Yıllar önceydi bir arkadaşım tatilden dönmüş dertleşiyorduk. Epey devam eden konuşmamız bir ara dini konulara geldi. Bir hayli tartıştık. Bu tartışma sırasında arkadaşım “Fethiye’de Cuma namazı kıldım. İyi ki oradaymışım. Bir hoca efendi çıkıp vaaz verdi. Hayranlıkla izledim kendisini. Müthiş yakışıklı, gösterişli, giyimi, kuşamı ve hitabet gücü ile mükemmel bir ilahiyatçı görmenin mutluluğunu yaşadım. Sordum müftü olduğunu söylediler. İnanın içimden keşke Sarıyer’e tayin olsa diye geçti içimden” dedi. Gerçekten ben de çok merak ettim.
Hani derler ya” ben istedim bir göz, Allah verdi iki göz” aynen öyle oldu ve beş altı ay sonra Fethiye Müftüsü olan Oğuzhan Kadıoğlu Sarıyer Müftülüğüne atandı. Gerçekten büyük bir sürprizdi ve çok mutlu olduk. Ama ben yine de tedirgindim, arkadaşım “hele biraz zaman geçsin görürüz aynayı-konyayı dedim” gülüştük.
Kısa sürede kaynaştık bir birimizle. Zira Sarıyer yeni Merkez Camii Dernek Başkanı olmam nedeni ile yönetici arkadaşlarımızla “Hoş geldiniz” ziyaretine gittik. İyi karşıladı, yakından tanıdık kendisini, ısındık yeni Müftüye. “Birlikte görev yapmanın zevkini yaşarız” dedim ve devam ettim “Benim isteklerim bitmez, benden çok çekeceksiniz” dedim, gülüştük. Kısa yanıt verdi “Hizmet için Sarıyer’e gönderildim, yasa dışına çıkmamak kaydı ile yapabileceklerimi yaparım, endişelenmeyin” dedi.
Yeni müftümüz Oğuzhan Kadıoğlu bekletmedi bizi ve ilk Cuma günü iade-i ziyarette bulundu. Camimize geldi, vaaz verdi, namazı kıldırdı, namaz sonrasında da Dernek Merkezinde bir süre sohbettik etti…
Çok donanımlı bir Müftü’ye sahip olmanın ayrıcalığını yaşadık. Çalışkan, enerjik, ufku geniş, mükemmel ileri görüşlü birisi olarak tanıdım kendisini. Makamına ısınan Oğuzhan Kadıoğlu yoğun bir çalışmanın içine girdi. Her geçen gün biraz daha tanınıyor, çalışma alanını genişletiyordu. Sorunlu derneklerle verdiği uğraşı yakından takip ediyorduk. Hemen her sorunun altından kalkıyor ve diyanetin çıtasını yükseltmeye devam ediyordu.
Çalışmalarını tek tek sayacak değilim ama şahit olduklarım azımsanacak gibi değil. Örneğin 4/6 yaş grubu okul öncesi eğitim merkezleri kurarak büyük bir ihtiyacı karşıladığını, yeniden düzenlenen Aile ve Rehberlik Merkezinde Ebru, hat, Osmanlıca, Tefsir, Hadis kurslarının açılması, Akaid ve Kelam alanında lise üniversite gençliğinin güncel zihin sorunlarına yönelik dersler gerçekleştirilmesi, Ferahevler’de Diyanet Sarıyer müftülüğü Gençlik merkezinde İstanbul’da değişik üniversite gençliğinin ikamet, yiyecek ve giyeceklerini karşılanması konusunda önemli hizmetlerin verilmesi, değişik alanlarda eğitime destek verildiği gibi sosyal aktivite imkanları ile milli ve manevi değerlerle yetiştirilmesine katkı sunulması, bayanlara yönelik Kur’an Kursu ve erkeklere yönetil Hafızlık Kur’an Kursu açılması, Diyanet vaktı üzerinden fakirlere yardım edilmesi, Covid 19 döneminde Vefa Destek Grubu olarak binlerce muhtaç insana ulaşılması, 2020 Ramazan ayında Dedeman Camiinde “Durumu olan ikram etsin” sloganı ile açılan market ile fakirlere yardım edilmesi, Sarıyer’deki muhtelif liselerde değerler eğitimine konferans ve değişik kitap dağıtılması desteği verildi. Ayrıca Sarıyer’de ki kamu kurum ve kuruluşları ile, cami dernekleri ve diğer sivil toplam kuruluşları ile mükemmel iletişim kurulması ve bunları düzenli hale getirmesi ile bir müftü olarak diyanetin çatısını yukarılara taşıyacak başarıyı gösteren bir Müftü olarak Sarıyer Tarihine adını yazdırdı.
Ama burası Türkiye, ne zaman, nasıl, neden, niçin olacağı hiç bilinmeden birden bir karar çıkar ve her şey alt üst olur. Aynen öyle oldu ve bugün Sarıyer Müftüsü Oğuzhan Kadıoğlu’nun tayininin çıktığını öğrendik. Hoppala dedik! “Olur mu? Nasıl ve niçin yaptılar?” Bunu da Sayın Oğuzhan Kadıoğlu’na sordum. O her zaman ki olgunluğu ile “Görev sürem bitmemişti ama öyle münasip görüldü” dedi. Başkaca söz etmedi. Belki de içinden gelmedi. Bütün yaptıklarının karşılığı bu mu olmalıydı diye düşündüm.
Yazık değil mi? Kendisini kabul ettirmiş, yaptıkları ile hem kendisini kanıtlamış, hem de Müftülüğün dolaysıyla Diyanetin hizmetlerini yukarılara taşımış bir din adamını bu şekilde görevden uzaklaştırmak kimin aklına geldi? Oğuzhan Kadıoğlu gibi kaç müftü var diyanetin içinde? Varsa bile parmakla sayılacak kadar azdır. Aslında bu gibi insanları harcamak değil, layık oldukları yerlere taşımak olmalıdır yetkililerin görevleri. İl Müftüsü olabilecek yetenekleri taşıyan bir insanın 400 bin nüfuslu bir İlçe den alınarak 25-30 nüfuslyu bir ilçeye tayini ne demektir. Bu asla takdir değil, tenzil-i rütbedir.
Ayıptır Beyler Ayı! Diyanet bu ayıbı yapmamalıdır. Haklıya hakkı verilmeli ve görev yerine getirilmelidir ki yaptığı güzel çalışmaları daha ileriye taşısın. Sarıyer bunu bekliyor ve beklentisine olumlu cevap verileceğine inanıyor.