"Burun etleri birçok nedene bağlı olarak şişebilir"
Burun etlerinin başta alerji olmak üzere sigara tüketimi, hava kirliliği, enfeksiyonlar, burun kemik kıkırdak eğrilikleri gibi nedenlere bağlı olarak şişebildiğini söyleyen Prof. Dr. Tolga Kandoğan, "Burun etleri uzun dönemde tedavi edilmezse kişide baş ağrısına ve ses değişikliklerine yol açabilir” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümünden Prof. Dr. Tolga Kandoğan, baş ağrısı olmak üzere birçok rahatsızlığı tetikleyen burun eti şişliğine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Kandoğan, burun etlerinin akciğerler için temiz havayı oluşturduğunu belirterek, “Burun etleri (konka) sağ ve sol burun boşluğuna yerleşmiş üçer adet yapıdır ve vücudun bir nevi kliması gibi çalışır. Burun yoluyla alınan havanın nemlendirilmesi, temizlenmesi ve arındırılma işlemini gerçekleştirir. Akciğerlerimiz için sağlıklı bir havanın oluşmasını sağlar. Öyle ki burun yoluyla alınan hava, kaç derece olursa olsun, akciğerlere girmeden önce vücut ısısına yani 36,5-37 dereceye ulaşır” diye konuştu.
"Ağız kokusuna neden olabilir"
Başta alerji olmak üzere çeşitli sebepler sonucu burun etlerinin şiştiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kandoğan, "Burun etleri başta alerji olmak üzere sigara tüketimi, hava kirliliği, enfeksiyonlar, burun kemik kıkırdak eğrilikleri gibi nedenlere bağlı olarak şişebilir. Kişinin burun solunumu yapması zorlaşabilir ve bu andan itibaren sorunlar başlar. Kişi burun yoluyla yeterli hava alamadığı için mecburen ağız solunumu yapar ve bu da akciğerlere sağlıksız havanın yani nemlendirilmemiş, temizlenmemiş ve arındırılmamış havanın gitmesine yol açar. Ağız aslında kapalı kalması gereken bir yapıdır ve açık kalması ağız içerisinde nem kaybına yol açar. Kişide buna bağlı olarak sağlıklı kişilere göre daha sık diş ve diş eti hastalıklarının, boğaz iltihabının görülmesine sebep olur ve ağız kokusunun oluşumuna yol açar. Uzun dönemde bu sorun kişide baş ağrısına ve ses değişikliklerine yol açması yüksek muhtemeldir" açıklamalarında bulundu.
"Tuzlu su kalıcı çözüm sağlamaz"
Prof. Dr. Kandoğan, tanı koymanın oldukça kolay olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti: "Kişinin hastalık öyküsü alındıktan sonra yapılan bir endoskopik burun muayenesi bizi tanıya yönlendirir. Tanı konduktan sonra tedavi sebebe yönelik uygulanır. Alerji ise alerji tedavisi, enfeksiyonlar ise buna yönelik tedaviler hastayı rahatlatır. Tuzlu su ile burun içinin yıkanması da zaman zaman hastaları rahatlatsa da her zaman yeterli olamaz. Ancak sigara içmeye devam eden, alerji tedavisinden yeterli sonuç alamayan ve burun içerisinde mekanik bir tıkanıklığı olan hastalar için cerrahi tedavi gündeme alınmalıdır. Sadece burun etlerinin radyofrekans ile küçültülmesi yeterli olabileceği gibi bazen eş zamanlı olarak burun kemiğinin de düzeltilmesi hasta yararına olacaktır".
"Tamamen alınması sağlıklı değil"
Prof. Dr. Kandoğan, burun etlerinin vücut için gerekli yapılardan olduğunu belirterek, "Dolayısıyla tamamen çıkartılması bazı ender rastlanan durumlar dışında kesinlikle yapılmamalıdır. Çünkü bu durum burun içerisinde kabuklanmaya, tıkanıklığa ve burun içinde kötü koku oluşumuna yol açarak hastayı daha da zor bir duruma düşürebilir. Müdahale için bir zaman aralığı yoktur. Her zaman yapılabilir. Ameliyattan sonra yaklaşık 1-1,5 ayda doku iyileşmesi tamamlanır. İyileşme için geçen süre zarfında burundaki ödem ve kabuklanmayı azaltmak için burun içi nemlendiriciler ve tuzlu su ile yıkanması hem iyileşme sürecini hızlandırır hem de hastayı rahatlatır" dedi.