DSP İstanbul İl Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Yerin altında sabahla gece o kadar birdi”
Demokratik Sol Parti, her zaman madencinin yanında olmuştur ve olmaya devam edecektir.
“Yerin altında sabahla gece o kadar birdi.” diyen, madencilerin hakları ve şartlarını iyileştirme konusunda ilk akla gelen siyasetçi ve devlet adamı Onursal Genel Başkanımız Sn. Bülent Ecevit’tir.
İlk yapılacak genel seçimlerde, Demokratik Sol Parti (DSP), Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girerek maden işçilerimizin haklarını savunmaya devam edecektir.
Bilindiği gibi;
Madencilik sektörü, ülkelerin kalkınmasında rol oynayan en önemli sektörlerden biridir. Maden ürünleri, sanayi, enerji, tarım ve inşat sektörlerinin, yani bütün ana yatırım alanlarının temel girdilerini oluşturmaktadır. Gelişmiş ülkelerin kalkınma süreci incelendiğinde, madenciliğin itici gücünden yararlandıkları görülecektir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler kalkınmalarını maden zenginliklerine dayandırdıkları halde ülkemizde madencilik bulunması gereken yerde değildir.
Ülkemizde madencilik sektörü uzun yıllardan bu yana yeterli desteği göremediği gibi; göz ardı edilmiş, üretim, verimlilik ve teknolojik açıdan diğer ülkelerle rekabet edecek seviyeye ulaşamamıştır. Türk madencilik sektörüne yön verecek kalıcı ve günün koşullarına uygun bir madencilik politikasının olmayışı sektörü içinden çıkılmayacak durumlar içine itmiştir. Mevcut yasal düzenlemeler ve işleyiş ile de madencilik sektöründe bir atılım yapmak mümkün değildir. Artık madencilik sektörüne yön verecek kalıcı ama zaman içinde günün değişen koşullarına uyacak esnek bir madencilik politikası belirlenmelidir. Madencilik sektörünün genel durumu, maden potansiyeli, sorunlar ve alınması gerekli çözüm önerilerinde bulunmak bu çalışmanın başlıca amacı olarak özetlenebilir.
1) Yapısal, Yasal ve Kurumsal Sorunlar;
2) Toplumsal-Sosyolojik Nedenlerden Kaynaklanan Sorunlar;
3) İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Sorunlar ve
4) Sektörde Karşılaşılan Diğer Önemli Sorunlar,
olmak üzere dört ana başlık altında toplanmıştır. Sektörün sorunları ise, bu ana başlıkların altında yer alan;
Siyasi irade eksikliği, MİGEM ve diğer kamu kuruluşlarının kurumsal yapısı, Bürokratik süreç, Devlet yardımları, Maden Kanunu ve İlgili Mevzuat, Uygulama, Rezervlerin Küçüklüğü, Sermaye Yetersizliği, madencilik sektöründe halkla ilişkilerin eksikliği ve bilgi kirliliği,
Genel bir veri tabanı eksikliği, eğitim, iş güvenliği kültürü eksikliği, teftişlerin etkinsizliği, meslek mensuplarının uzmanlaşma yetersizliği, meslek hastalıklarının teşhisinde yetersizlik, arama yetersizliği, yatırım güvencesinin eksikliği, mermer-doğal taş sektöründe standart olmayışı, maden arama, rezerv ve madenlere ilişkin diğer bilgilerin güvenilir ve uluslararası standartlara uygun olmayışı gibi alt başlıklar altında belirtilmiştir. Sorunların bir kısmı sektörün genelini ilgilendirirken, bir kısmı da yalnızca bazı alt sektörleri ilgilendirmektedir.
Ülkemizde madencilik sektöründe toplam 132.490 kişi istihdam edilmektedir. Tüm sigortalı çalışan nüfusun % 0,96’sı madencilik sektöründe çalışmaktadır. Ülkemizin gelişimi ve istihdam için çok önemli bir sektör olan madencilik sektörünün desteklenmesi iş kazalarının azaltılması için gerekli çalışmaların tüm paydaşlar tarafından gerçekleştirilmesi gereklidir.
Ülkemizdeki diğer sektörler ile maden sektöründeki her 100 kişi başına düşen iş kazası oranlarının karşılaştırılması yapıldığında birinci sırada maden sektörü, onu metal/makine ve inşaat sektörü takip etmektedir.
İş kazası meslek hastalıklarından dolayı dünyada yılda milyonlarca kişi ölmekte, yaralanmakta veya sakat kalmaktadır. İş kazasına maruz kalan kişi ve yakınları için psikolojik travmalara ve diğer birçok sorunlara neden olmaktadır. Ayrıca kişilerin yakınları ve ülke için işgücü kaybı ve maddi kayıpları da beraberinde getirmektedir.
13 Mayıs 2014’te Soma İlçesi'ndeki kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madenci hayatını kaybetmiş, Türkiye bu büyük maden faciası ile sarsılmıştı. Sıcağı sıcağına Meclis’te iyileştirici bazı düzenlemeler yapılsa da hala dayıbaşı, rödovans ve taşeron sistemi madencilerin hayatında.
Maden işletmelerinde meydana gelen iş kazaları
MADENCİLİĞİ DİĞER SEKTÖRLERDEN AYIRAN ÖZELLİKLER;
• Üretildiğinde yerine konulamayan tükenen varlıklar.
• Her aşaması çok risklidir.
• Yatırım geri dönüş süreci uzundur.
• Yer seçim şansı yoktur, bulunduğu yerde işletilmesi zorunludur.
• İstihdam ve katma değer yaratan emek yoğun bir sektördür.
• Genellikle kırsal kesimlerde yapıldığından göçü önler
• Madencilik yapılan bölgeler daha hızlı kalkınır.
• Ekonomik kalkınma için madenlerin işletilmesi gereklidir.
• Krizlerden en çok etkilenen sektörlerden birisidir.
• Madencilik faaliyetleri durdurulduğunda yeniden üretime alınması büyük maliyetlere neden olmaktadır.
Sonuçlar
Maden sektöründe iş kazalarının azaltılması için, maden iş koluna ait iş kazası verilerinin istatistiksel analizinin yapılması, kaza sebeplerinin belirlenmesi, kaza risklerinin modellenmesi, kaza olasılıklarının tespit edilmesi, iş güvenliği performansının değerlendirilmesi ve buna göre türetilen modellerin sahada uygulanması gerekmektedir. Bu amaç doğrultusunda, bu çalışmada bazı istatistiki analizler yapılarak sorunun çözümüne katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Çünkü sektörde meydana gelen kaza durumlarının davranışının daha iyi anlaşılmasına yönelik kaza verilerinin incelenmesi üzerine yapılan çalışmalar, kaza önleyici çalışmalara yön vermede ve aynı tür yeni kazaların oluşumunu önlemede katkı sağlamaktadır. Son beş yılda madencilik sektöründe meydana gelen iş kazalarının ortalamasına göre bir değerlendirme yapıldığında, iş kazalarının yaklaşık % 77’si kömür madenciliğinde (Kömür ve linyit N. Bilim, S. Dündar, A. Bilim / BEÜ Fen Bilimleri Dergisi 7 (2), 423-432, 2018 431 çıkartması) gerçekleşmiştir. Son beş yıl içerisinde madencilik sektöründe çalışan her 100 kişiden yaklaşık 9’u iş kazasına maruz kalmaktadır.
“Yer altı İşletmelerin eksiklikleri”
• Uygun ve yeterli tahkimat yapılmamaktadır. Özellikle üretim bacalarında ve kılavuz aralarında gereğinden fazla açıklık bırakılmakta, akıcı arınlarda kapak tutulmamakta, akıcı tavanlarda sürme kama tekniği tam olarak uygulanmamaktadır. Göçertmeli ayaklarda ayak göçük hattının düzgün oluşturulamaması, domuzdamlarının yük almaması gibi sebeplerde arın patlaması, göçük, tavan ve yanlardan malzeme düşmeleri meydana gelmektedir. Zonguldak Havzasında uygulanan “göçertmeli-arına paralel sarmalı ağaç tahkimat” yönteminin can damarı olan sürme kama ve damların şeş-beş ötelenmesi usulleri çok farklı ve eksik biçimlerde uygulanmakta ve ayak göçüklerine yol açmaktadır.
• Uygun ve yeterli havalandırma sisteminin bulunmamasına bağlı olarak baca ve kılavuz arınlarındaki metan geliri deşarj edilememektedir. Tali Havalandırmanın yanlış uygulanmasına (çok uzun boru hatlarında engellenemeyen kaçaklar, kısa devreye yol açacak ek tali vantilatörler, gücü çok az yada gereğinden fazla tali vantilatörlerin kullanılması) Bu sebeple metan yanması ve grizu patlamaları meydana gelmektedir. Bağımsız havalandırma ilkesinden (üretim iş yerlerinin, seri havalandırmaması, farklı paralel kollarda yer alması) verilen ödünler özellikle çok sayıda iş yeri ve işçinin etkilendiği büyük kazalara neden olabilmektedir.
• Tehlikeli gazlar için bazı büyük işletmelerde “Sürekli gaz izleme sistemi” kurulu olup, erken uyarı sistemi bulunmamaklardır. Bu sebeple, tehlikeli gazların sürekli takibi yapılamamakta, gerekli tedbirler zamanında alınamamakta ve tehlikeli durumlarda ocağın acil tahliyesi sağlanamamaktadır.
• Grizulu ocaklarda kullanılması zorunlu olan AISZ ve kendiliğinden emniyetli elektrik donanımın ve devre kesici donanımların zamanla ve tamir-bakım gördükçe bu özelliğini yitirmesi iyi denetlenmeyen bir husustur.
• İlk yardım ve tahlisiye istasyonlarının kurulmaması, mevcutların ise uygun nitelikte olmaması nedeniyle kaza soncu kurtarma ve ilk yardım işlemleri zamanında yapılmamaktadır.
• Ocakta uygun vasıfta gaz ölçüm cihazının bulunmaması, her vardiyada muntazam aralıklara gaz ölçümlerinin yapılmaması, ferdi maskelerin bulunmaması veya kullanılmaması, çalışanların CH4 (metan), Co (karbonmonoksit), Co2 (Karbondioksit) ve diğer tehlikeli ve zararlı gazlarda etkilenmesine neden olmaktadır.
• Yangın ve patlamadan sağ olarak kurtulanlar, yeterli eğitim ve tatbikatların yapılmaması nedeniyle oluşan panik sonucu bireysel oksijen maskelerini kullanamamakta, güvenli çıkış yollarını bulamakta ve bu durum ölümleri arttırmaktadır.
• Çalışanların ocak içi eğimli yollarda malzeme taşınan vagonlara binmeleri, vagon kaçmalarına karşı tedbirlerin alınmaması, yollardaki aralıkların yeterli olmaması, nakliyata ilgili ölümlü ve uzuv kayıplı iş kazalarını meydana getirmektedir.
Sonuç olarak
“İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği bilincinin oluşturulması ve geliştirilmesi, öncelikle iş sağılığı ve güvenliği konusunda tüm ilgililerde kültürel bir değişikliği zorunlu kılmaktadır. Bu amaçla taraflar arasında işbirliğinin gerçekleşmesi, işverenlere, işveren vekillerine işçilere ve temsilcilerine, teknik elemanlara, sağlık personeline ve diğer tüm ilgililerin yeterli ve sürekli eğitimin sağlaması gerekmektedir. Diğer taraftan maden işyerlerinde proje denetimlerine kapsamının genişletilerek devam edilmesi gerek maden işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği yönünden izlenmesi gerekse sözü edilen işbirliği ve eğitim çalışmalarını desteklenmesi açısından uygun olacaktır.