Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


PARANIN ÜZERİNE BASARAK YÜKSELEN ADAM

Önce 'Vefa Gecesi' diye başlık atmayı düşünmüştüm. Ama bundan son  anda vazgeçtim.


Çünkü konuşmacılarda birisi kendisini anlatırken 'parayı başının üzerine alarak yükselen değil, ayakların altına koyarak yükselen adam' sözü ile kendisini anlatmıştı. Yani mevki ve makamı, hele de parayı, malı ve mülkü elinin tersi ile itmek, amaç olarak görmemek. Bunlar da lâzım ama bunlar sadece araç olarak kalmalı. İşte yukardaki söz kendisini çok iyi anlattığı için ben de başlığı buradan aldım.

       'Genç Hukukçular Okumaları Gurubu' ve bu oluşumu oluşturan hukukçuların hocası ve kendi ifadeleri ile 'çok şeylerini bağlı oldukları Avukat Muharrem Balcı Beyefendi. Yani Sarıyer'in Başöğretmeni İbrahim Balcı Bey'in yeğeni. Ayrıca Rize asıllı bir Sarıyerli.  Genç Hukukçular Okumaları Gurubu, her hafta salı günleri gerçekleştirdikleri buluşmalarında başta hukuk olmak üzere değişik alanlarındaki bilimsel çalışmalarını her iki yılın sonunda geniş katılımlı toplantılarla BİRİKİMLER I, BİRİKİMLER II, BİRİKİMLER III, BİRİKİMLER IV ve BİRİKİMLER V isimli kitap halindeki yayınlarla kamuoyu ile paylaştılar. Öyleki çalışmalarında vardıkları sentezleri; kitaplaştırıp seri hale getirerek de yayınladılar. Sarıyer'in Başöğtetmeni araştırmacı yazar İbrahim Balcı Bey aracılığı ile aldığım davetle yargı, üniversite, iş dünyası, sanat çevresi, basın ve halktan geniş katılımlı iki yılda bir düzenlenen toplantıların üçüne bendeniz de katılmıştım. Yazıma konu olan 'Genç Hukukçular Hukuk Okumaları Gurubu', geçen Eylül ayının yirmi yedisinde 'hocam ve Muharrem Ağabey ' diye hitap ettikleri Avukat  Muharrem Balcı Beyefendi'ye  yemekli bir 'Vefa Gecesi' düzenlediler. Program Fatih Belediyesi'nin Çatlatıkapıdaki tesislerinde gerçekleşti. Yargı, üniversite,  sanat, basın ve değişik mesleklerden davetlinin katılımıyla gerçekten  mükemmel bir gece oldu. Avukat Muharrem Balcı Beyefendi, gecede bendenizi de kendisinin olduğu masayı aldı.  Sebebi de programa amcası  araştırmacı yazar İbrahim Balcı Bey'le beraber gitmiş olmamdı. Muharrem Balcı Beyefendi, eksik olmasın aslında bendenizi de onuruna düzenlenen  'Vefa Gecesi'ne bizzat davet etmişti. Nazik dveti alınca, hemen icabet etmeyi düşünmüştüm, ancak ya bir aksilik çıkarsa ihtimaline karşılık, ihtiatlı davranarak cevaben şayet burda olursam katılacağım demiştim. Nihayetinde katıldığım  bu program sebebiyle iznimi de geciktirmiştim. Söz konusu  program, Hukuk Okumaları Gurubundan  bir avukat hanımefendinin sunuculuğu ile başladı.  Yine platformdan genç bir avukat beyefendi açılış ve teşekkür konuşması yaptı. Genç Hukukçular Okuma Gurubu'nun çalışmalarından ve Muharrem Balcı Beyefendi'nin hayatından kesitler sunan bir sinevizyon gösterisi yapıldı.  Her bir konuşma da çok kapsamlı hazırlanmıştı. Şayet bilimsel bir toplantı değilse bu tür programlarda yapılan konuşmaların irticali olmasını yeğliyorum. Bu nedenle genç avukat bir hanımefendinin kapanış konuşmasını çok beğendim.

 

        Öğrencileri avukat Muharrem Balcı Beyefendi'nin kendilerine katkılarını uzunca dile getirdiler.  'Muharrem Ağabey bize "kurumun değil, hukukun adamı olmamızı" öğretti ifadesi bunun en iyi özetidir. Dediğim gibi öğrencileri 'Muharrem Balcı Beyefendi'nin kendilerine katkılarından dolayı minnet duyduklarını' belirttiler. Öyle ki yemeklerini hazırlayan hanımefendiyi, Muhareem Beyefendi  ve muhtereme eşini teşekkür edip çiçek de takdim ederek ödüllendirdiler. Vefa Gecesi'nde baro, üniversite, basın adına yapılan konuşmalar da güzeldi. Ailenin büyüğü olarak Sarıyer'in Başöğretmeni araştırmacı yazar İbrahim Balcı Beyefendi'nin konuşması daha da güzeldi.

       Avukat Muharrem Balcı Beyefendi'nin o kadar yüklü bir biyografisi var ki,  'Hukukun Yaygınlaştırılmasına Adanmış Bir Ömür' ismi ile söz konusu biyografiyi kitaplaştıran İlker Dere bu konuda bilgi veren bir konuşma yaptı.  Programa katılamayan ve mazeretlerini belirtenlerin isimleri ve  telgrafları okundu. Şöyle düşünmüştüm ki aslında sebebini de tahmin edebiliyordum, acaba Muharrem Balcı Beyefendi, neden böyle bir yol seçmişti? Bu kadar fedakârlık gerektiren bir işe niye başvurmuştu?  Bunun cevabı Muharrem Balcı Beyefendi'nin ifadesi ile 'hukukun ülkemizde giderek irtifa kaybetmesi,  hukukçuların istisnaları bir yana güven kaybetmeleri' idi.  Belli ki, hukuka katkı olsun, adalet temin edilsin diye bu çileli yol seçilmişti. Çok genç yaşlarda olan bu hukukçular, adaleti baz alsın, devamlı 'Hakk'ı öne çıkarsınlar ve bu durumda örnek olsunlar. Başkaları da onları örnek alsın ve bu anlayış, yargının her alanına yayılsın.  Çünkü adalet, herkese eşit olarak dağıtmak değildir. Aksine kelime anlamı ile, bir şeyi yerli yerine oturtmak, ıstılahi anlamda da çok basit bir cümle ile, herkese hak ettiği kadar ve hak ettiğini vermektir. Halkın dilinde, 'hukuk bir gün herkese lâzım olacak' diye bir tekerleme var ya. Yani hepimiz öyle ya da bu şekilde bir gün mahkeme kapılarında bulunacağızdır. Çünkü ailemizde, iş yerimizde, sokakta ya da başka bir alanda bir sorun yaşamamız ve insanarla anlaşmazlığa düşmemiz mümkündür. Yüce Yaratıcı bunun için 'hukuk' ve 'adalet' diye kavramlar yaratmış ve bunlara  Kur'an-ı Kerim'de yer vermiştir.  İşte hukuk bunun için önemli, 'Genç Hukukçular Hukuk Okumaları Gurubu' da bunun için daha da önemlidir. Bildiğimiz gibi Devlet; yasama, yürütme ve yargıdan ibaret olan üç erkten oluşur. Yasama ve yürütmenin verimli çalışması için de yargı denetimine çok ihtiyaç var ve bunun için de yargının bağımsızlığı çok önemlidir. Çünkü mahkeme salonlarında yer alan ve Hz Ömer'e ait olan  'العدالة اساس الملك' 'Adalet;  mülkün temelidir' sözünü hepimiz biliyoruz. Yani varlığın, varolmanın ve yaşamın devam etmesi adaletin sağlanması ile mümkündür. Orta öğretim kurumlarımızdan lise on birinci  sınıfların 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi' kitaplarında 'Hz Muhammed'in Örnekliği'  başlıklı bir ünite var. Burada Peygamberimizin tebliği, insani yönü, devlet başkanlığı, merhameti,  alçak gönüllülüğü,  çalışma anlayışı, ailesi, insanlar ve yaratıklara  muamelesi, cesareti ve  adaleti gibi yönleri ayetler ve hadislerden örnekler verilerek açıklanmaktadır. Burada 'Peygamberimizin Adaleti' anlatılırken 'Allah adaleti emreder' (Nahl Suresi, 16/90), 'Allah size emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor'( Nisa, 4/58), 'Ey iman edenler; kendiniz, anne babanız ve  akrabanız aleyhinde dahi olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun' (Nisa, 4/135) ayetleri yanında peygamberimizden şöyle bir örnek verilir. Peygamberimiz bir defasında sahabe ile sohbet ederken konu 'adalet kavramına' gelir. Peygamberimiz adalet kavramının işletilmediği durumlarda oraya çıkacak karmaşaya,  'önceki milletlerin yok olma nedenlerinin en önemlilerinden birinin de cezai müeyyidelerin güçlülere değil de nüfuz itibariyle zayıf olanlara uygulamış olmasıydı'  ikazı ile dikkat çekmiştir. Bundan dolayı Genç Hukukçular, avukat Muharrem Balcı Beyefendi başkanlığındaki 'Hukuk  Okumaları'nı o kadar ciddi yürüttüler ki Muharrem Balcı Beyefendinin ifadesi ile, 'ders kazası olmayan bir ibadettir' disiplininden asla taviz verilmedi.

        Hukuk Okumaları Gurubu, İstanbul merkezli başlasa da kısa sürede  yurt sathına yayıldı, Ankara, Konya, Gaziantep ve Adana gibi pek çok ilde şubeler oluşturularak aynı çalışmalar buralarda da yapıldı.  Zaten geceye söz konusu şehirlerden de katılımlar vardı.  Avukat Muharrem Balcı Bey,  'çalışmalardan kazanılan güzel hasletler devam ederse bu programın 'Vefa Gecesi' olacağı, aksi takdirde  'Veda Gecesi' anlamı taşıyacağı ve bu durumda kendisinin de artık olmayacağını' söyledi. Avukat  Muharrem Balcı Beyefendi, 'böyle bir çalışmaya başlamasının; sorumluluk duygusunundan kaynaklandığına  Hicri 5. asırda yaşayan Ragıb el-Isfahani'nin 'el Müfredat' isimli eserinde, 'Şefaat Kavramı'nı açıklamasını örnek gösteriyor,.  Ragıb el-Isfahani, "Şefaat, aslında dünyevi bir kavramdır, bu bağlamda şefaat; önden gidenlerin gençlere ışık tutması ve amellerin birleştirilmesidir', bizler de bunun ićin gençlere ışık tutmak zorundayız' demektedir. Muharrem Balcı Beyefendi ayrıca, 'ekmek kırıntılarının israf edilemeyeceği gibi insanın da israf edilemeyeceği ve ıskalanamayacağını, kendilerinin özgürlüklerin teminatı olduğunu, adeta peygamberimizin 'kızım Fatıma da olsa cezasını keserdim' anlayışında hukuk adamı olacaklarını, bunun için her geçen gün yenilenmek gerektiği, kendilerinin hukuk mantığını Kalem Suresi'nden okumanın mümkün olduğunu, her geçen gün yenilenmek gerektiğini, bunun için yetmiş yıl yaşayan  ve kırk yaşında iken eğilen gagasını bir kayaya sürerek  söken, yeni oluşan gagası ile pençelerini, yeni pençeleri ile tüylerini söken, nihayetinde tüyleri yenilenince de otuz yıl daha uçan ve yaşayan Kartal’ı örnek almak gerekir, abesle iştigal eden Müslüman hukukçu olamaz, ben kırk yaşımda kendimi yeniledim' dedi. Yani avukat Muharrem Balcı Beyefendi, öğrencileri ile peygamberimizin "iki günü eşit olan aldanmıştır" öğretisindeki her geçen gün dağarcığına bilgi ekleme sürati ile çalışıyor ve bunu bizlere de öğütlüyor.

       Genç Hukukçuları, 'hocamız ve ağabey' diye hitap ettikleri avukat Muharrem Balcı Bey'e vefalarından dolayı kutluyorum. Bendenizi de böyle bir geceye davet etmesini de teşekkürle karşılıyor ve daha nice yıllara diyorum.  Program sonunda bir hatıra resmi de alındı. Avukat Muharrem Balcı Beyefendi'yi kutluyor, sağlık ve  afiyet diliyorum