küresel halk sağlığı sorunu!
HIV’in dünyadaki farklılaşma sürecini ele alan ikinci araştırmada ise 1959’dan 2019’a kadar kayda alınan 100 bin ayrı HIV genomu analiz edildi. Buna göre, HIV’in zaman içerisinde yeni alt tiplere ayrıldığı ve bu durumun hastalığı kontrol altına alma ve aşı geliştirmenin önünde önemli bir zorluk oluşturduğu belirlendi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2030 yılına dek pandemiye son verme hedefi olduğuna değinen DESAM Araştırma Enstitüsü Kurucu Üyesi Prof. Dr. Sayan, “DSÖ verileri, HIV/AIDS’in halen ciddi bir küresel halk sağlığı sorunu olduğunu ve etkili müdahalelerin devam etmesi gerektiğini gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü, ulusal ve uluslararası ortakları ile birlikte, bu salgını sona erdirmek için çalışmalarını sürdürürken, HIV/AIDS ile mücadelede devam eden araştırmalar ve yenilikler, virüsün geleceğine dair umut verici gelişmeler sunuyor. Ancak, bu mücadelede başarıya ulaşmak için küresel çapta koordineli çabalar ve sürekli yenilikçi yaklaşımların gerektiği unutulmamalıdır” dedi.
Öğrencilerin, araştırmacılar ve akademisyenlerle bir arada çalışarak gerçekleştirilen bilimsel çalışmaların asli parçaları olmalarının önemine değinen Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Farklı uzmanlıktaki araştırma merkezlerimizin, öğrencilerimize de alan açarak yürüttüğü multidisipliner çalışmalar, kampüsümüzde gerçekleştirilen bilimsel üretimin önemli bir parçasını oluşturuyor. Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Öğrencileri Birliği’nin DESAM Araştırma Enstitüsü ve Matematik Araştırmaları Merkezimiz ile birlikte yürüttüğü çalışmalar da bunun somut birer örneği” ifadesini kullandı.
“Bilimsel temele dayanan ve toplumsal sorunları gerçekçi tespitler ile ele alan bilimsel çalışmalar, çözüm yollarına da ışık tutuyor” diyen Prof. Dr. Şanlıdağ, “Üniversitemiz bünyesinde tamamlanan HIV/AIDS raporlarımızı da kısa süre içerisinde ilgili kamu kurumları ile paylaşacağız” ifadesini kullandı.