Dr. Ahmet Bekaroğlu

Tarih: 09.08.2024 20:02

TFF BAŞKANI ÇOK KONUŞUYOR

Facebook Twitter Linked-in

 

      Sokaklarda, kahvehanelerdeki halkın ağızlarından düşmeyen bir söz var, 'Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz' diye. Şunu demek istiyorum. Devamlı ve sıkça konuşmak hata etmeyi kolaylaştırır. 
      Yukarıda bahsi geçen sözün elbette istisnaları var, ancak gerçeklik payı da var. Bu sözü niye söyledim? İbrahim Hacıosmanoğlu Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı oldu. Güzel, zaten kendisini tebrik ettik. Ancak İbrahim Hacıosmanoğlu iş yapacağına sanki çok konuşuyor. 
       Daha önceki federasyon başkanının yanlışları oldu. Zaten kulüpler de bundan dolayı İbrahim Hacıosmanoğlu'nu başkan seçti. Làkin Hacıosmanoğlu önceki federasyona laf yetiştirip duruyor. Bundan vazgeçsin. Çünkü konuştukça hata yapıyor. Hacıosmanoğlu'nun bana göre olmaması gereken  konuşmalarına iki tane örnek vereyim. 
      İşte 'geçen yıl iki takım aldı yürüdü ve heyecansız bir lig oldu. Bu sene buna izin vermeyeceğiz'. Tamamen yanlış bir ifade. Galatasaray ve Fenerbahçe takımları, bütçeleri itibariyle diğer takımların önündeydi. Bu iki kulübün dışındaki diğer takımlar kötüydü ve rakiplerinden koptu gittiler, puan farkını açtılar. Bu iki takıma kimse ayrıcalık yapmadı ki. Yani Hacıosmanoģlu elbette onu demek istemiyor ama bu sözleri, 'bu sene de aynı durum olursa önlerini keseriz' anlamını çağrıştırabilir. Başka bir ifade ile sôz konusu sözlerinden ligde heyecan olması için alıp yürüyen takımın önüne takoz konacak anlamı doğuyor. Dediğim gibi yanlış bir ifade. Diğer kulüpler iyi yönetilmiyor ve böyle darmadağın oluyorlarsa ne demek 'buna izin vermeyeceğiz?' Sen bu kulüplerin hakkını mı yiyeceksin? Hani adaletli davranmaya gelmiştin. Bir tane kulüp bile tek başına otuz puan farkla işi alıp götürebilir. Zevk, rekabet ve heyecan olsun diye onun puanlarını mı yiyeceksiniz? Tamamen yanlış.
    Anadolu'dan güç itibarı ile zayıf bir takım İstanbul'a maça geliyor, üç büyük takımla maç yaparken hücum gücü olmadığı ve maçta devamlı defans yaptığı için şöyle eleştiriliyor, 'futbolu çirkinleştirdi'. Trabzonspor takımının bir numaralı mîmarı Büyük Teknik Direktör merhum Ahmet Suat Özyazıcı'nın bir lafı vardı, o derdi ki, 'Silahın varsa düşmanın üzerine gidersin, silahım yoksa nereye gideceğim?' Hocanın sòzleri şöyle tefsir edilebilir. Basın ve seyirci zevk alacak diye ben açılayım, büyük takımlar bana beş tane atsın. Yapma ya.  Hacıosmanoğlu'nun söyleyeceği şudur. -Bence de onu demek istiyor ama söyleminde kullandığı kelimeler yanlış anlaşılmasına sebebiyet veriyor-. Diğer takımlar da iyi yönetilmeli ki onlar da yarışın içerisinde olsun, ancak böylece yarışmalı bir lig oluşturulabilir, bu konuda biz de elimizden geleni gösterelim.
      Bir diğer yanlış konuşması da şudur. Hakan Çalhanoğlu kendisini tebrik için İtalya'dan aramış ve,  'Gözümüz aydın' demiş. Bunda ne var? İki kişinin arasında kalacak bir sözü, 'Bakın Hakan Çalhanoğlu başta olmak üzere milli futbolcular da bu federasyondan şikayetçiydi' gibi kamuoyuna açıklayıp bu futbolcuları ortaya atmanın ne alemi var? Kaldı ki Hakan Çalhanoğlu Gümüşhane'lidir. O bölgede 'Tebrik ederim' anlamında 'Gözümüz aydın olsun' ifadesi de kullanılır. Hakan Çalhanoģlu belki de 'önceki federasyondan bıkmıştık, siz iyi ki geldiniz' anlamında, 'gözümüz aydın' demiştir. Tamam kabül de bunu niye duyuruyorsunuz ki? Bu tavrınızla futbolcuları kaybedersiniz ve bu futbolcular size güvenip de daha bir şey söylemezler. Çünkü hemen kamuoyuna açıklıyor ve sır tutmuyorsunuz sonucu ortaya çıkıyor. Bizim yörede bir laf var, 'kurşun atan kurşunla gider' diye. Şu demek, siz önceki federasyon başkanının arkasından konuşursanız, sizden sonra gelecek federasyon başkanı da sizi kötüler. Bu bağlamda Peygamberimiz'in de bir hadisi var, 'Bir mümin yaptığı yanlışın cezasını çekmeden bu dünyadan gitmez' diye. Öyle ki o kişinin ahiretteki cezası devam eder, bu dünyada göreceği ceza sadece sosyolojik boyutu itibariyledir. Kaldı ki İbrahim Hacıosmanoğlu gittiğinde de onun arkasından da konuşurlar. Adam Peygamberimiz'i eleştiriyor. Hacıosmanoğlu da nihayetinde bir beşer. Kaldı ki, arkadan konuşmak, birisine sallamak konusunda bizim üzerimizde yok ki.
      İbrahim Hacıosmanoģlu'nun yapacağı şudur. Hani Ziya Paşa'nın, 
      'Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz,
       Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde'
Yani, 'İnsanın aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi, yaptığı işte görünür'
sözü ile anlattığı gibi iş yapmaktır, ona buna laf yetiştirmek değildir. Bıktık zaten bu laf yetiştirenlerden. Hacıosmanoğlu konuştukça batıyor. Zaten konuşma kabiliyeti zayıf. Kusura bakmasın, temsil ediyor da ancak bu konuda bir numara değildir. Kimse aday olmadı diye kendisi kazandı. Şayet bir başka aday çıksa belki de kazanamazdı. Karadeniz Bölgesi'nden bir federasyon başkanı olacak olsa ben bunun Ahmet Ağaoğlu'nun olmasını isterdim. Diksiyon, hitabet, temsil kabiliyeti, estetiklik, görüntü, kısacası bir federasyon başkanında olması gereken her şey kendisine vardı.
      Hacıosmanoğlu hasbe'l kader buraya geldi. Hemşehrim kusura bakmasın da sussun, iş yapsın ve çok konuşmasın. Beni bağışlasın da biraz zafer ve makam sarhoşluğuna uğradı gibi. Ne diyeceğini şaşırıyor. Bulutların üstünde geziyor. Tam olmasa da ayakları biraz yere değsin. Kendisi bilir, yoksa ömrü uzun olmaz. Benden söylemesi. 
     Ben dostum ve başarılı olmasını istiyorum..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
... ...