Meridyen Eğitim Kurumları

Ali Can Boran


Türkiye Laiktir, Laik Kalacak

Anlamı ve Atatürk'ün Tarikat ve Cemaatleri Kapatma Nedenleri


"Türkiye laiktir, laik kalacak" sözü, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerinden biri olan laiklik ilkesini vurgulayan, adeta bir anayasal yemin niteliğindedir. Bu söz, devlet yönetiminde din kurallarının değil, akıl ve bilimin rehberliğinde belirlenen hukuk kurallarının esas alınması gerektiğini ifade eder. Laiklik, devlete tüm inançlara eşit mesafede durma, vatandaşların vicdan ve ibadet özgürlüğünü güvence altına alma yükümlülüğü getirirken, dinin siyasete alet edilmesini de engeller. Bu ilke, farklı inanç ve yaşam tarzlarına sahip bireylerin bir arada barış içinde yaşayabilmesinin teminatı olarak görülür.
Atatürk Neden Tarikat ve Cemaatleri Kapatmıştır?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyetin ilk yıllarında tarikat ve cemaatleri kapatma kararı alması, o dönemin koşulları ve devrimlerin genel çerçevesi içinde değerlendirilmelidir. Bu kararın temel nedenleri şunlardır:
* Modernleşme ve Ulus İnşası: Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde tarikat ve cemaatler, kimi zaman siyasi güç odakları haline gelmiş, yeniliklere ve modernleşme çabalarına direnç göstermişlerdir. Atatürk, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmasını hedeflemiş, bu süreçte geleneksel yapılar yerine akılcı ve bilimsel bir devlet düzeni inşa etmeyi amaçlamıştır. Tarikat ve cemaatlerin kapatılması, bu modernleşme ve ulus inşası sürecinin önemli bir adımıydı.
* Toplumsal Birlik ve Bütünlük: Tarikat ve cemaatler, zaman zaman kendi içlerinde kapalı yapılar oluşturarak toplumsal ayrışmalara yol açabilmekteydi. Atatürk, ulusal birliği ve bütünlüğü sağlamak amacıyla toplumu ortak değerler etrafında birleştirmeyi hedeflemiştir. Bu kurumların kapatılmasıyla, bireylerin devlete olan bağlılıklarının pekiştirilmesi ve toplumsal kutuplaşmaların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
* Eğitim ve Bilim: Tarikat ve cemaatlerin geleneksel eğitim sistemleri, modern bilimin ve çağdaş eğitimin önünde bir engel olarak görülmüştür. Atatürk'ün eğitimde birliği sağlama ve bilimsel eğitimi yaygınlaştırma hedefi doğrultusunda, bu kurumların kapatılması ve eğitim faaliyetlerinin devlet kontrolüne alınması elzem görülmüştür.
* Şeriat Hukuku Yerine Laik Hukuk: Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişte en önemli dönüşümlerden biri, şeriat hukukundan laik hukuka geçiş olmuştur. Tarikat ve cemaatler, şeriat hukukunun uygulanmasını savunan yapılar olabilmekteydi. Atatürk, çağdaş, laik ve evrensel hukuk ilkelerine dayalı bir hukuk sistemi kurarak hukukun üstünlüğünü tesis etmek istemiştir. Bu bağlamda, tarikat ve cemaatlerin kapatılması, laik hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesi anlamına geliyordu.
Günümüzdeki Durum
Atatürk döneminde kapatılan tarikat ve cemaatler, tek parti döneminin sona ermesi ve çok partili hayata geçişle birlikte zamanla yeniden faaliyet göstermeye başlamışlardır. Günümüzde Türkiye'de birçok tarikat ve cemaat, resmi olarak dernek veya vakıf statüsünde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Ancak bu durum, "Türkiye laiktir, laik kalacak" ilkesinin güncel tartışmaların odağında yer almasına neden olmuştur. Kimi çevreler, tarikat ve cemaatlerin toplumsal ve siyasal hayattaki artan etkilerini laiklik ilkesine aykırı bulurken, kimileri de bu yapıların sivil toplumun bir parçası olduğunu ve inanç özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Özellikle belirli tarikat ve cemaatlerin devlet kadroları ve siyaset üzerindeki etkileri, eğitim sistemindeki rolleri ve toplumsal kutuplaşmalara etkileri zaman zaman kamuoyunda ciddi tartışmalara yol açmaktadır. Bu tartışmalar, Türkiye'nin laiklik ilkesini nasıl yorumladığı ve gelecekte nasıl konumlandıracağı konusunda önemli ipuçları sunmaktadır.
Sonuç olarak, "Türkiye laiktir, laik kalacak" sözü, sadece bir slogandan ibaret değildir; Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini ve modern Türkiye'nin kimliğini tanımlayan temel bir ilkedir. Atatürk'ün tarikat ve cemaatleri kapatma kararı, bu ilke doğrultusunda atılmış, ulus devleti inşa etme ve çağdaşlaşma sürecini hızlandırma amacı taşıyan radikal bir adımdı. Günümüzde ise bu kurumların varlığı ve etkileri, Türkiye'deki laiklik tartışmalarını canlı tutmakta ve bu tartışmalar, ülkenin gelecekteki yönünü şekillendiren önemli parametrelerden biri olmaya devam etmektedir.

LÖSEV BAĞIŞLARINIZ İÇİN