Sarıyer'e geldiğimden itibaren Sarıyerspor'un maçlarına gitmeye başlamıştım. Yıllar oldu, ekürü merhum Suat Uysallar ve ismini şu anda hatırlayamadığım merhun ve Yalova'da ikamet etmiş olan diğer bir arkadaşıyla bir Cuma Namazına gelmiş ve sohbetimi dinlemişlerdi. Namazdan sonra da elindeki yarım düzine kitabını bana takdim etmişti. O; Rumelihiisar'dan Kısırkaya'ya kadar Sarıyer Tarihi ve Sarıyer Spor Kulübünün adeta kendisi olan bir şahsiyettir. Dediğim gibi yüz yüze ilk görüşmemizde kitaplarını bana takdim etmişti ve ben de büyük bir iştiyakla/haz duyarak okumuştum. Sarıyerle ilgili bilmediklerimi ve yeni çok şeyi onun kitaplarından ve sonra da bizzat kendisinden öğrendim. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; kendisi Sarıyer Spor Kulübü'nün -Allah uzun ömürler versin- hayattaki efsanelerinin en önde gelenlerinden birisidir. Başlangıçta dediğim gibi ilk görüşmemizden sonra sohbetimiz giderek yoğunlaştı, Sarıyer Spor Kulübü'nün Kafeteryasında çay yudumlarken sohbetlerimiz giderek koyulaştı. Söz konusu sohbetlerimizde hep spor, din, bilim ve tarih gibi konulara yer veririz. Kendisi 'Sarıyer'in 'Başöğretmeni'dir -bu sözün patenti bana ait ve bundan sonra kullanılırken bana atıfta bulunulmasını isterim- dedim, çünkü lise, üniversite lisans, yüksek lisans ve doktora aşamalarında Sarıyer'le ilgili çalışma yapan öğrenciler; soluğu hemen onun yanında alırlar. Öyle ki Sarıyer Spor Kulübümüz'ün Kafeteryası adeta herhangi lisedeki bir sınıfa, bir üniversite anfisine dönüşür. Öğrenciler, bitirme tezlerinde ona danışır, pür dikat ağzından çıkacak sözleri kayda alırlar.
Sarıyerle ve Sarıyerporumuzla ilgili ulusal yazılı ve görsel basının bir çalışması olduğunda da mutlaka ona müracaat edilir, ropörtaj ve çekimler onunla yapılır. Öyle ki spordan edebiyata, tarihten diğer alanlara dair yirmi beş civarında basılmış ve ona yakın basılmaya hazır esere sahip. Kendisiyle geçmişte Selanik seyahati ve Doğu Karadeniz turu yaptık. Covid 19 engel olduğunun dışındaki zamanlarda Sarıyer Spor Kulübü'nün maçları ayrıca buluşma alanımızdır. Ellili yıllarda Sarıyerspor kulübü kongresinde on altı yaşında iken ilk konuşmasını yapmıştı, yirmili yaşlarda kulübümüzün yöneticisi olmuş, otuz yıla yakın kulübümüzün Genel Sekreterliğini, benim de yönetici olduğum zamanda bir dönem de Sarıyerspor Kulüp Başkanlığı ve uzun süre Sarıyer Spor Kulübü Divan Başkanlığını yaptı. Bunun yanında Sarıyer Spor Kulübü'nün arşivini günümüze kadar tutmuş olması da, hemen hemen başka bir kulüpte gerçekleştirilememiş eşsiz bir çalışmadır. Kendisi ile Sarıyer'de ilk tanıştığımda bana hemen 'bizim Marmara ilahiyatın şimdi merhum olan eski hocalarından Emin Işık Bey'i sormuştu. Sonradan öğrenmiştim ki, merhum Suat Uysalkar'a maçlara gider gibi her cuma günü Gayrettepe Nimet Abla Camideki Emin Işık Hoca'nın vaazlarına devam etmişler.
Sarıyer merkezdeki Yeni Cami inşa edilinceye kadar bir dönem Cum'a namazlarına bizim Rumelikavak Yusufağa Camii'ne devam etmişlerdi. Bir defasında Sarıyer Spor Kulübü Kafeteryası'nda o ve Marmara İlâhiyat'tan hocamız Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı Bey'le beraber sohbetimiz olmuştu. Sarıyer'in gerçek efsanesi ve 'Başöğretmeni' bana Marara İlâhiyat'tan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ü de sormuştu. Bugün öğreniyorum ki, kendisine mektup yazarak 'Kur'an'ın neden güne konuşturulmadığı?, halkın hurafe saplantısı, vs. konularını dert edindiğini' mektubun içeriğinde dert edinerek gündeme getirmiş' ve hocamız da ona yazılı olarak cevap vererek 'mektubunu Hürriyet gazetesindeki köşesine taşıyacağını' ifade etmiş. O ayrıca Sarıyerspor Kulübünde hizmet eden sporcu ve yöneticilere de kulübümüzden ayrılmalarından sonra mektup yazarak gönüllerini almış ve onların kulübümüze aidiyet duygularını daha sıkı ve sıcak tutmaları konusunda çalışmalar yapmış. Sarıyer güzergahındaki liselerimiz, kendisini çok konferansa davet etti ki bu konferanslara giderken çoğu zaman nezaket göstererek 'benim de katılmamı' stemiştir. Konferanslara gitmeden önce de yine teveccüh ederek 'neler konuşacağını?' zaman zaman müzakere etme nezaketini de gösterir. Bir defasında Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Lisesinde kendisi ve Avcılar eski belediye başkanı Tahsin Salihoğlu Bey'le beraber katıldığımız 'Değerler Eğitimi' konulu bir panelimiz olmuştu. Yazdığı eserler konusunda 'konunun uzmanları ile "bu eseri bir okur musun?" dediğine de zaman zaman tanık oldum. O'nun sağlığında yayınlamak istemediği bir eseri vardı, bu eseri; bana göre alanında ve kendi türünde tek olan 'Bir milletin Uyanışı Kendi Dilinden Atatürk Destanı' isimli kitabıdır ki onu hayattayken yayınlaması konusunda kendisine çok ısrar ettim ve eksik olmasın kendisi de eseri yayın hayatına kazandırdı. Bir köşe yazısı ile kendisini anlatmak mümkün değil, aslında kendisi hakkında müstakil bir kitap kaleme almalıdır.
Geçmişte Sarıyer Profesyonel Futbolcularının Rumelikavak İskele Balık Lokantası'ndaki yemeğinde eski genel kaptanımız merhum Eyüp Odabaşı Ağabey bana, 'bu Balcı'dan uzak dur, seni bu kulüp işlerine bulaştırır, benden söylemesi..' demişti. Nihayetinde de dediģi gibi oldu, onun başkanlığında yöneticiliğim, Divan Kurulu ve Genel Kurul üyeliklerim ve kongre divanlarında görevlerim oldu, ancak bütün bunlardan elbette ki çok memnunum. Sarıyer Edebiyat Günleri'nin vazgeçilmez yazar ve jüri üyesi, Sarıyer Merkez Yeni Cami'nin Dernek Başkanı, Türkiye Futbol Antrenörleri ve Sarıyerliler Derneği üyesidir. Şu anda yayın hayatında olmayan Sarıyer Haber'in geçmiş yıllarda düzenlemiş olduğu kompozisyon yarışmasında ısrarla 'o olmazsa gelmem' diyerek beni de jüriye aldırmıştı. En çok zevk aldığım an da; onunla Sarıyer'den yürüyerek Büyükdere'deki Pileki'ye çay sohbetine giďişlerimizdir. Sarıyer Belediyesinin hazırladığı 'Sarıyer Belgeseli'nde de ısrarla konuşma yapmamı istemesi de unuamayacağim bir anıdır. Uzun süre yayında kalan ve bana göre şimdiye kadar bir benzeri çıkarılamayan Marmara Sentez, 'tonyahaber', Sarıyer Haber gazeteleri ile 'sariyertimes' internet sayfasında aynı dönemlerde köşe yazdık ki şu anda Sarıyer Aktüel/Simas Haber'de yazılarımız yayınlanmaya devam ediyor. Çok önemli eski bir kuvvet komutanı paşamız bir defasında bana, 'onun çalışma, okuma ve kitap yazma aşkına hayranım' demişti. Herkes ondan öğrenıyor Sarıyerimiz ve Sarıyersporumuz'u. Bunun için ben de O'na 'Sarıyer'in Başöğretmeni' diyorum. Kim bu? diye sormaya gerek yok herhalde, mutlaka anlaşılmıştır. Ancak zikretmek kabilinden söyleyeyim, bizim İbrahim Ağabey, Sarıyer'deki yakın dostlarının çoğu defa 'Balcı' diye hitap ettiklerı, İbrahim Balcı Beyefendi'nin ta kendisi Sağlık ve afiyetler diliyorum kendisine. Sürç-i Lisanım; af ola..