Ancak bu kavram, sadece güvenliği değil, hukuk devleti ilkeleri, sosyal barışı ve vatandaşın bireysel haklarını da kotarıyor olmalı. Zira İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen panelde tartışıldığı gibi, "terörle mücadele" ile "hukukun üstünlüğü" arasında hassas bir denge var .
Öte yanda dünya sahnesinde Gazze’deki açlık ve savaş, uluslararası vicdanları zorlamaya devam ediyor. Türkiye’nin bu tablo karşısındaki duruşu kritik. Cumhurbaşkanı’nın “sessiz kalmanın suç olduğu” vurgusu, bu duruşun sadece dış politika değil, iç siyaset açısından da bir manifesto gibi algılanmalı .
Ve Ukrayna cephesinden gelen haberler, savaşın sadece bölgesel değil, küresel bir panelde sahnelendiğini gösteriyor. Çin’den Afrika’ya uzanan paralı asker oyunları, çatışmanın jeopolitik karmaşıklığını her zamankinden fazla gözler önüne seriyor. Bu tablo, Türkiye gibi "stratejik orta" ülkeler için de yeni riskler kadar yeni diplomatik olanaklar da yaratıyor.
Ancak ekonomik gelişmeler ise yumuşak güç tarafında umut sunuyor. ABD’de Türk lezzetlerinin tanıtımıyla Türkiye ürünlerinin global tüketiciye erişimi hız kazanıyor. Bu projeler, yeni bir ekonomik dinamizm kapısı aralayabilir .
Bugün Türkiye’nin sınavı sadece terörle değil; hukukun üstünlüğü, dış politika ilkeleri, ekonomik kültürel tanınırlık, ve toplum içinde birlik vizyonunu bütüncül şekilde kavramakta. “Terörsüz Türkiye” idealinin ardından gelen dünyayla köprü kuracak “Toplumcu Türkiye” modeli, gerçek bir hedef olmalı.