18 yıllık sır perdesi
Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde 18 yıl önce işlenen faili meçhul cinayete ilişkin tutuklanan sanığın yargılanmasına devam edildi. Soruşturma aşamasında cinayeti işlediğini itiraf eden sanık, mahkemedeki savunmasında ise "Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
Alefli köyünde 9 Eylül 2005 tarihinde meydana gelen olayda, hayvan otlatmak için evinden ayrılan Seyfettin Arıcı (57), tüfekle vurularak öldürülmüş ancak katil zanlısı bulunamamıştı. 2022 tarihinde faili meçhul cinayet dosyalarını yeniden ele alan Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Seyfettin Arıcı’nın öldürülmesi olayına karışan şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. Suç tarihinde jandarma sorumluluk bölgesinde kalan cinayet mahalli ve delilleri yeniden gözden geçiren ekipler, cinayeti maktulle aynı köyde yaşayan Sezai D.’nin (55) işlediğini tespit etti. Gözaltına alınan Sezai D., ifadesinde Seyfettin Arıcı ile arasında husumet bulunduğunu ve cinayeti işlediğini kabul etti. Adliyeye sevk edilen zanlı, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
"Gözlemlediğime göre korkmuş vaziyetteydi"
Olaya ilişkin açılan davanın duruşması Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuklu sanık Sezai D., taraf avukatları ve tanıklar katıldı. Tanık olarak dinlenen avukat Osman Anıl Acurman, "29 Kasım’da sanığın oğlu ofisimize gelerek babasının gözaltına alındığını, konunun ne olduğunu bilmediğini, soruşturma sürecinde bize müdafi olarak görev vermek istediğini söyledi. Emniyete gittiğimde 15 dakika beklettikten sonra beni sanıkla görüştürdüler. Polise evrakı sorduğumda gizlilik aşamasında olduğunu söyleyerek bana göstermediler. Sanıkla görüştüğümde cinayette suçlandığı ancak olaya müdahil bir durumu olmadığını söyledi. Gözlemlediğime göre korkmuş vaziyetteydi" dedi.
"Müvekkilime CMK’dan avukat atmışlardı, sanığın cinayeti itiraf ettiğini söylediler"
Acurman, sözlerine şöyle devam ett:
"Polislere ifadenin ne zaman alınacağını söyledim. Henüz evrakların toplanma aşamasında olduğunu söyleyerek ifadenin o an alınmayacağını söylediler. Bunun üzerine emniyetten çıktım. O gün beni arayan olmadı. Ertesi gün akşam sanığın oğlu beni aradı. ’Babamı Kandıra’ya götürmüşler’ dedi. Bilgim olup olmadığını sordu, bilmediğimi söyleyerek Kandıra Adliyesi’ne gittim. Müvekkilime CMK’dan avukat atmışlardı, sanığın cinayeti itiraf ettiğini söylediler. Savcının yanına giderek özel müdafi olduğumu neden haber verilmediğini sordum. Kendisinin haberi olmadığını söyledi. Kandıra Adliyesi’ne gittiğimde sanık öncesinde kollukta savcı huzurunda itirafta bulunmuştu. Sanığa sorduğumda ağzında geveleyerek cinayeti korkak tavırla itiraf ettiğini söyledi. Korkmuş bir haldeydi, o şartlar altında kendisine sorduğumda ifade vereceğini söyledi. Cumhuriyet savcısı huzurunda tekrar ifade verdi. İfade öncesinde sanığa herhangi baskı ve şiddete maruz kalıp kalmadığını sordum, olmadığını söyledi. Bunu sorduğumuzda kolluk kuvvetleri de yanımızdaydı. Sanıkla baş başa konuşabileceğimiz ortam olmadı. Yüzündeki kızarıklığı sorduğumuzda bizi geçiştirdi. Tutuklandıktan birkaç gün sonra cezaevine yanına gittiğimde sanık bana, sorguda baskı ve şiddete maruz kaldığını, itiraf konusunda tehdit edildiğini bu sebeple böyle bir ifadenin ortaya çıktığını söyledi. Dilekçelerimde bunlara yer verdim. Gördüğüm bundan ibarettir"
"Konuyla ilişkili olabilecek kişileri sorguladık"
Kandıra Jandarma Karakolunda geçmiş dönemde karakol komutanlığı yapan Ö.Y., "2009-2013 yılında Kandıra’da karakol komutanı olarak görev yaptım. Elimizde olan faili meçhul dosyayı yeniden ele aldık. Gerekli soruşturma işlemlerini yerine getirdik, gözaltılar yapıldı. Konuyla ilişkili olabilecek kişileri sorguladık. Sanık hakkında da şüpheli sıfatıyla ifade aldığını hatırlıyorum. Sanığın ikametinde arama yapılıp yapılmadığını hatırlamıyorum. Soruşturma tarihinde sanıktan av tüfeği alınıp alınmadığını hatırlamıyorum. Tüm köyden arama kararı olsun veya olmasın evlerden tüfek alındığını hatırlamıyorum. Arama kararı olmadan böyle bir şey yapılamaz" diye konuştu.
"Suçlamaları kabul etmiyorum"
Tutuklu sanık Sezai D. ise "Köyde maktulün geliniyle ilişki yaşadığıma dair söylenti olduğunu kabul etmiştim ancak ilişkiyi kabul etmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
Mahkeme heyeti, olay yerinden keşif yapılmasına, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
İlk duruşma
Sanık Sezai D., ilk duruşmadaki savunmasında şu iddialarda bulunmuştu:
"Polisler beni evden alarak karakola götürdü. Cinayeti benim işleyip işlemediğimi sordular. Cinayeti benim işlemediğimi söyledim. 1986 yılında köyde Seyfettin’in kızı 2-3 saatliğine kaybolmuş, bunu benden bilmişlerdi. Bu olay sebebiyle aramızda küslük olmuştu ancak olayı uzatmadan barışmıştık, husumetimiz yoktu. O yıllarda küslüğümüz olduğu için cinayette ben hedef oldum. Olay tarihinde de jandarmaya ifademi vermiştim. Bunu polislere anlattım, beni darp ettiler. Söylenmeyecek lafları söylediler, psikolojim çok bozuldu. ‘Eşini, çoluk çocuğunu alacağız şiddet uygulayacağız’ dediler. Avukatıma da bir şey de söyleyemedim çünkü ailemle tehdit ettiler. Bunun üzerine ‘Ben yaptım’ dedim. Nasıl ifade verdiğimi bile hatırlamıyorum. 1986 yılından 40 sene geçmiş. 40 seneden bu yana Seyfettin ile aramızda husumet mi kalır?"