Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


TIP DOKTORLARI DA, DİN GÖREVLİLERİ DE BİZİMDİR.

Son günlerde yaşadığımız koronavirüs tehlikesine karşı Devletimizin aldığı tedbirleri uygulamaya çalışıyoruz.  


Halkımız da  bu konudaki bilgilendirmelere uymaya gayret ederek,  bu hastalığa yakalanmamak için elinden gelen gayreti gösteriyor.  Devletimizin,  Sağlık Bakanlığımız üzerinden oluşturduğu Bilim Kurulunun, 'on dört madde halinde' vatandaşımızı bilgilendirmesi;  çok yerinde bir karar oldu. Her birimiz, bundan yararlanıyor ve bu uyarılara riayet etmiş olmanın faydasını görüyoruz.  Devlet ve ilgili kurumlarımızın yetkililerini,  Sağlık Bakanımızın şahsında tüm sağlık çalışanlarımızı kutluyoruz.  Hatta Sağlık Bakanımızın başlattığı şekilde,  her akşam  saat 21:00'de sağlık çalışanlarımızı alkışlıyoruz. Ayrıca sadece bununla da yetinmiyor, sağlık çalışanlarımızı her dakika gönülden alkışlamaya devam ediyor ve onlar için dua da ediyoruz. Yani müteşekkiriz kendilerine. Ancak son günlerde sosyal medya üzerinde,  'bin tane imam yetiştireceğimize, bir tane doktor yetiştirelim dahaiyi' tarzında bazı paylaşımlar var ki bu tür söylemler;  her zamandan daha çok birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günlerde, hiç ama  hiç kimseye fayda getirmez.   Hatta bu konuda bir tıp doktorunun,   'ben çalışıyorum,  din görevlileri şimdi ne yapıyorlar,  çalışıyorlar mı?'  tarzında bir paylaşım yaptığı söyleniyor. Ben böyle bir ifadenin kullanıldığına inanmıyor ve bunu bir dedikodu olarak kabul ediyorum.  Ben belgesiz konuşmam, bu sebeple sözkonusu iddiaya ihtiyatla yaklaşarak diyorum ki, şayet böyle bir paylaşım  yapıldı ise; bunu büyük talihsizlik olarak değerlendiriyorum.  Şayet bu ifade  doğru ise; bu, sadece paylaşımı yapanın  kendisini bağlar. Diğer sağlık çalışanlarının hepsi;  bundan münezzehtir yani beridir. Onlara olan güvenimiz,  teşekkürümüz ve dualarımız her halükârda artarak devam ediyor. Bunları söylerken,  ailesinde iki tane sağlık çalışanı,  tıp alanında ülkemizde Profesör titreme sahip en zirvedeki isimlerden bir kaç tanesini tanıyan, onlarla sohbeti,  karşılıksız sevgisi olan, aile hekmlerini çok seven onlar tarafından da sevilen ve din görevlilerimizin çocuklarından epey sayıda tıp doktoru olduğunu bilen birisi olarak söylüyorum.  Bir defa  her birimiz,  'aynı gemideyiz'.  Bu ülkenin kalkınması ve  insanımızın eğitimi için, değişik kulvarlarda aynı amaç için çalışıyoruz. Hep birlikte isiyoruz ki; insanımız huzur ve refaha kavuşsun, ülkemiz kalkınsın,  Devletimiz güçlensin ve ilelebed payidar olsun.  Bu açıklamadan sonra, şunu da unutmayalım.  Hastalarımızı, elbette tıp doktorlarımız  tedavi edecek,  bu işi din görevlisinden  bekleyemeyiz ki. Şayet din görevlilerimizin çalışma alanına giren beş vakit ve Cum'a Namazı, vaaz, hutbe, cenaze, salâ, Kur'an-ı Kerim Tilâveti, mevlid,  nikâh,  mahallelerdeki fakirlerin gözetimi, gençlerin eğitimi, bireyler arasında kavga ve anlaşmazlıkların  önlenerek sulhun sağlanması,   fakir öğrencilere burs ayarlanması vs. görevleri yapılmamış olsa, o zaman, 'din görevlisi görevini eksik yapıyor' diyebilir ve bu konuda haklılık payımız olabilir.  Bir de, kim demiş ki;  'şu sıralarda din görevlileri çalışmıyor' diye?.   Devletimizin,  'koronavirüsünün vatandaşlarımıza  bulaşmasına engel olması için' önerdiği, 'cami cemaatimizin namazlarını bir araya gelmeden ferdi halde ve  evlerinde kılmaları' konusunda din görevlilerinin sevinçten göbek attığı mı ima ediliyor?  Hiç alakası yok,  elli senedir kendisini camiye kilitlemiş olan bir görevlinin bu durumdaki halet-i ruhiyesi, balığın sudan çıkmış hali gibidir, yani şahsımda örneklersem şunu 'açık ve seçik söyleyebilirim' ki,  her bir din görevlisinin boşlukta kalmış ve bunalıma girmiş gibi bir hali var. Din görevlileri şöyle çalışıyorlar,  Saģlık Bakanlıģımızdaki 'Bilim  Kurulumuzun önerilerini' cami cemaatine anlatarak, evlerinde ferdi halde geçici bir süre namaz kılmaları için onları ikna ediyorlar'.  Yoksa bunun; basit bir görev mi olduğu sanılıyor?  Bu durum sanıldığının aksine, çok ve çok zor bir görevdir. Bütün zorluğuna rağmen din görevlilerimiz,  cami cemaati ve halkımızı bu konuda bilgilendirmek sureti ile ikna ederek bunu büyük oranda bunu  başarmışlardır. Bitmedi, din görevlilerimiz ülkemizin her ilçesinde yine devletimizi aldığı karar gereği il ve ilçe müftülerimizin talimatları ile mahallelerinde görevlendirilmiş ve teyakkuz halinde bulunmaktadırlar. Neden mi? 'Altmış beş yaş üzeri ve kimsesizlere götürülecek yardımlar ve gerektiğinde onların sağlık kurumlarına ulaştırılması için'.  Dediğim gibi bizim şu sıralar herzamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.  Tıp doktoru; benim dayımın oğlu,  din görevlisi sizin halanızın çocuğudur. Biz ilâhiyatçılar,  Allah'ın sıfatları için Kelam ilminde, 'zatının ne aynıdır, ne de gayrıdır' diye bir ifade kullanırız.  Yani şunu demek istiyorum; sağlık çalışanları ve din görevlileri bu toplumun kendi içinden çıkardığı birbirlerinin akrabalarıdır. Hal böyle iken, halâ daha niye  devamlı bir tefrikaya giderek sağlık çalışanları ile din görevlilerini ayrıştırıyor ve kavga ettirmeye çalışıyoruz?   Dediğim gibi buradan kimseye ekmek çıkmaz ve bunun kimseye bir faydası da olmaz. Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'de bizi uyardığı gibi, 'dahili ve harici bedhahların' oyunlarına gelmeyelim ve birbirimizle  kavga etmeyelim. Çünkü bu durumda rüzgârımız kaybolur ve gücümüz dağılır.  Şu ana kadar çok güzel bir şekilde getirdiğimiz  birlik ve beraberliğinizi,  artırarak devam ettirelim.  Koronavirüs ve diğer belalara karşı ortak mücadeleyi, fikir, zikir ve düşünce farklılıklarını bir tarafa bırakarak sürdürelim. Çünkü;  sonunda bundan  hepimiz kazançlı çıkacağız. Gönül kırıcı ve ayrıştırıcı ifadelerden lütfen vazgeçelim. Şunu diyecektim ama demek istemiyorum. Bu konuda tartışmayalım. Gerekirse de bunu iddialı olarak söyleyeyim, çok da iyi beceririm,  ama dediğim gibi  bunun kimseye faydası olmaz.  Sonuç olarak diyorum ki; sert açıklamalara kulak vermeyelim, böyle hoş olmayan şekilde konuşanları da;  kibar bir dille birlik ve beraberliğe ve dayanışmaya davet edelim. Her bir müslüma ve Türk vatandaşına da;  bu yakışır. Koronavirüs belâsından kurtulma ümidi ile, genelde devletimizin yetkililerine, özelde de Sağlık Bakanımıza ve çalışanlarına, Diyanet İşleri Başkanımıza, Din Görevlilerimize, cami cemaatimize, halkımızın tümüne;  çok ve çok  teşekkür ederek,  herkese geçmiş olsun diyorum. Yüce Yaratıcı'dan hastalarımız için şifa, dertliler için deva, borçlular için  eda, sağlıklı olanların da sıhhat ve afiyetlerinin devam etmesini niyaz ediyorum..