Engelli bireyler, özellikle de çocuklar, toplumun en savunmasız ama en güçlü yürekli üyelerinden bazılarıdır. Dışarıdan “küçük” görünen bedenlerinin içinde, bazen bir yetişkinin bile taşımakta zorlanacağı yükler vardır. Bir bakışın incitebildiği, bir gülüşün yaralayabildiği, ama aynı zamanda küçük bir dokunuşun dünyalarını aydınlatabildiği bir gerçeklikte yaşarlar.
### **Neden Anlamıyoruz?**
Çünkü çoğu zaman **“görmediğimiz şey yokmuş” gibi davranıyoruz**. Bir tekerlekli sandalye, bir işitme cihazı ya da farklı bir davranış biçimi bizi ürkütüyor. Anlamak yerine, uzaklaşıyoruz. Oysa engelli bir çocuğun gözlerine baktığınızda, aslında sadece **anlaşılmak** istediğini görürsünüz.
- **Sabır** istiyorlar, acıma değil.
- **Eşitlik** istiyorlar, ayrıcalık değil.
- **Seslerini duyurmak** istiyorlar, susturulmak değil.
### **İçlerindeki Fırtınayı Dindirmek Bizim Elimizde**
Onların dünyasına girmek için fazlasıyla çaba göstermemize gerek yok. Bazen sadece:
- **Dinlemek**,
- **Yargılamadan kucak açmak**,
- **“Sen de varsın” demek** yeterli.
Unutmayalım ki engeller, bedenlerde değil, zihinlerdedir. Dışarıdan çocuk gibi görünen o yürekler, belki de hepimizden daha olgun, daha dirençli ve daha çok sevgiye aç.
Bugün, bir engelli çocuğun gözlerine bakın ve içinizdeki önyargıları eritin. Çünkü onlar, bu dünyanın sessiz kahramanları. Ve her kahramanın anlaşılmaya ihtiyacı vardır.
— *Farkında olan kalemlerden*
️
️