Deprem bölgesine giden Rektör Elmas anlattı: "Akılalmaz yanlışlar olmuş"
Deprem bölgesinde incelemelerde bulunan KOSTÜ Rektörü ve aynı zamanda AFAD Deprem Danışma Kurul Üyeliği de yapmış olan Prof. Dr. Muzaffer Elmas, "Biraz üzülerek söylüyorum, temel mühendislik bilgisinin dahi yeteceği hususlarda akılalmaz yanlışlar olmuş. Özellikle uygulamada beton dökümü ve diğer hususlarda vahim hatalar olduğu gözükmekte" dedi.
Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta Rektör Prof. Dr. Muzaffer Elmas, deprem bölgesinde edindiği gözlemleri aktardı. Uzmanlık alanı inşaat mühendisliği olan ve birçok depremde görev yapan Rektör Elmas, depreme dayanıklı bina yapmanın basit olduğunu fakat yapılardaki eksikliklerin büyük yıkımlara sebep olduğunu vurguladı. Elmas, bölgedeki gözlemlerini slaytlar ve fotoğraflar üzerinden de katılımcılara sundu.
"Akılalmaz yanlışlar olmuş"
AFAD Deprem Danışma Kurul Üyeliği de yapmış olan KOSTÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, "Hem Türkiye Bilimler Akademisi olarak hem de KOSTÜ olarak deprem bölgesine 4 günlük bir inceleme ziyaretinde bulunduk. Elazığ’dan başlayıp Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Nurdağı, Kırıkhan, Hatay Antakya bölgelerinin tamamını dolaşma fırsatımız oldu. Tabii burada olan afet, hem art arda iki depremin oluşu hem de meydana getirdiği yıkım bakımından dünyada az rastlanan türden bir afet. Bunu net olarak ifade edelim çünkü aynı anda iki depremin oluşu deprem kayıtlarında gözükmekte. 9 saat sonra tekrar aynı büyüklükte ama etkisi daha fazla olan bir deprem oldu. Bunların hepsi bir araya geldiğinde özellikle alüvyon zeminler, ova zeminler, düz zeminlerdeki zemin hareketleri oldukça farklı davranış göstererek tüm yapıları neredeyse yok etmiş. Bunun nedenlerini tek bir parametreye bağlamak mümkün değil. Sebepleri çok boyutlu olarak incelenip ortaya konulmalı. Fakat şunu da gördük ki üniversite binalarının çoğu sağlam. Zaten üniversite binalarının çoğu da bu tür maksatlarla kullanılmış. Hem AFAD’a destek amacıyla hem yemek dağıtma gibi maksatlarla kullanılmış. Bu da şunu gösterdi, bilhassa sağlam zeminlere yapılan binalarda çok fazla sorun olmadığı net olarak önümüze çıkmış. Biraz üzülerek söylüyorum, temel mühendislik bilgisinin dahi yeteceği hususlarda akılalmaz yanlışlar olmuş. Özellikle uygulamada beton dökümü ve diğer hususlarda vahim hatalar olduğu gözükmekte" dedi.
"Kültürel olarak şuurumuz zayıf"
Depremzedeler için çadır ve konteyner kent çalışmalarının sürdüğüne dikkat çeken Muzaffer Elmas, "Mevcut yıkılan yerlerin temizlenmesi, yeni düzenin kurulması biraz zaman alacak gibi gözüküyor. Çünkü bunların kısa sürede toparlanması büyük çaba istiyor, toparlanacağına inanıyoruz. Şunları da tespit ettik, mesela 20-30 sene önce karar verilmiş ‘Buralarda yapılar olacak, buralarda olmayacak’ diye. Sonra biz onları değiştirerek gelmişiz. Hep birlikte yapmışız bunu. Oraları imara açmışız, kat yüksekliklerini çok cesurca yükseltmişiz, bu sonuca da gelmişiz. Bütün depremleri bizzat gidip yerinde gören biri olarak söylüyorum, yönetmelikleri çok fazla değiştiriyoruz, kanunları yapıyoruz. Aslında bizim kanunlarımız, yönetmeliklerimiz yeterli ve çağın ihtiyaçlarına göre yenileniyor. Fakat bunun uygulamasında ve sonuçlarına bakmakta kültürel olarak şuurumuz zayıf. Sağlıklı yapsaydık bunları yaşamayacaktık. O bakımdan inşallah bu bizim için, ülkemiz için bir milat olur. Büyük ekseriyeti deprem bölgesinde olan ülkemizde yönetmeliklere göre bina yaparak ilerleyen yıllarda torunlarımıza, çocuklarımıza daha güvenli bir ülke bırakmış oluruz. Bunu hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekir" diye konuştu.
"Betonun dökümü hatta sulanmasının en önemli aşamalarını da çok güvensiz, şuursuz yapıyoruz"
Depreme dayanıklı binalar yapmanın aslında kolay olduğunu vurgulayan Rektör Elmas, “Depreme dayanıklı bina yapmak aslında basit bir iş. Fakat biz çeşitli mülahazalarla bunu delmeye çalışıyoruz. Deniyor ki, her iki istikamette bina alanının yüzde 1 yahut 1 buçuğu kadar betonarme perde olduğunda binaların depreme karşı dayanıklılığı oldukça artıyor. Bu aslında çok basit. Kendi evinde oturanlar da bunu görebilir. Baksınlar mesela ev 100 metrekareyse 1 metrekare her istikamette perde varsa, 5-6 katlıysa depreme karşı güvenlikten bahsetmek mümkün olabilir. Bunu ilk etap için söylüyorum tabii ki. Eğer bu yoksa yapacağınız tetkikler, incelemeler, betonlar, numune almalarınız, değerlendirmeleriniz çok bir işe yaramaz. O yüzden binayı güvende tutacak iki istikamette ana taşıyıcıyı yapıp zemini de iyi seçtiğimizde bunu kolayca halledebiliriz. Yani birinci yıkım sebebi bu olmuş, biz bunları yapmadan veya doğrultularını iki yönde koymadan bu sonucu hazırlamışız. İkincisi de kısa kolonlar çok tehlikeli. Yani, bir kolonun alacağı kesme kuvvetini 7-8 katına kadar çıkaran bir uygulama bu. Yasaklanmalı dediğimiz asmolen döşemeyi de sağlıklı olarak yapamıyoruz. Yapıyorsak da önlemini almamız lazım. Zemin katları 5-6 metre yüksek yapıp üzerine ağır kütleleri koyduğumuzda bunlar da çok tehlikeli. Bir de betonun dökümü hatta sulanmasının en önemli aşamalarını da çok güvensiz, şuursuz yapıyoruz. Bu basit şeyler bir araya geldiğinde bu sonuçlar doğuyor. Bunlar olduğu zaman bu sonuçların ortaya çıkması sürpriz değil" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’deki mevcut yapı stoğunu sismik izolatörlerle bir noktaya getirmenin mantıklı olduğunu düşünmüyorum"
Rektör Elmas, sözlerini şöyle noktaladı:
"Şu anda Türkiye’deki mevcut yapı stoğunu sismik izolatörlerle bir noktaya getirmenin çok mantıklı olduğunu düşünmüyorum. Mevcut yapı stoklarımızın kendi ana taşıyıcıları olmadan bunları kullanmak veya sismik izolatörlerin yanında elyaflarla sararak güçlendirmek elbette birer tedbir ama siz binanızı iyi projelendirmediğiniz zaman, yeterli yatay taşıyıcıyı sağlamadığınız zaman onların bir faydası olduğunu düşünmüyorum. Onlar sağlam ve her şeyi düzgün binalarda olabilir. O yüzden tekrar söylüyorum, bu basit bir husus ama biz bunu karmaşık bir hale getiriyoruz ve hiçbirimiz de işin içinden çıkamıyoruz. Bunları basitleştirerek ilerleyelim. Hem deprem yönetmeliğimiz hem mevcut binalarımızın depreme dayanıklılık raporlarını veren şu andaki yönetmeliklerimizin de sadeleşmesi gerektiğini düşünüyorum"
Akgün: "Suçlu hepimiziz"
Kocaeli İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ali Akgün ise "Deprem aslında doğal bir olay. Rüzgarın esmesi gibi, yıldırımın düşmesi gibi bir şey. Fakat biz yapılarımızı depreme daha dayanıklı, daha hazır yapmadığımız için bu iş felaketle sonuçlanıyor. Suçlu hepimiziz. İnsan olarak hepimizin şuurlandırılması lazım. Öncelikle çok ucuzu arayıp bedavanın peşinde gezersek işte ucuz etin yahnisi bu şekilde oluyor" şeklinde konuştu.