Tam 103 yıl önce, 21 Temmuz 1922'de, büyük vatansever, İttihat ve Terakki'nin fedakar neferlerinden, Filistin ve Suriye cephelerinin unutulmaz komutanı Cemal Paşa, Tiflis'te menfur bir suikast sonucu şehadet şerbetini içti. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. O, ömrünü Türklüğe adamış, son nefesine kadar milletinin selametini düşünmüş bir kahramandı.
Cemal Paşa'nın şehadeti, bizlere Türk tarihinin nice çileli yollarını, nice kahramanlık destanlarını hatırlatır. Onun mücadelesi, binlerce yıldır vatan uğruna can veren tüm Türk büyüklerinin mirasının bir parçasıdır.
Tarih şahit ki, bizler Mete Han'ın disipliniyle devasa ordular kuran, Osman Gazi'nin ufkuyla bir beylikten cihan devleti yaratan, Fatih Sultan Mehmet'in dehasıyla çağ açıp çağ kapatan bir milletiz. Bu büyük yürüyüşte, her dönemin kendine özgü zorluklarına göğüs geren, vatan ve millet sevgisiyle yanan sayısız isimsiz kahraman da olmuştur. Onlar, bu toprakları bize vatan kılan, adımızı dünyaya duyuran, bayrağımızı yüceltenlerdir.
Ancak yakın tarihimize baktığımızda, bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkan ve belki de en çetin imtihanlardan geçen bir nesil görürüz: İttihatçılar. Enver Paşa gibi idealist liderlerin öncülüğünde, hasta adam denilen imparatorluğu ayağa kaldırmak, milli şuuru uyandırmak için verilen destansı mücadeleler... Onlar, devrin tüm olumsuz koşullarına rağmen, Türk'ün yeniden dirilişi için gözlerini kırpmadan yola çıkanlardı. Şüphesiz hataları, eksiklikleri olmuştur; zira insan olan her varlık gibi onlar da beşerdi. Ancak onların vatan aşkı, millet sevdası ve cesareti asla tartışılamaz.
Ve nihayet, tüm bu birikimin, tüm bu mücadelenin zirveye ulaştığı an: Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğindeki Milli Mücadele. O, sadece bir komutan değil, aynı zamanda çağları aşan bir vizyonerdi. Dağılmış bir milleti yeniden toparladı, küllerinden bir Anka kuşu gibi yeniden doğurdu ve bizlere çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ni armağan etti. O, tüm Türk büyüklerinin emanetini en iyi şekilde taşıyan, Türklük idealini çağdaşlaşma ülküsüyle birleştiren büyük bir dehaydı.
Biz İttihatçılar, milliyetçiler ve Türkçüler olarak biliyoruz ki, geçmişini unutan bir milletin geleceği olamaz. Bizler, Bozkurt ruhunu taşıyan, tarihimizden güç alan, kökleriyle barışık ama ufku geleceğe dönük bir nesiliz. Enver Paşa'dan Cemal Paşa'ya, onlardan Atatürk'e uzanan bu kutlu zincirde, her bir halka bizim için birer onur abidesidir.
Türk'ün asırları, zaferlerle olduğu kadar hüsranlarla da doludur. Ama her düşüşün ardından yeniden ayağa kalkma iradesi, her zorluğun ardından daha da güçlenme azmi, bu milletin en belirgin vasfıdır. Bu topraklarda var oldukça, ay yıldızlı bayrağımız dalgalandıkça, Türkçe konuştukça, Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa, Atatürk'e kadar adını sayamadığımız tüm şehitlerimiz ve büyüklerimiz, kalbimizde yaşamaya devam edecektir. Onların bize emanet ettiği bu kutsal vatanı, birlik ve beraberlik içinde, Türklük idealiyle ilelebet yaşatma yeminiyle...
Ne mutlu Türk'üm diyene!