Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güya bize muhalefet yapmak adına Türkiye Cumhuriyeti devleti kimliğine sahip olduğu halde gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe üzülüyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe’de Uluslararası Demokratlar Birliği heyetini kabul etti.
Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen temsilcilere hitap eden Erdoğan, “Son 1 yıldır korona virüs salgını nedeniyle sancılı günler geçiriyoruz. Şimdiye kadar dünya genelinde yaklaşık 3 milyon insanın hayatına mal olan salgın, dalgalar halinde yayılmayı sürdürüyor. Hemen her gün bir sevdiğimizin, komşumuzun, dostumuzun vefat haberi ile yüreğimiz dağlanıyor. Dünya hayatının bir imtihan olduğu ki bunu hepimiz biliyoruz. Bunu gayet iyi bilen insanlar olarak kaybettiklerimizin acısı içimizi yaksa da sabrediyor, Allah’tan bizi ve tüm insanlığı salgın musibetinden en kısa sürede kurtarmasını niyaz ediyoruz. Yurt içi ve yurt dışında korona virüse kurban verdiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek inşallah bu hastalığın üstesinden hep birlikte geleceğiz. Milletin sıkıntısını siyasi ikbal kapısı olarak gören muhterislere aldırmadan tedbirlere sarılıp, takdire teslim olarak mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.
"Salgın döneminde 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımızı Türkiye’ye getirdik"
Türkiye’nin salgınla mücadeledeki başarısının yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları tarafından daha net şekilde görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, “Türkiye’nin hiçbir ücret almadan sunduğu hizmetlere Avrupa’nın birçok ülkesinde ciddi meblağlar ödenerek ancak ulaşılabiliyor. Avrupa’da günlerce test sırası bekleyen, ilaca erişemeyen, ambulans bulamadığı için evde vefat eden, hastane kapılarından çevrile nice vatandaşlarımız olduğunu biliyoruz. Türkiye olarak ne sınırlarımız içinde, ne de elimizin uzandığı bölgelerde böyle manzaralar yaşanmasına müsaade etmedik. 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımızı Türkiye’ye getirdik. 380 üzerinde insanımızı ambulans uçaklarla ülkemiz hastanelerine naklettik. En zor günlerinde ihtiyaç sahiplerine sırtımızı da dönmedik. Bugüne kadar 157 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa yardım göndererek Türkiye’nin alicenaplığını tüm dünyaya gösterdik. Bundan sonra da nerede yaşarsa yaşasın tüm insanlarımıza ulaşmaya, onların dertleri ile hemhal olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
"Avrupa’da Türklerin hakir görüldüğü, dışlandığı günler geride kaldı"
Avrupa genelinde yaklaşık 6 milyon Türkün yaşadığına dikkat çeken Erdoğan, “Avrupalı Türkler 1960’lı yıllardaki misafir işçi kimliğini uzun zaman önce geri bıraktılar. O iş bitti. Bir dönem sadece işçi, emekçi olarak çalışan kardeşlerimiz hamdolsun artık iş dünyasından ticarete, sivil toplumdan siyasete geniş bir yelpazede varlık gösteriyorlar. Avrupalı Türklerin yaşadıkları ülkelerin siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal hayatına daha fazla katkıda bulunduklarını görmekten gurur duyuyoruz. Özellikle kadınlarımız ve gençlerimizin hayatın farklı kulvarlarında en ön safta yer aldığına şahit oluyoruz. Türklerin ötelendiği, hakir görüldüğü, dışlandığı, sadece belli mesleklere hapsedildiği günler geride kaldı. Her zaman söylediğimiz gibi sizlerin başarısı bizim başarımızdır. Bu arada Uğur Şahin ve Özlem Türeci hocalarımızın covid 19 aşılarını geliştirmede yakaladıkları başarı, kendilerine destek olunması ve fırsat verilmesi halinde insanımızın neler yapabileceğini açıkça göstermiştir. Bu tür iyi örnekler sadece Avrupalı Türkleri değil, diğer göçmen topluluklara da özgüven aşılamaktadır. Yarının Avrupasında Türklerin ve Müslümanların hak ettikleri biçimde çok daha görünür şekilde yer alacaklarından şüphe duymuyoruz” açıklamalarında bulundu.
"İslam düşmanlığı, batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek için istismar ettiği araçlardan birine dönüşmüştür"
Avrupa’da Türkleri 1960’lı yılların dar kalıplarına sıkıştırmaya çalışan bir zihniyet olduğunu söyleyen Erdoğan, “İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı bu hazımsızlığın tezahürlerinden biridir. Avrupa ülkelerinde farklı isimler altında dayatılan sözde İslam modelleri de bu hastalıklı bakış açısının yansımalarından biridir. İslam düşmanlığı batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek, çapsızlıklarını gizlemek için istismar ettikleri en önemli araçlardan birine dönüşmüştür. Daha önce marjinal kesimlerin başvurduğu bu yöntem, artık ana akım medya, yazarlar, bakan, başbakanlar da tevessül etmeye başlamıştır. Dış politikada başarısızlığa uğrayan, içeride sıkışan, kişisel rekabetlerini bulundukları makamların önüne geçiren siyasetçiler, bu kifayetsizliklerini şahsıma ve Müslümanlara saldırarak kamufle etme çabasındadır. Birkaç gündür hareketlenen tartışmalar, Avrupa medyası ve siyasetinde bu histerinin en son örneğidir. Irkçı dalgadan sadece Türkler değil, etnik kimliği farklı diğer toplum kesimleri de mağdur oluyorlar. Yurt dışında hayatını sürdüren siz kardeşlerimiz bu acı gerçekle yüzleşiyor. İstatistikler buz dağının görülen yüzü olsa da Avrupa’da yükselen ırkçılığı açıkça ortaya koyuyor. Avrupa’da geçtiğimiz yıl öncesi senelere göre nefret suçları 2 kat artmıştır. Avrupa’da Türklerin yoğun olduğu 3 ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini geçiyor. Sadece 2020 yılında Almanya’da 400’ü bizim insanımıza yönelik olmak üzere 900 üzerinde ırkçı saldırı kaydedilmiştir. Cami ve cami derneklerimize yönelik 121 eylem düzenlenmiştir. Bir dönem ülkemizde olduğu gibi Avrupa’da da kamusal alan özel alan kurnazlığı üzerinde Müslüman kadınların hakları gasp edilmektedir. Bugün ne yazık ki birçok Avrupa ülkesinde bilhassa başörtülü kadının istihdama katılabilmesi, sosyal hayatta var olabilmesi, bazı yerlerde eğitim imkanları ciddi biçimde sınırlandırılmıştır. Vahim olan bize demokrasi ve insan hakları konusunda ders verenlerin kendi ülkelerinde en temel insan haklarını çiğnemesine alkış tutmasıdır. Bu tablo karşısında bize düşen mücadelemizi hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde sürdürmektir” ifadelerini kullandı.
"Avrupalı Türklerin köklerinden kopmadan huzur içinde yaşayabilmesi sizin vereceğiniz mücadeleye bağlıdır"
Uluslararası Demokratlar Birliği’nin Avrupa’da önemli bir mücadeleye öncülük ettiğinin altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
“Avrupalı Türklerin köklerinden, dilinden, dininden kopmadan huzur içinde yaşayabilmesi sizin vereceğiniz mücadeleye bağlıdır. Önemli bir sorumluluğu omuzlanmış durumdasınız. Sizlerden ülke ve millet olarak bizim de Avrupa’daki vatandaşlarımızın da beklentisi büyük. Tarihi şanlı zaferlerde dolu büyük bir milletin evlatları olduğunuzu asla unutmamalısınız. Sizler politikalarını belirlerken kimi devletin gözünün içine bakan değil, Birleşmiş Milletler kürsüsünden tüm insanlık için ‘dünya 5’ten büyüktür’ diye hak ve adalet talep eden bir ülkenin evlatlarısınız. Sizler terörle mücadelede destan yazan, geleceğin teknolojilerine imza atmaya başlayan, ürettiği İHA ve SİHA’larla dünyada savaş paradigmasını değiştiren bir ülkenin evlatlarısınız. Her birinizden mensubu olduğunuz milletinizden, dilinizden, kültürünüzden, en önemlisi ay yıldızı al bayrağınızdan iftihar etmenizi istiyorum.”
"Türkiye Cumhuriyeti kimliğine sahip olduğu halde gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe üzülüyoruz"
Konuşmasında ana muhalefeti de eleştiren Erdoğan, “Güya bize muhalefet yapmak adına Türkiye Cumhuriyeti devleti kimliğine sahip olduğu halde gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe üzülüyoruz. Proje ürünü olduğu açıkça belli olan şahsiyetlerin bizim ve ülkemizin dikkatini, asıl hedeflerimizden uzaklaştırma gayesiyle ortaya sürüldüğünün farkındayız. Türkiye’nin son 8 yılda yaşadığı her hadise bu sinsi oyunun parçasıdır. Hiçbiri kendi dinamiklerinin ürünü olmayan bunca siyasi, sosyal, ekonomik, psikolojik saldırının hepsinin üstesinden Alllah’ın yardımı ve milletin desteği ile geldik. Sınırlarımızın tacizinden, terör örgütlerinin harekete geçmesi, darbecilerden ekonomik tetikçilere tüm yöntemler kullanarak Türkiye’nin sinir uçları ile oynamaya çalışanlara aradıkları fırsatı vermedik. Son dönemde gerçekte nasıl olduğu bilinen kimi konular üzerinden başlatılan kirli kampanyaları da bu sürecin yeni dalgası olarak görüyoruz. Özellikle CHP Türkiye karşıtı her senaryonun içerisinde yer alarak yalan yanlış ve iftira ürünü iddiaları sürekli tekrarlamak suretiyle kendisine yeni bir misyon oluşturmaktadır. Geçmişte bu parti asla tasvip etmesek de kendince bir duruşa sahipti. Bugün CHP kime ne duymak istiyorsa onu söyleyen, seviyesizliği, değersizliği, lümpenliği siyasetinin merkezine yerleştirmiş bir yapı halinde dönüşmüştür. Esasen bu çukur ve bataklık siyasetinden kendimizi uzak tutmaya çalışıyoruz ancak yalanın ve iftiranın dozu bazen öylesine artıyor ki milletimize olan saygımız gereği bunlara cevap vermek mecburiyetinde kalıyoruz. Böyle durumlar haricinde biz kendi işimize bakıyor, ülkemizi hedeflerine yaklaştırmanın mücadelesini veriyoruz. Son birkaç gün içinde bizim gündemimizi oluşturan konu başlıkları ile CHP gündemindeki konu başlıklarına bakmak bile aradaki ufuk farkını göstermeye yeter” dedi.
"Rusya ve Ukrayna’nın anlaşmazlıklarını müzakere ve barış yoluyla çözmesini istiyoruz"
Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ziyaretini ve Rusya lideri Putin ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesini anlatan Erdoğan, “Aramızdaki ilişkileri, Rusya ile giderek tırmanan krizi değerlendirdik. Aynı mesele bir önceki gün Putin ile yaptığım telefon görüşmesinde ele aldığımız önemli konulardan biriydi. Bölgemizin huzuru ve geleceği için her iki ülkenin aralarındaki anlaşmazlıkları müzakere ve barış yoluyla çözmesini istiyoruz. Sayın Putin ile ayrıca yeni turizm sezonu hazırlıklarından Suriye krizine kadar, Karabağ olaylarına kadar geniş bir yelpazede ele alarak görüş alışverişinde bulunduk” ifadelerini kullandı.
"Çiftçimizden 1 milyon 250 bin ton patates, 300 bin ton soğan alarak vatandaşlarımıza dağıtıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından çiftçiden alınan patates ve soğanların ihtiyaç sahibine dağıtılmasına başlandığının altını çizerek, “Salgın sebebiyle satışları azaldığı için depolarda bekleyen patates ve soğanları TMO üzerinde satın alarak ihtiyaç sahiplerine hibe olarak bu Ramazan öncesinde dağıtmayı kararlaştırdık. 1 milyon 250 bin ton patates ve yaklaşık 300 bin ton soğan. Bununla kalmadık. Ayrıca çeltik ile ilgili yani pirinç noktasında da sorun vardı. Bu da çiftçimizin elinde kalmasın dedik. TMO talimat verdik ve bunu çiftçimizden almak suretiyle depolayıp uygun fiyatlarla alımını yapıp ramazan öncesi çiftçilerimiz huzur içinde devam etsiler dedik. Ramazan öncesi 81 il valiliklerimizi vasıtasıyla bu konuyu yakından takip edip neticelendirerek hem üreticiler sıkıntıdan kurtaracak, hem vatandaşa destek olacağız” diye konuştu.
Erdoğan emeklilere bayramlarda verilen ikramiyenin de Ramazan Bayramı için Mayıs başında, Kurban Bayramı için de Temmuz ortasında gerçekleştirileceğini açıkladı.