12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 41 yıl geçti. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen halen acılar dinmiyor. 171'i işkence sonucu olmak üzere yaklaşık 300 kişi hayatını kaybetti, 50 kişi ise idam edildi.
Mustafa Pehlivanoğlu da 7 Ekim 1980'de 22 yaşındayken Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde asılarak idam edildi. Pehlivanoğlu ile beraber hapis yatan o dönemin mağdurlarından Davut Haskırış, Pehlivanoğlu ile 1976-1977 döneminde beraber cezaevinde olduklarını dile getirerek, “Zorluklar karşısında yılmayız biz. Biz bu vatanın birliği için bugün dahi canımızı seve seve vermeye hazır bir nesiliz. Allah bizim gibi düşünen, bizim gibi devam eden insanlara başarılar nasip etsin. Mustafa Pehlivanoğlu ile 1976 ve 1977 yıllarında beraberdik. Çünkü ben 1977 yılında Ulucanlar Cezaevi'nden başka cezaevine nakil oldum” dedi.
“Polisler Ülkücülere büyük işkenceler yaparak işlemedikleri suçları kabul ettirdiler”
O dönemde görev yapan askerlerin ihtiraslarını yenmek için 1980 ihtilalini yaptıklarını belirten Haskırış, “Her alınmada işkenceler yapıldı. Zaten ülkücülere polisler büyük işkenceler yaparak işlemedikleri suçları kabul ettirdiler. Vatanı sevmek, devletin birliğini, bütünlüğünü savunmaktan başka gayesi olmayan ülkücüleri, hem üniversitedeki yıllarda okullarda komünistlerin işgalini kırmaya çalışırken, hem Türkiye'nin birliğini bütünlüğünü devam ettirmek için çalışırken, hem devletin zinde güçleri olarak görülen askerler ihtiraslarını tatmin etmek için Türkiye'de 80 ihtilalini yaptılar” diye konuştu.
“Bir sağdan bir soldan diyerek idam ettiler”
Yalancı şahitler ve işkencelerle arkadaşlarının üzerine suç atıldığını dile getiren Haskırış, şöyle konuştu:
“Bu ihtilalde 8 arkadaşımızı asarak idam ettiler. Bir sağdan bir soldan diyerek idam ettiler. Bu arkadaşlarımızın hepsi suçsuz. Ama 3-5 tane yalancı şahit ile ve işkencelerle bunların üzerine suçlar yıkıldı. POLDER'li polislerin yapmış olduğu zulümler neticesinde 8 arkadaşımız şehit oldu. En az 30 binden fazla arkadaşımız çeşitli illerde cezaevine girdiler. Çıktık Allah'a şükürler olsun. Biz Allah'a tam iman etmiş, vatanın birliğini, devletin bütünlüğünü hala savunan ve hiçbir şekilde yılmayan, her türlü mücadeleye karşı dimdik ayakta duran ülkücü bir nesiliz.”