Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde kurulacak Çerkes müzesi için Türkiye’nin dört bir yanından objeler toplanıyor. Toplanan objeler arasında 160 yıl önce Çerkes soykırımı sırasında Kafkasya’dan getirilen Kur’an-ı Kerim de var, dert kutusu da. Çerkes geleneğinde anne tarafından gelin olacak kızını verilen dert kutusu, unutulmuş 400 yıllık örfü yeniden gün yüzüne çıkarıyor.
Uzuntarla Mahallesi’nde hayata geçirilecek Çerkes müzesi için Uzuntarla Adige Kültür Derneği Başkanı Sedat Yenişen ve dernek üyeleri, geleneklerini yansıtan çeşitli objeleri topluyor. Şu ana kadar 200’ye yakın obje toplayan Yenişen, elde ettiği eserlerle unutulmuş Çerkes kültürünün de ortaya çıkarılmasına vesile oluyor. Yenişen, 160 yıl önce Kafkasya’dan gelen ailenin yanında getirdiği Kur’an-ı Kerim’i de müzeye koymak için muhafaza ediyor.
Müzede sergilenecek eserlerin arasında en göz çarpan ise dert kutusu. Çerkes geleneğinde anne, gelin olacak kızına dert kutusunu vererek, damat tarafını kimseye şikayet etmemesini, aile huzurunu bozacak durumları kutuya anlatması isteniyor. Bu eserin ortaya çıkmasıyla unutulmuş gelenek yeniden hatırlandı.
"160 yıl önce Kafkasya’dan getirildi"
Sedat Yenişen; aralarında Kur’an-ı Kerim, dert kutusu ve Çerkeslerin "haluj sandığı" diyerek tabir ettiği 100 yıllık sandığın da bulunduğu 25’in üzerinde eserin Orhan Halman tarafından getirildiğini söyledi. Çerkes kültürünü yansıtan objelerin Uzuntarla Adige Kültür Derneği’nde muhafaza edildiğini söyleyen Sedat Yenişen, "Yakında açacağımız Uzuntarla Çerkes Müzesine gönderilen objeleri derneğimizde muhafaza ediyoruz. Şu ana kadar 200’e yakın obje topladık. 80-200 yıllık objelerimiz var. En ilginç obje Kafkasya’dan gelen Kur’an-ı Kerim. Haluj sandığı da çok nadir bulunan objedir. Kur’an-ı Kerim-i yaklaşık 160 yıl önce Kafkasya’dan gelenler getirmiş. Son sayfaları hırpalandığı için el yazması ile tekrar yazılmış. Haluj sandığı da geleneğimizdendir. Çerkeslerin düğün evine giderken yardım amaçlı içerisine Çerkes böreği dediğimiz haluj koyarlardı. Çok nadir bulunan sandıktır. Türkiye’de en fazla 3-4 tane vardır. Bu sandığın tarihi 100 yıla yakındır" dedi.
"Unutulmuş gelenekler ortaya çıkıyor"
Unutulmaya yüz tutmuş Çerkes kültürünü yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla uzun süredir eserler topladıklarını anlatan Dernek Üyesi Vedat Eroğlu ise "Çok ilginç objeler geliyor. Haluj sandığından dert kutusuna kadar birçok objeyle beraber unutulmuş gelenekler de ortaya çıkıyor. Kafkasya’dan gelen objeler de var. Bugüne kadar müze için 200’e yakın obje topladık" diye konuştu.
"Bu kutu psikologdur"
Yaklaşık 400 yıllık Çerkes geleneği olan dert kutusu hakkında bilgiler veren Eroğlu, "Çerkeslerde kız evleneceği zaman annesi tarafından damat evinde yaşayabileceği olumsuzluklara karşı uyarılır, damat evinde gelinin büyüklere saygısızlık yapmaması ve cevap vermemesi için anne tarafından kıza dert kutusu verilir. Kız tüm sorunlarını bu dert kutusuna anlatması, sorunlarının dışarı aktarmaması için anne tarafından tembihlenir. Bir nevi bu kutu psikologdur. En azından kızın derdini anlatabileceği bölümdür. Türkiye’de en son Eskişehir tarafında dert kutusunun kullanıldığı biliniyor. Bu vesileyle kaybolmaya yüz tutmuş gelenek gün yüzüne çıktı. Şu an elimizde bulunan kutu sembolize edilmiş hali" şeklinde konuştu.