Dijital sergiler yerel sanatçıları uluslararası yaptı
Dijital sergiler yerel sanatçıları uluslararası yaptı
Yeni normalle ile birlikte gündelik hayat kısmen eskiye dönse de, kültür sanat faaliyetleri bildiğimiz şekliyle yapılamıyor. Salgın etkisiyle birçok sanatçı sergilerini ileri tarihe ertelerken, bir çok sanatçı ise eserlerini dijital ortamda sergiliyor. Anadolu dokuma kültürünü dünyaya tanıtan “Anadolu’nun sessiz dili" yeni koleksiyonu ile Türkiye’yi dünyada tanıtan ünlü modacı Fırat Neziroğlu, yeni sürecin kültür ve sanat hayatımızın artılarını ve eksilerini anlattı.
Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüsün etkileri devam ediyor. Yeni normalleşme ile birlikte sanat eserlerini atölyelerde sergileyemeyen ve sergilerini ileri tarihlere erteleyen sanatçılar eserlerini dijital ortamda sergilemeye başladı. İsmine özel dokuma tekniği ile öne çıkan ve dünyada portre dokuyan ender sanatçılardan Fırat Neziroğlu, “Sanatseverler artık her şeyi online olarak yeniden konumlamaya başladılar. Sanatçılarda bu yeni konumda yeni işler yapmaya devam ediyor. Artık internete ulaşabilen herkes bizim işlerimize ulaşabiliyor. Biz de sanatçılar olarak bu süreçte belki biraz daha global ve ulaşılabilir olduk. İnternete ulaşabilen herkes bizim işlerimize ulaşabiliyor artık .Bu süreçte sergilerimize ara vermek durumunda kaldık. Benim şu anda Lizbon’da eserlerim sergileniyor; daha doğrusu sergileniyor demek artık doğru değil. Çünkü insanlar izleyemiyorlar. Bu nedenle süreç devam ederken yeni projelerimizin tamamını dijital yöne doğru çevirme kararı aldık. Online olarak belki de daha çok kişiye ulaşacağız ama, sanat eseri bence yüz yüze gelebildiğimiz ve işlerle bakışabildiğimiz ve onları hissedebildiğimiz zaman daha değerli oluyor. Bu yeni normalde bu hissi nasıl yakalayacağız bunu hep birlikte göreceğiz” diye konuştu.
“Üstüne bastığımız şeye değer vermemiz çok alışıla gelmiş bir şey değil”
Kendi eserini kendi dokuyan sanatçının dünyada çok az olduğunu belirten Neziroğlu, “Bu ya tezgahlarda, fabrikalarda, ya da sanatçılar tarafından başka dokuyucular tarafından yaptırılıyor. Türkiye’de pek bilinmez ama kilimin dünyada ki adı kilim. Anadolu’dan çıktı ilk örnekler. Biz bu sanatlara çok alışık ve aşinayız; çünkü hepimizin ailesinden biri eskiden bu el sanatlarıyla ilgiliydi. O kadar alışığız ki, bu kilim ya da el sanatlarına; çünkü hepimizin ailesinden biri, anneannesi yada dedesi bunu yapıyordu. Bizim hayatımızın çok olağan bir parçası kilim. Yaşamımızın hep içinde. Biz kilimi yere seriyoruz ve üstüne basıyoruz. Üstüne bastığımız şeye değer vermemiz çok alışıla gelmiş bir şey değil. Dünyanın peşinde koştuğu, merak ettiği el sanatlarının neredeyse tamamına sahibiz. Biz bunun değerini bu işin içinde olduğumuzdan dolayı, hayatımızın alışılagelmiş bir parçası olduğundan anlamıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Ne kadar az kir bırakırsak o kadar iyi olacak”
Son olarak geçen yıl Fashion Week Newyork’da tasarladığı erkek kıyafetleri ile ilgili açıklamalarda bulunan Neziroğlu, “Bu kıyafetlerin çoğu geri dönüşüm ipliklerden oluştu. Biz bu koleksiyonda hiç yeni ürün kullanmadık. Her tasarım doğaya müdahale. Bu müdahale tarzımızı iyi seçmeliyiz. Ne kadar az kir bırakırsak o kadar iyi olacak. Geçen sene yaptığım her şey Anadolu’dandı. Bu yıl ise yapılır mı yapılmaz mı bilmiyorum ama, davetli sanatçılardan birisi olarak Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır gezilerim sonrasında asalar ve bugüne yansımaları ile ilgili çok eğlenceli bir proje için çalışıyorum” diye sözlerini tamamladı.