Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


UMARIM SÖYLEDİKLERİMİZ MESAJLARDA KALMAZ..

Körfez ve Yalova merkezli Marmara Depremi olduğunda malum İstanbul da Avcılar merkezli olumsuz olarak bundan etkilenmişti.


 Depremden sonra yıllarca 'Büyük İstanbul Depremi konuşuldu ve 'bu depremi oluşturacak fayın kırılıp kıırılmadığı, fayın Bakırköy, Büyükçekmece ve Küçükçekmece önünden mi yoksa Kartal ve Pendik önünden mi geçtiğı?' gibi konular tartışılmıştı. Sonraları ise bazı uzmanlar tarafından  'endişe edilecek bir şey olmadığı ve fay hattının adaların arka tarafından yani Erdek ve Bandırma önünden geçtiği' .söylenmişti. Bu açıklamalardan sonra konu  tiyatroculara malzeme olmuş ve 'son bir kararla fay hattının, adaların arka tarafına çekildiği,  İstanbul'un önünden geçmediği ve endişe edilecek bir şeyin  olmadığı'  şeklinde istihzai değerlendirmeler olmuştu. Yani 'sanki  Marmara'nın diğer kıyısında yaşayanlar önemli değilmiş, varsa da, yoksa da İstanbul gibi' bir vurgulama yapılmıştı.

   Bir cenaze töreni oluyor,  cenazeyi mezarlığa defnedene kadar herkes sus pus, ölüden ibret almış gibi oluyor ama cenaze defnedildikten sonra daha mezarlıktan dönerken hemen 'artık tehlike geçti ve ölümü şimdilik savdık, öteledik, bize gelmeyecekmiş' gibi  'mevtaya Allah rahmet eylesin ama şöyle de yapardı' gibi peygamberimizin, 'ölülerinizi hayr ile anın' ikazına rağmen aleyhine konuşulur, 'senin çocuğun böyle, onun kızı şöyle, falancayı boş ver yaramaz adam..' gibi değerlendirmeler olur. Diyorum ki, iyi ki ölüm var da ölümden korkuyor ve haddi aşmada biraz fren yapıyoruz, şayet ölüm ve dünya ötesi yaşam olmasaydı; herhalde bu dünyada birbirimizi keserdik. Epeyce iğneleyici oldu ama ben düşündüklerini söyleyen bir insanım.  Söz konusu düşünceler içimden geçiyor ve  bunları gizleyemem.
Her yıl bayram mesajları atarız birbirimize, kendi hesaplarımızdan paylaşırız, ben de yapıyorum bu işi hem de uzunca yazarak. Bayramlarda ziyaretleşiriz, telefonla sohbet eder ve birbirlerimize bu bağlamda nasihatlerde bulunuruz ama söz konusu günler bittiğinde  yine 'eski tas eski hamam' olur ve herkes kendi dünyasına döner, bencilleşir, 'hep benim olsun da başkası ne olursa olsun' anlayışına döneriz.  Geçen yıl attığım mesajı da biliyorum. Geçen bayramdan sonra da ben dahil hep aynı olduk, elbette istisnalar bir tarafa (Bakara, 2/30).
   Hadi yine gıdıklayıcı ve gönül okşayıcı bir iki cümle de edeceğim. Evet cenazeyi defnedene kadar hizaya geldiğimiz kısa süre gibi bayram günlerinde de gönül dünyamız çok ince merhamet perdeleri ile kuşatılır. Ancak cenazeyi definden sonra olduğu gibi bayram günleri bitince de bu güzel yaşantımızdaki istikrarı sağlayamaz, meleklerin yaratılışımıza itiraz ettikleri 'kan döken ve bozgunculuk çıkaran yapımıza' (Bakara, 2/30) hemen  dönüveririz.  'Sevgiye mazhar olmak, yakınlaşmak, gönüller arasında köprü kurmak' gibi anlamları olan Kurban'ın giderek birbirlerinden uzaklaşan, bencilleşen insanlığın yeniden gönül birlikteliği ve  yakınlaşmasına vesile olması dileği ile kerkesin Kurban Bayramı; mübarek olsun..