Liberal paradigma türlerinden Klasik Liberalizm için temel argüman olan ''Serbest Piyasa Ekonomisi'' ekonomik faaliyetlerin tam rekabet içinde yapılmasını ve bu sistemde meydana gelen sorunların çözümünün, devlet eliyle değil, fiyatlama ile gerçekleşmesi gerektiğini savunan sistemdir. Sizlere bu yazımda, klasik liberalizmi, serbest piyasa ekonomisini, bu sistemi destekleyen klasik liberallerin görüşlerini ve serbest piyasa ekonomisinin özelliklerini ele alacağım.
1. Klasik Liberalizm
Klasik İktisat Okulunun Kurucusu olarak kabul edilen Adam Smith, ünlü ‘‘Ulusların Zenginliği (the Wealth of Nations, 1776) adlı kitabında klasik liberalizmin temellerini oluşturmuştur. Smith, fizyokratlar gibi ekonominin işleyişinde doğal bir düzenin var olduğuna inanmış ve bunu da ‘‘görünmez el’’ (Invisible Hand) olarak adlandırılmıştır. Ancak Smith, fizyokratlardan farklı olarak doğal düzenin tanrısal güce dayalı olarak değil, kişisel teşebbüs gücüne dayalı olarak işlemesi gerektiği fikrini savunmuştur. Simith’in üstünde durduğu bir diğer nokta mübadele ve iş bölümü gelmektedir. Smith’e göre, insanların her ihtiyaçlarını kendileri karşılamaları yerine, mübadele ve iş bölümü ile daha yüksek bir faydaya ulaşmaları ve refah seviyelerini yükseltmeleri mümkün olur. Ona göre, para ekonomisinin hüküm sürdüğü bir piyasa ekonomisinde itici güç kişisel çıkardır.
Smith ünlü eserinde devletin başlıca üç tür görev üstlenmesini ve bunun haricisinde ekonominin doğal işleyişine müdahale etmemesi görüşünü savunmuştur
1. Devletin birinci görevi, toplumumuzu şiddetten ve diğer bağımsız devletlerin istilasından korumaktır ve bu ancak askeri güç işe sağlanabilir.
2. Devletin ikinci görevi, toplumun her üyesini diğer vatandaşların baskısından korumak ve bunun için adaleti teminen bir yargı sistemi oluşturmaktır.
3. Devletin son görevi, topluma yüksek derecede avantaj sağlayacak bazı kamusal hizmetlerin sağlanmasıdır.
2.Serbest Piyasa Ekonomisi
Serbest piyasa ekonomisi, esas olarak özel teşebbüs ve serbest rekabete dayanan; kaynakların dağılımında yine dünya fiyatlarının hüküm kılındığı, devletin müdahalesinin ve yatırımlarının en alt seviyeye indirildiği ve kamu sektörünün GSMH içindeki payının düşürüldüğü; devletin teşebbüslerinin ise daha çok altyapı alanlarına harcanması gerektiğini savunan bir sistemdir.
18.ve19. yüzyılın klasik liberal ekonomistleri 'neyin üretileceği' ve 'nasıl bölüşüleceği' konularının serbest piyasa da fiyat mekanizması yoluyla gerçekleşeceğini savunurlar. Böyle bir piyasa da bireysel alıcıların ve satıcıların teorik olarak serbest/özgür kararları, toplumun kaynaklarının (emek, mal, sermaye) nasıl kullanılacağını belirler. Teorik olarak, bir ürün için talep yüksek olursa fiyatı da artacak, böylece bu malı üretmek ve arzı attırmak üretici için karlı hale gelecektir. Arz, talebe yaklaştıkça fiyatlar düşecek ve sonuçta üreticiler üretken kaynakları başka alanlara kaydıracaklardır. Böylece, bir bütün olarak ekonomide kaynaklar en doğru şekilde kullanılmış olacaktır. Diğer yandan klasik liberal ekonomistler, her türlü teleolojik (erekselci) etkiden azade ve kendi kendine uyum sağlayan bir piyasa tarif ederler: Ahlaki hedefler ve etik ölçütler, sistemin meşrulaştırılmasında kullanılsa bile, piyasadaki olayların gidişatı üzerinde herhangi bir etkide bulunmaları söz konusu değildir.
Serbest piyasa ekonomisi ile ilgili klasik liberallerin düşüncelerini incelediğimiz zaman, David Hume, insan aklının kendi çıkarı için çaba sarf ettiğini, en adaletli düzenin kendiliğinden oluşan düzen olduğunu ve resmi makamların buna müdahale etmemesini, kişisel çıkarların ve serbestliğin insanın tabiatında olduğunu savunmuştur. Adam Smith ise bireylerin kendi çıkarları için mücadele ederek sonuçta toplumsal çıkarı arttırması, tabii düzenin en serbest düzen olduğu, kamunun güvenlik dışında hiçbir müdahalesinin olmaması
gerektiği gibi görüşleri, Jeremy Bentham’ın devletin kişisel faydacılığı artırmak gibi bir vazifesi olduğu ve özgürlük olmayan bir ortamda fayda, fayda olmayan bir ortamda iktisadi serbestlik, iktisadi serbestlik olmadan özel mülkiyet ve bunların tümü olmadan da bir toplumun mutlu olamayacağı şeklindeki düşünceleri ve J.Stuart Mill’in devletin ve etik duyguların haz tarafından belirlendiğini, en fazla hazzı serbestliğin verebileceğini, devletin de asıl niyetinin bu hazzı en yükseğe taşımak olduğunu ifade etmesi liberal fikirlerin toplumda çoğalmasını sağlamıştır. Herbert Spencer, sosyal ayıklanmanın en iyi olanın yaşamasını sağladığını, ''laissez faire'' (bırakınız yapsınlar) fikrini destekleyerek yani rasyonel insanı savunarak piyasa ekonomisine katkı sağlamıştır. Benjamin Constant, dini alanda, iktisatta, yayın organlarında ve mülk edinme hakkında maksimum serbestliği savunarak serbest piyasa ekonomisine destek olmuştur.
3. Serbest Piyasa Ekonomisinin Özellikleri
3.1. Özel Mülkiyet Hakkı
Serbest piyasanın özelliklerinden önde geleni bireylerin ve bireyler tarafından kurulan ortaklıkların ve şirketlerin toplumdaki maddi varlıklara sahip olmalarıdır. Özel mülkiyete serbestçe sahip olma hakları, mülk malikine, mülke ait maddi kazanımları toplumsal çıkarlarla ters düşmeyecek şekilde kullanım hakkı verir. John Locke, 'Two Treatises of Goverment- 1960' adlı eserinde, mülkiyeti ''kişinin kendi emeği ile karışmış olan her şey'' diye tanımlamıştır.
Bireycilik ekonomik özgürlüğün, ekonomik ve sosyal rekabetin ve bireysel mülkiyetin bir sonucudur. Piyasa ekonomisi ise insanlara tanıdığı mülkiyet hakları ile birlikte tüm bireysel özgürlükleri insanlara veren sosyal bir sistemdir. Bir piyasada özel mülkiyet yoksa o sistemi serbest piyasa sistemi olarak tanımlamak mümkün değildir.
3.2. Teşebbüs ve Seçim Özgürlüğü
Serbest piyasada özgürlük demek şahısların ve özel teşebbüsün piyasa sayesinde diledikleri seçimi yapma hakkına sahip olmalarıdır. Teşebbüs özgürlüğü ise bir şirketin kaynaklarıyla üretimde bulunması ve ürettiklerini satmasında devletin karşı müdahalesine uğramadan istediği şekilde davranmasıdır. Seçim özgürlüğü tüketicilerle alakalı olup tüketicilerin gelirlerini diledikleri gibi harcayabilmeleri anlamına gelmektedir. Sözleşme ve şirket kurma özgürlükleri bu özgürlüklerin de ayrılmaz bir parçasıdır.
3.3. Kişisel Çıkar
Liberal düşünce, bireyci anlayıştan yola çıkarak “kamu faydası”, “toplumsal iyilik” ve “ortak kazanım” gibi toplumu ilgilendiren tüm amaçlara mesafelidir. Aynı zamanda kişilerin, kişisel çıkarları haricinde ve onların üzerinde bir ortak çıkarları olduğu düşüncesine de uzaktır. Önemli olan kişisel çıkar olup kişisel çıkardan toplumsal çıkar oluşacaktır. Kişi iktisadi anlamda kendi çıkarları doğrultusunda eylemde bulunacak bir “homoeconomicus”, doğru ve bilimsel olanı bulabilen bir “rasyonel insan” her türlü sosyal hareketi kendi amacı doğrultusunda kullanabilen “faydacı insan “dır.
3.4. Piyasa Mekanizması ve Rekabet
Piyasa ekonomilerinde ticareti yapılan her malın fiyat adı verilen bir bedeli olup her birey fiyatlara göre kendi çıkarı açısından en yüksek faydayı elde etmek için çaba sarf eder. Bu mekanizma ekonomik karar birimlerinin eylemlerini fiyatlar yoluyla düzenler. Serbest piyasada işlem gören bir metanın alıcı ve satıcılarının piyasada oluşan fiyatı etkileyememesi rekabet olarak tanımlanabilir. Piyasa ekonomisi serbestliğe rekabeti kazandırır. Rekabetçi bir sistemde çalışmak isteyenler istedikleri işi seçebilir, tüketmek isteyenler de talep ettikleri her yerden alışveriş imkanına sahip olup, herkes birbirinden emin ve güven içinde faaliyette bulunabilir. Bu mekanizma sayesinde her bireye sınırsız imkân tanınarak özgürlük sağlanır.
3.5. Sınırlı Hükümet
Devletin ekonomiye sınırlı müdahalesi, serbest piyasa ekonomisinin en iyi çözümü ürettiği inancıyla, devletin ekonomiye etki ederek kapitalist sistemin etkisini düşürmek yerine, temel hak ve özgürlükleri, rekabetçi ortamı koruması ve geliştirmesi ve bu yönde zorunlu olan değişiklikleri yapmasını gerektirir. Kamunun hiçbir şekilde tabii düzene müdahalesi serbest piyasada kabul edilemez. Devlet sadece bireylerin doğal düzenlerini devam ettirmelerine yardımcı olmalıdır. Hiçbir otorite insanları bir şey yapmaya zorlamamalı ve piyasada zorlamaya yer olmadığı gibi Kamunun asıl görevi serbest piyasaya müdahale etmek değil aksine onu koruyarak işlerlik kazandırmak ve piyasayı zora sokacak eylemleri engellemektir. Bundan dolayı, Devlet piyasada yalnızca güvenlik için olmalıdır.
Sonuç olarak yazımın başında belirttiğim gibi serbest piyasa ekonomisi klasik liberalizm için olmazsa olmaz bir olgudur. Bireyselcilik ve özgürlük bağlamında bu sistemi savunan klasik liberal görüşler, rekabet ve kazançlı bir sistem için devletin müdahalede bulunmamasını savunmuşlardır. Kişisel çıkar ve özel mülkiyet haklarının da olması gerektiğini savunan bu sistem, bazı devletler tarafından kısmen de olsa uygulanmış ve uygulanmaya devam etmektedir. Ne kadar başarılı olduğu konusun da pek çok farklı görüşler bulunsa da serbest piyasa ekonomisini destekleyenler ve karşı çıkanlar her zaman olacaktır.
Av. Hüseyin İnci
av.huseyininci@gmail.com