Orman Yangınlarının Karmaşık Sorumluluğu
Orman yangınlarının tek bir sorumlusu olduğunu söylemek mümkün değil. Bu durum, birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle oluşan karmaşık bir sorunlar yumağıdır:
* İklim Değişikliği ve Kuraklık: Küresel iklim değişikliğinin etkileri, ülkemizde de kendini gösteriyor. Artan sıcaklıklar, uzun süreli kuraklık dönemleri ve düşük nem oranları, ormanları yangınlara karşı daha hassas hale getiriyor. Bu, sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın karşı karşıya olduğu büyük bir sorun.
* İnsan Kaynaklı Faktörler: Yangınların büyük bir kısmı insan kaynaklı nedenlerle çıkıyor. Dikkatsizce atılan sigara izmaritleri, anız yakma, kontrolsüz piknik ateşleri, elektrik hatlarındaki arızalar ve hatta kasıtlı kundaklamalar, ne yazık ki her yıl yüzlerce hektar ormanı yok ediyor. Burada eğitim ve farkındalık eksikliği önemli bir rol oynuyor.
* Altyapı ve Hazırlık Yetersizlikleri: Yangınlara müdahale hızı ve etkinliği, felaketin boyutunu belirleyen kritik faktörlerden. Yangın yollarının bakımsızlığı, yeterli sayıda ve kapasitede söndürme aracı ile personel eksikliği, ilk müdahale süresini uzatarak yangının büyümesine neden olabiliyor.
* Mevzuat ve Uygulama Sorunları: Ormanların korunmasıyla ilgili yasal düzenlemeler mevcut olsa da, bunların etkin bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı, caydırıcılığının yeterli olup olmadığı tartışma konusu. Özellikle imar affı gibi uygulamalar, ormanlık alanların yapılaşmaya açılması riskini artırıyor.
Bu unsurların her biri, yangınların çıkışında veya büyümesinde farklı derecelerde rol oynuyor. Dolayısıyla sorumluluk, bireysel vatandaşlardan devlet kurumlarına, yerel yönetimlerden uluslararası kuruluşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor.
"Çevrecilik Milliyetçiliktir" Sözü: Sadece Bir Slogan mı?
"Çevrecilik milliyetçiliktir" sözü, aslında derin bir anlam taşıyor. Bir ülkenin topraklarını, doğal kaynaklarını, ormanlarını, su kaynaklarını korumak, o ülkenin geleceğini korumak demektir. Bu sadece bir çevre günü sloganı olmanın ötesinde, her bireyin ve kurumun benimsemesi gereken bir yaşam felsefesidir.
* Toprak Bütünlüğü ve Doğal Zenginlik: Bir ülkenin vatan kavramı, sadece sınır çizgileriyle değil, sahip olduğu doğal zenginliklerle de anlam kazanır. Ormanlar, biyoçeşitlilik, su havzaları, kısacası doğal mirasımız, gelecek nesillere bırakacağımız en değerli mirastır. Bu mirası korumak, milli bir görevdir.
* Ekonomik Bağımsızlık: Doğal kaynakların tahribi, uzun vadede ekonomik bağımsızlığı da tehdit eder. Ormanlar, kereste üretimi, turizm, su tutma kapasitesi gibi birçok ekonomik değer sunar. Bunların kaybı, ülkenin ekonomik refahını doğrudan etkiler.
* Sağlık ve Refah: Sağlıklı bir çevre, sağlıklı bir toplum demektir. Temiz hava, temiz su, doğal yaşam alanları, insanların yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Çevre tahribatı, halk sağlığı sorunlarını da beraberinde getirir.
Eğer milliyetçilik, vatanına, milletine ve gelecek nesillere karşı duyulan sorumluluk ve bağlılık hissi ise, o zaman çevreyi korumak da bu bağlılığın en temel göstergelerinden biridir. Bu sözün sadece 5 Haziran Dünya Çevre Günü gibi özel günlerde hatırlanması, asıl amacının dışına çıkmasına neden olur.
Ne Yapmalı?
Orman yangınlarına karşı mücadele, sadece yangın anında gösterilen kahramanlıklarla sınırlı kalmamalıdır. Sürdürülebilir ve bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir:
* Eğitim ve Farkındalık: Toplumun her kesiminde çevre bilincinin artırılması, yangınların önlenmesinde en önemli adımdır.
* Altyapı Güçlendirme: Yangınlara daha hızlı ve etkin müdahale edebilmek için ekipman, personel ve teknolojik altyapının sürekli olarak güçlendirilmesi şarttır.
* Yasal Düzenlemeler ve Denetim: Ormanları koruyan yasaların daha caydırıcı hale getirilmesi ve sıkı bir şekilde denetlenmesi büyük önem taşıyor.
* İklim Değişikliğiyle Mücadele: Küresel ölçekte iklim değişikliğiyle mücadele politikalarına aktif katılım ve ulusal düzeyde adaptasyon stratejilerinin geliştirilmesi hayati önem taşır.
Unutmayalım ki yanan sadece ağaçlar değil, aynı zamanda geleceğimizdir. Ormanlarımıza sahip çıkmak, vatanımıza sahip çıkmaktır. Bu sorumluluk hepimizin omuzlarındadır. "Çevrecilik milliyetçiliktir" sözü, sadece bir slogan değil, hayatımızın her anında rehberimiz olması gereken bir ilkedir.



