Şehirde doğayı arayanların adresi olan Sarıyer’de ise şu sıralar ziyaretçilerin göz bebeği Emirgan Korusu. Etkileyici manzaraya sahip, yüzlerce ağacın bulunduğu park, Türk kültüründe bir devre adını vermiş olan lalelerle ile adeta görsel şölen yaşatıyor.
Koronavirüs sonrası yasakların gelmesiyle evlerde kapalı kalan insanlar sağlığın kaynağı doğayı hatırladı. Yasakların kalkması sonrasında toplumun büyük çoğunluğu salgından kaçıp sağlıklı ortamda bulunmak istiyor. Doğanın kıymetinin daha çok anlaşıldığı şu dönemde gezi ve dinlenme yeri olan Emirgan Korusu hem İstanbullulardan hem de dünyanın farklı yerlerinden gelen turistlerden oldukça rağbet görüyor. Hem geçmişte hem de günümüzde zarafetin, inceliğin ve masumiyetin sembolü olan laleler rengarenk görüntüleriyle huzur veriyor.
KÖKLÜ BİR GEÇMİŞE SAHİP
Hikâyesi Osmanlı dönemine dayanan koru IV. Murad tarafından İranlı Emir Güne Han’a armağan ediliyor ve adını da buradan alıyor. Koru içinde Sarı Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk olarak isimlendirilen 3 köşk yer alıyor. Köşkler isimlerini dış cephelerinin renklerinden almış. Her yıl nisan ayında lale festivaline ev sahipliği yapan koru İstanbul’un en sık ziyaret edilen parkların başında geliyor. Çeşitli çam, şemsiye çamı, selvi, köknar, söğüt ve ıhlamur ağaçlarının yer aldığı koruda göl, Boğaz’ın güzel manzarasına sahip teraslar, koşu ve yürüyüş parkurları, çocuk oyun alanları, piknik alanları ve fotoğraf çekme noktaları yer alıyor. Boğaz’a nazır huzurlu bir ortamda yeşillikler içerisindeki koru, pandemi öncesinde özellikle hafta sonu kahvaltı, yeme içme ve dinlenme için ideal yerler arasında bulunuyordu. Şimdi ise sadece hafta içi doğa ile baş başa olmak isteyen vatandaşlara ev sahipliği yapıyor.