Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


VAKIFKÖY'ÜN ÇOCUKLARINI DESTEKLİYORUM

Belki sonuç cümlelerini ilk aşamada söylemiş olacağım, çünkü; heyecanım beni buna zorunlu kıldı.


Şunu vurgulayarak belirteyim ki, anlatacağım konu; asla bir 'yabancı düşmanlığı' olarak değil, aksine kendi insanımızın da yapabileceğini vurgulamak amaçlıdır. Çünkü biz Milli Mücadeleyi, yabancılarla değil, kendi insanımızla kazandık. Kimse kusura bakmasın, bendeniz; hep kendi insanımdan yanayım. 'Yerli malı, yurdum malı, her Türk bunu kullanmalı' ata sözümüzde olduğu gibi tamamen milli olandan tarafım. Başkaları farklı da düşünebilir ama ben böyleyim.  Çünkü bana göre kendi insanına güvenmeyen ve değerini bilmeyenlerin başarıyı yakalaması; mümkün değildir. 'Kendi içinizden bir peygamber geldi, sıkıntıya düşmeniz O'na çok ağır gelir, O size çok düşkün/üzerinize titriyor, mü'minlere karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir' (Tevbe, 9/128) ayeti, bazılarımızda kendi içerisinden çıkan değerleri elden çıkmadan değil de onları kaybettikten sonra anlayabilme  zaafının olduğunu anlatıyor. Elmalılı Muhammed Hamdı Yazır bu ayeti yorumlarken, 'kendisine güveni olmayan kişiler, kendi insanının değerini bilememe zaafı gösterirler' der.  İspanya'da Attelico Bilbao futbol takımına hep imrenmişimdir, 'bölgesinin oyuncularına yer verme tutkusuna sahipti' diye. Eskiden Trabzonspor vardı, o da yerli futbolcu oynatırdı ama artık o da; ağırlıkta yabancı futbolculardan oluşuyor ve eski halinde yeller esiyor. Ama şükür ki günümüzde çok kişi gibi bendenizi de mest eden bir Bursaspor gerçeği de var.  Sek beş yılında 'vatani görevimi hangi sınıftan yapacağımın? belirlenmesi için' Tuzla Piyade okuluna mülâkata gitmiştim. Mülâkat sırasında sınıflarımızın belli olması için fiziki yapımıza bakıyorlardı. Söz konusu mülâkat sırasında rütbesi binbaşı olan komutanımız bana demişti ki, 'çakı gibi duruyorsun,  piyade olarak burada kalacaksın' sonra da doğuya sen gibi bir asteğmen lazım'. Sonuçta komutanın dediği gibi oldu, Tuzla Piyade Okulu'nda kaldım, öğrencilikten sonra dağıtımla Jandarma Asteğmen olarak gittiğim birlikte birifing veren üsteğmenimiz, 'işiniz Bodrum'da askerlik yapanlar gibi kolay değil ama bitirince de "askerlik yaptık" diye gururla söyleyebilirsiniz, yani başaramayacağınız bir görev değil'  demişti. Her ne ise, Tuzla Piyade Okulu'nda mülâkatımı yapan komutan hiç sohbet konusu olmadığı halde -herhalde beni rahatlatmak için olacak- doğum yerime bakarak birden bana, 'ya Trabzonspor; ne kadar iyi, hiç yabancı futbolcu oynatmıyor' demişti.  Binbaşının kendisi Trabzonsporlu olmamasına rağmen, 'Trabzonspor'un o sıralar hep yerli futbolculardan oluşmuş olması'; taraflı tarafsız  herkesin takdirini topladığı gibi onun da beğenisini kazanmıştı.  Günümüzde spor kulüplerimizde  yabancı sporcu furyası olduğu; hepimizin malümlarıdır. Fakat bu konuda bir istisna var -belki başka kulüplerimiz de vardır- ki  o da; Bursaspor'dur. Bursaspor'da hiç yabancı oyuncu yok ve takım tamamen altyapıdan gelen genç futbolculardan oluşuyor. Gerçi ekonomik sıkıntılar kendilerini buna zorunlu kıldı ama 'her şer'de; bir  hayr da var ya' (Bakara, 2/216). Dediğim gibi Bursaspor; tamamen yerli sporculardan oluşan bir takım, kutluyorum ve Bursaspor'u destekliyorum.  Umarım bu düzeni bozmazlar ve diğer takımlara da örnek teşkil ederler. 'Yabancı sporcu oynatmanın'; "uluslar arası alanda başarılı olmak için bir mecburiyet olduğu" şeklinde açıklayanlar var. Onların da haklılık payları vardır ama ortada elle tutulur bir başarı da getirmiş olmamaları da bir gerçek. Hele de maçlar öncesindeki seremonide takımlarımızdan İstiklâl Marşını okuyanların sayısı da üç dört kişiyi geçmemesi var ya. Özetle, inanın ben tamamen yerli sporculardan oluşan   Bursaspor'u seyredince; büyük bir haz alıyorum. Hani denir ya, 'insan kendisini görür gibi oluyor' diye. İşte tam öyle.Tebrikler Bursaspor'a..