Trabzon'da henüz daha hiç yüz yüze görüşmediğim bir dostum var. Kendisi ile zaman zaman sosyal medya üzerinden ve çok seyrek de olsa telefonla konuşuruz.
Kendisi benim yazılarımı okur, yorum yapar, eleştirir ve katkı sunar. Çok okuyor. İnanın her meslek alanını kastediyorum, bu dostun kadar okuyacak olsak abad oluruz. Bu arkadaşımla 'Günebakış Gazetesi'nin haber yaptığı Trabzon sahilde yapılan ve yakında açılacak olan Hanife Hatun Camii'ni konuştuk, gerek var mıydı diye? Bu değerli dostum hani bu cami yapılacağına bu paraya bir 'fabrika yapılsa, bu para fakirlere bu dağıtılmış olsa' gibi görüşlerini de dile getirerek 'Trabzon'da zaten yeterince cami var' diye de ekledi. Hanife Hatun Camii, bir aile vakfı sorumluluğunda inşa edilmiş ve aile bireyleri camiye ailelerinin büyüklerinden olan Hanife Hanımefendi'nin ismi vermiş.
Bu dostumun ifade ettiği husus, aslında Türkiye genelinde halkımızın genelde dile getirdiği husustur. Ben de bir İlahiyatçı ve bu işin içerisinde olan birisi olarak söyleyeyim. Eleştirilere konu olacak şekilde plansız, programsız, sık ve birbirine çok yakın camiler inşa edilmedi mi? Edildi. On beş sene önce Ovit Yaylası'na giderken bir mahallede görmüştüm. Yirmi metre arayla iki tane cami vardı. Anlatıldığına göre 'birbirine kızan ve konuşmayan iki kardeş bu iki camiyi inşa etmiş'. İki kardeşin namaz kıldıkları cami ayrı ayrı yerlerdeydi. Bu şekilde bir sürü cami yapıldı. Elbette ki doğru değil. Tabi bu camileri yıkamayız. Ancak bundan sonra cami yapılırken bu hususlara dikkat edilmeli. Zaten bu iş nihayetinde Diyanet İşleri Başkanlığı yetkisine verildi. Bundan sonra herhangi bir yerde cami inşa edilirken, 'planlı, programlı, mimarı açıdan güzel ve ihtiyaç olan yerlere yapılmalı' gibi şartlar gerekli kılındı. Mesela İstanbul Beşiktaş Levent'teki Barbaros Hayrettin Paşa Camii çok gerekliydi. Şimdi burası aynı zamanda protokol camii oldu. Mazur görüleceğini ümit ederek söylüyorum, daha önceki yıllarda o alana gittiğinizde ihtiyaç görecek olsaydınız lavabo bulamıyordunuz. O bölgedeki şirketlere, iş yerlere gidip rica edip onların tuvaletlerini kullanacaktınız. Barbaros Hayrettin Paşa Camii, mimarisi, kültür merkezi/konferans salonu, kütüphanesi, dinlenme salonları,.çay içme alanları' gibi hatta tuvalet ve lavabosuna varıncaya kadar 'nasıl olması gerektiği?' konusunda örnek gösterilecek bir yer. Ben diyorum ki, bir cami mi yapacaksınız? Barbaros Hayrettin Paşa Camii gibi inşa edecekseniz o camiyi yapın. Yoksa yapmayın. Emeği geçenleri kutluyorum.
Trabzon'daki Hanife Hatun Camii de bu içerikle yapılmış ve donatılmış. Yakında da açılışı var. Ben bu arkadaşıma dedim ki, bu cami inşa edilmeye başlandığında ben bir işim dolayısı ile Trabzon'a gitmiştim. Sahilde spor yaparken/sabah koşusu yaparken bu camiye de uğramıştım. Oradaki bazı kişilere demiştim ki, bu camiyi altı ya da yedi minareli yapın. Bu cami sahile çok yakıştı. Karadeniz sahilinde dört minareli cami var. Trabzon'da 2500 metre rakımlı Kazıkbeli yaylasında bile dört minareli cami var. Trabzon sahilde de aynı sayıda minareli Hanife Hatun Camii yapıldı. Oysa ki minare sayısını çoğaltın ve bir farklı olsun. Trabzon beş bin yıl tarihi olan bir şehir. Trabzon, Din hizmetinde, İlahiyat alanında çok önemli isimler yetiştirdi. Fatih medreselerinin son mezunları olan müderrisler, Trabzon'a gidip medrese kültürünü orada yerleştirip hizmet sundular. Böyle büyük şahsiyetler var. Benim babamın da kendisinden Mısır Tarîki üzere İlm-i Kıraat tahsil ettiği Mısır Tarîki üzere Kur'an tilaveti konusunda uzman olan merhum Mehmet Rüştü Aşıkkutlu buralıdır -İstanbul Tarîki üzere uzman olan Hendek asıllı merhum Abdurrahman Gürses ise istanbulluydu-. Dediğim gibi ben olsam bu camiyi altı minareli yapardım. Hatta altı artı bir der yedi minareli yapardım. Türkiye'de farklı bir mimari olurdu ve yakışırdı Trabzon'a. Ama o zamanki ilgililer, 'proje böyle çizilmiş, yapacak bir şey yok' demişlerdi. Dediğim gibi bu cami sıra dışı beş minareli, yedi minareli gibi bir mimaride olsaydı tattan yenmezdi.
Cami ya da başka bir kurumun olsun fark etmez, inşası gereği üzere mimari ile yapılacaksa başım gözüm üstüne. Ancak 'yapılmış olsun' düşüncesi ile yapılacaksa yapılmasın. Benim görüşüm bundan ibaret.
Hanife Hatun Camii, güzel bir mimariye sahip. Ama bana göre tek eksiği minare sayısında. Karadeniz'de pek çok camide olduğu gibi bu camide de dört minare ile yetinilmiş olması. Etkili ve yetkililer böyle düşünmüş. Vardır bir bildikleri. Yapacak bir şey yok.
Hanife Hatun Camii, Trabzon sahiline yakıştı ve gelecek bir iki asrı düşünürsek büyük bir ihtiyacı görecek. Emeği geçenleri kutluyorum..