Dünyaya ve ülkemize haber olarak şu şekilde lanse edildi: Suriye'de Heyet-i Tahrir-i Eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif ordusu ve Suriye milli ordusunun (SMÖ) Beşar Esad rejimine karşı 28 Kasım'da Halep’e başlattığı saldırının başlangıç noktası Serakib’di.
Bu haberin internet haberciliğinde küçük bir haber olarak çıkması kimsenin dikkatini çekmemişti. Ama bu haberi bir yere not ettim. Durduk yere bu hareketlilik ne diye birden başlamış olabilir.
Ülkemizde ve dünyada yaklaşık bir aylık siyası gelişmeleri takip ettiğimizde, İsrail’in Lübnan’ı bombalamaya başlaması ve arada bir Suriye’nin başkenti Şam’a bomba atması buna rağmen rejimin bir mermi atmaması onun ne kadar acziyet içinde olduğunu veya işbirlikçi olduğunu göstermesi acısından önemliydi.
30 Kasım’da, Halep'in büyük bir kısmında ve İdlib genelinde kontrolü sağlayan silahlı gruplar, son olarak stratejik öneme sahip Tel Rıfat'a ilerledi.
Suriye'de Heyet-i Tahrir-i Eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif güçlerin, Beşar Esed rejimine karşı 28 Kasım'da Halep'te başlattığı saldırılarla Halep'in büyük bir kısmını ve İdlib genelinde kontrolü sağlayan silahlı gruplar, son olarak stratejik öneme sahip Tel Rıfat'a ilerledi.
Rusya ve İran destekli güçler rejim saflarında çatışmalara dahil oldu ise de onlar da direnemedi ve çekilmek zorunda kaldılar.
Halep’ten sonra Hama, Humus ve son olarak da Şam.
Bu gece saat 4 gibi Suriye'nin başkenti Şam'da göstericilerin kilit öneme sahip yerleşkelere girmesiyle Beşar Esed rejimi kentin kontrolünü kaybetti.
Beşer Esed’in ülkeyi terk etmesi ile Suriye ordusunun, kendi subaylarına rejimin çöktüğünü duyurduğunu belirtmesi ile iç rejimle muhalifler arasında ki çatışma durmuş ve kardeş kanın akması önlenmiştir.
Mevcut başbakanın devlet dairelerine zarar verilmesin, hükümeti devretmeye hazırım demesi üzerine ülkede aklı selim bir güç tarafından bu harekatın yaptırıldığını anlıyoruz.
Şimdi bütün mesele şu; bu aklı selim güç kim?
Türkiye bunun neresinde?
Türkiye neden uzun süre sessiz kaldı?
Bu sorulara cevap arayacağız ama bundan önce şunlara dikkat çekmek istiyorum: Rejim karşıtları ve Suriye Milli ordusu Şam'a doğru inerken, ABD ve İsrail destekçileri de Ürdün sınırından başlayarak Sahte Özgür Suriye ordusu adı altında kendince oluşturduğu bir milis gücün de Şam’a kadar ulaşması sağladı ve bu milis güç çok ciddi bir yeri işgal etmiş durumda. Öbür taraftan Suriye rejim güçleri Irak sınırındaki Deyrizor kentinin doğusundan çekilmiş ve burayı terör örgütü PKK/YPG'ye devretmişti.
Deyrizor terör güçlerinin eline geçince PKK/YPG Fırat’ın batısına geçmiş oldu. Yukarıda bahsettiğim milis güç Deyrizor’daki PKK/YPG ile birleşirse ABD ve İsrail’in planladığı ve desteklediği koridor açılmış olacak ki bu ”teröristan” kapısı-koridoru demektir. Terör örgütünün elindeki petrolün ve gazın buradan Avrupa devletlerine girmesi sağlanmış olacaktır.
Birçok kişi bilmez Golan tepeleri denen yerde çok zengin doğal gaz ve Petrol yatakları mevcut olup İsrail bugün yaklaşık milyona varan varıl gaz ve petrol çıkarmaktadır. Bu konu ileride siz okuyucularımızın kulağına ulusal medyadan gelirse şaşırmayın.
Deyrizor’un terör örgütünün eline geçmesinin fırsat bilinmesi üzerine, muhalifler bugün öğlen saatlerine Münbic’e girdiler burayı bugün teröristlerden temizleyeceklerini göreceğiz.
Muhalif güç duracak mı? Durmayacak. Yine kuzeyi temizlemeye başlayacaklar ta ki Ayn El Arap, Tel Abyat, Haseke, Kamışlı ve Derik’e kadar oluşan koridor temizlenerek Irak sınırına kadar güvenli bölge haline getirilmesi sağlanacaktır.
Hiç konuşulmayan Lazkiye’nin durumu ne olacak Suriye milli ordusu bu yazı hazırlanan kadar oraya girmedi; belli ki Türkiye, Rusya ve İran’ın Katar'ın başkenti Doha’da Astana toplantıları kapsamında Suriye'nin geleceği konusunda üçlü formatta düzenli görüşmeler gerçekleştirmesinde alınan karar gereği muhtemelen Rusya’nın itibar kaybına uğramaması için şimdilik durduruluyor.
Özellikle Hizbullah güçlerinin Suriye’yi terk etme kararı almasının da bu görüşmeler neticesinde gerçekleştiğini tahmin ediyorum.
İran; her ne kadar Türkiye ile kafaları uyuşmasa da İsrail harekatı sonucunda işin ucunun kendilerine dokunacağının, birileri tarafından kendilerine izah edilmiş olması lazım ki sonunda ikna olmuş.
Bütün bu görüşler doğrultusunda yazının ortasında sorduğum üç sorunun yaklaşık cevaplarını bu yazının içinde bulmuşsunuzdur.
Türkiye’nin haberi olmadan böyle bir harekatın olamayacağını bu harekâtı kanımca Türkiye’nin gönüllü fedaileri tarafından (gönüllü fedaileri siz anlamışsınız) yürütüldüğünü görmekteyiz.
Esad; uzatılan eli tutmadı, 14 yıldır mülteci haline getirdiği halkının akıbetine uğradı mülteci durumuna düşerek bilinmeyen bir yöne gitti.
Yirmiye yakın koalisyondan oluşan, Suriye muhalifleri yarın öbür gün Siyonist Yahudiler tarafından birbirine düşürülerek kendi aralarında çarpıştırılması en büyük tehlike olarak gözükmektedir.
Türkiye, burada çok büyük akıl oyunları ile bu oyunları bozacak akla ve güce sahiptir. Özellikle bilinenlerin dışında halk olarak da bilmediğimiz binlerce teknolojik hamlelerimiz sayesinde, eğdiremeyeceğimiz baş yoktur.
Artık Kuranı Kerimin hükümleri devreye girdiğini görüyoruz. Kuranda gecen Ebabil kuşlarımızın temsil eden İHA-SİHA yanında, Belkıs’in kalesini ayağına getirten, Süleyman peygamberimizin güçleri gibi güçlerle onları siber radar sistemleri ile kör, sağır ve saniyeler içinde yok edeceğimiz çok güçlü teknolojik üstünlüklerimizi halkımız olarak biz bilmesek de Siyonist güçler ve ABD’ye mutlaka devletimiz ucunu göstermiştir.
Türkiye aklı selimi ile bu harekatın tam da kalbini oluşturarak, Suriye halkının bu harekâtı yaptığına dünyayı inandırarak sessizliğini muhafaza etmektedir.
Bu duruş bir ülkenin kendi iç hesaplaşması ve herkesin buna saygı göstermesini dış güçlerin müdahale etmesini engellemektir.
Daha önceki yazımda dile getirdiğim Devlet Aklı yazımda ne kadar isabetli tespitlerde bulunduğumu göreceksiniz.
Ancak bugünü görüp yazılmış ve içerdeki terör örgütlerinin neden yok edilmesi gerektiğini bugün daha iyi görmekteyiz.
Türk dünyasının AK SAKALILARI aklı selim ile dünya düzenine yön vereceğini ileriki zamanlarda daha farklı şekilde görmeye devam edeceğiz.