Yüzyıllar öncesinden günümüze ulaşan İstanbul’un simgelerinden Bozdoğan Kemeri’nin restorasyonu yüzde 95 oranında tamamlandı. Çalışmalar sırasında kandiller ve çanak, çömlek parçaları, Osmanlı dönemine ait olduğu ifade edilen lüleler gibi tarihi buluntulara ulaşılırken tarihi yapının şehirle bütünleşen manzarası havadan görüntülendi.
Doğu Roma İmparatoru Flavius Iulius Valens tarafından MS 378 yılında tamamlandığı belirtilen dünyanın en eski su kemerlerinden olan Bozdoğan Kemeri’nin restorasyon çalışmalarında sona yaklaşıldı. Restorasyonuna 2018 Aralık ayında İBB’ye bağlı İSKİ tarafından başlanılan her gün altından on binlerce araç ve insanın geçtiği tarihe meydan okuyan kemerde ekipler, taşlarda değişim yapmamak için çalıştı. Geçmişin izlerini günümüze taşıyan kemerin tarihi dokusunu korumak amacıyla kimi noktalarda adeta duvarı iğne ile oyan ekiplerin çalışmaları sonrasında restorasyonun yüzde 95’i tamamlandı.
Kandiller, çanak çömlek parçaları ve Osmanlı lülelerine ulaşıldı
Restorasyon sırasında ekipler, kandiller, çanak ve çömlek parçaları ile Osmanlı’ya ait olduğu ifade edilen lüleler gibi tarihi buluntulara ulaştı. Bizans ve Osmanlı Dönemi’nde de zaman zaman onarım çalışmaları gerçekleştirilen kemerde gelinen durumu ve buluntuları ise İSKİ Genel Müdürlüğü’ne bağlı Planlama ve Yatırım Dairesi Başkanı Yasemin Taşcı ile Vakıf Sular Şube Müdürü Karsu Hatipoğlu anlattı.
“Yüzde 95 seviyelerindeyiz, yıl sonuna tamamlamayı hedefliyoruz”
İSKİ Genel Müdürlüğü’ne bağlı Planlama ve Yatırım Dairesi Başkanı Yasemin Taşcı, Bozdoğan Kemeri’nin İstanbul ile bütünleşen tarihi bir yapı olduğunu ve gelecek nesillere sağlam bir şekilde ulaşabilmesi için alanda çalışmaların titizlikle sürdüğüne dikkat çekti. Taşcı, başarılı bir sürecin ardından kemerin restorasyonunun yılsonunda tamamlanmasının planlandığını ifade ederek, “Bozdoğan Su Kemeri Geç Roma, Erken Bizans Dönemi’ne ait bir su kemeridir. Yapının ilk yapım tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre Roma İmparatoru Valens zamanında 364-378 yıllarında kentin su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmıştır. Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin kullandığı ve günümüze kadar gelen Bozdoğan Su Kemeri Bizans ve Osmanlı Dönemi’nde birçok onarım ve restorasyon görmüştür. Günümüzde restorasyon çalışmalarımızı Vefa Bölgesi’nden başlayıp Zeyrek Mahallesi’ndeki maksemde son bulmaktadır. 591 metre uzunluğundadır. Yaptığımız restorasyon çalışmalarının nihai kararlarını Bilim Kurulu Heyeti, Anıtlar Kurulu, İstanbul Arkeoloji Müzesi uzmanları ve idaremiz ortak kararlarıyla gerçekleştirdik. İstanbul’un en önemli kültür miraslarından biri olan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Bozdoğan Su Kemeri daha korunaklı ve sağlam şekilde İstanbulluları selamlamaya devam edecektir. Restorasyon çalışmalarımız 2018 aralık ayında başlamış olup tüm hızıyla devam etmektedir. Yüzde 95 seviyelerindeyiz yıl sonuna kadar tamamlamayı hedefliyoruz” dedi.
“Osmanlı lüleleri, kandiller ve çanak çömlek parçaları”
Tarihi yapılarda sürdürülen çalışmaların aslına uygun olarak yapılmasının büyük önem taşıdığına dikkat çeken İSKİ Vakıf Sular Şube Müdürü Karsu Hatipoğlu, “Oldukça hassas bir çalışmayla neredeyse hiçbir taşı yenilemeden yüzde 0 denilebilecek sayıda, konservasyon doğrultusunda bu işlemi tamamlıyoruz. Her taşa tek tek dokunuyoruz. Taşlardaki öncelikle bozulmaları tespit ediyoruz ve bunlara yapılacak müdahaleleri tespit ediyoruz. Tabi ki bu işlemlerin hepsi Koruma Kurulu’ndan onaylı projesi doğrultusunda ve Bilim Kurulu’muzun tavsiyeleri doğrultusunda yapılıyor. Çok hassas mekanik temizlikler yapılıyor. Öncesinde temizlik yapıp sonrasında plastik onarımlarla dolduruyoruz. Bir ekip çalışması bu, ekip iyi olunca da böyle mükemmel bir sonuç alınıyor. Kemerin üst kısmında suyun isale edildiği künk borular geçiyor. Biz bunların döşemelerini onaylı projemiz doğrultusunda yeniledik. Açtığımızda künkleri ortaya çıkardık, bu künklerin hepsi belgelendi. Röleveleri alındı, bunların hepsi Arkeoloji Müzesi’nde yapıldı. Çok hassas bir şekilde de kapatılması sağlandı. Öncelikle keçe ve sonrasında pomza dolgu uygulamasıyla çok hassas bir şekilde bu künk boruların korunmasını sağladık. Osmanlı lüleleri, kandiller ve çanak çömlek parçaları bu kazılardan elde edildi. Çok mutlu oluyoruz, tarihi eser onarımı aslında çok gizemli bir iş, karşınıza ne çıkacağı belli değil. Mutlu ediyor bizi bu tarz buluntuların çıkması, biz Arkeoloji Müzesi’ne bunları teslim ettik. Bundan sonra sergileme kısmı onlarda artık. Kitabımız Bilim Kurulu üyelerimizin yazılarıyla çok güzel fotoğraflarla desteklenecek, oluşturmaya çalışıyoruz. Birkaç ay içerisinde bitireceğiz inşallah kemerimizle birlikte o da halkın beğenisine sunulacak" şeklinde konuştu.
Öte yandan tarihi kemerin geçmişinin, gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarına ilişkin bilgilerin, kemerin önceki ve sonraki görüntülerinin yer aldığı bir kitap da okuyucuların beğenisine sunulacak.