Türk-İslam dünyası, tarih boyunca farklı sınavlardan geçti; istilalar, işgaller, darbeler, ambargolar... Ancak bugün yaşananlar, sadece fiziki bir yıkımı değil, aynı zamanda kültürel ve insani bir kıyımı da temsil ediyor. Coğrafyamızın iki ucu olan Gazze ve Doğu Türkistan, bu karanlık tablonun sembol bölgeleri haline gelmiş durumda.
Gazze’de aylardır süren savaş, sadece çatışma cephelerinde değil, bir lokma ekmek ve bir damla suyun etrafında da veriliyor. İsrail’in yoğun bombardımanı ve tam abluka politikası, Gazzelileri açlıkla terbiye etmeye çalışıyor. Bu savaşta en büyük darbeyi yine kadınlar ve çocuklar alıyor. Anneler çocuklarına yiyecek bulamıyor, hastaneler yıkılmış, ilaç yok. Açlık artık bir istatistik değil; ölüm nedenidir.
Doğu Türkistan ise daha farklı bir zulüm mekanizmasına maruz. Çin, burada tanklarla değil, ideolojik aygıtlarla bir halkı sistemli şekilde eritmeye çalışıyor. Uygur Türklerine yönelik asimilasyon politikaları, sadece bireysel hak ihlali değil, kolektif bir kimliğin yok edilme çabasıdır. Din yasak, Türkçe yasak, gelenek yasak… Kadınlar zorla kısırlaştırılıyor, çocuklar ailelerinden koparılıyor. Doğu Türkistan bir açık hava kültürel mezarlığına çevrilmiş durumda.
Her iki bölgede de öne çıkan gerçek şu: Zulüm kadınları ve çocukları hedef alıyor. Çünkü kadın, bir toplumun geleceğini doğurur ve büyütür; çocuk, o geleceğin ta kendisidir. Bu yüzden baskıcı rejimler, önce anneleri ağlatır, sonra çocukları susturur.
Peki dünya ne yapıyor? Sessiz. Uluslararası örgütler kınama yayınlamaktan öteye geçmiyor. İslam dünyası ise kendi iç kavgalarına gömülmüş durumda. Türk dünyası, Doğu Türkistan'ı sadece sembolik sahiplenmekle yetiniyor. Bu sessizlik, zulmün meşrulaşmasına hizmet ediyor.
Türk-İslam coğrafyası, yalnızca savaşlarla değil, unutulmakla da yok oluyor. Ve her unutuluş, yeni bir trajedinin kapısını aralıyor. Bugün Gazze’de açlıktan ölen bir çocukla, Doğu Türkistan’da kimliğini kaybeden bir çocuk arasında yalnızca coğrafi fark var. Zulüm aynı, sessizlik aynı.
Sonuç olarak, bu coğrafyanın direnişi sadece silahla değil, hafıza ve vicdanla mümkün olabilir. Sessizlik değil, ses olmak gerekiyor. Gazze’yi, Doğu Türkistan’ı unutmamak, unutturmamak; insan kalabilmenin ilk şartıdır.