Çünkü uluslararası ilişkiler konusunda akademik kariyer yapan, yani doktorası olan bir hocanın İmam Hatip Lisesi mezunlarına yönelik olarak hakaretamiz ifadeler kullandığını basından, daha doğrusu kendi açıklamasına gelen tepkilerden öğrendim, çünkü söz konusu programı seyretmedim. Tepki verilen hoca, kendisine gelen eleştirilere cevap vermediğine göre demek ki bunları söylemiş, hani bir söz var ya 'sükut; ikrardan sayılır' diye. Bir defa burda iki tane yanlış var; bu akademisyen hocanın hakaretamiz ifadeleri elbette yenilir yutulur cinsten değil, ama verilen tepkilerde kullanılan ifadeler de aynı şekilde hoş değil, çünkü İmam Hatip lisesi mezunu olan kişi tepki verirken de seviyeyi korur, aksi takdirde başkasından farkı kalmaz. Bu ifadeleri kullanan hoca, tahmin ediyorum ki -şayet yanılmıyorsam- Düzce'deki bir zatın basına yansıyan marifetlerine tepki göstererek İmam Hatip lisesi mezunlarını hedef almış. Bir defa bu hocamız; bir sosyal bilimci olarak büyük bir gaf içerisinde ve cahillik sergiliyor. Sebebi şudur; Düzce'de bilmem hangi tarikatın şeyhi olan zat, İmam Hatip Lisesi mezunu değil, zaten konuşmasında 'lan' ifadesini kullanan bir kişiye şeyh de denmez. Kaldı ki bu kişi İmam Hatip Lisesi mezunu olsa bile sosyal bilimlerde genelleme olmaz ki. Hocanın bir sosyal bilimci olarak bunu bilmemiş olması büyük bir zır cahilliktir. Bir hukukçu yanlış karar verdi diye hukuk fakültelerini, bir doktor hastalığa yanlış teşhis koydu diye tıp fakültelerini ya da bu hoca gibi bir uluslar arası ilişkiler uzmanı hoa birisine hakaret etti diye siyasal bilgiler fakültelerini kapatamayız. Yani diyeceğim şudur; genelleme fen bilimlerinde olur. Örneğin bir bölgede ya da falanca yerde yüksek basınç olduğunda, 'hava durumu böyle olur, alçak basınç olduğunda yağmur, kar yağar, fırtına olur' durumu başka bir yerde gerçekleştiğinde de aynı sonuç ortaya çıkar. Ama sosyal bilimlerde bir kurumdaki bir kişinin yapacağı bir yanlış genele teşmil edilemez. Uuslararası ilişkiler ve devlet politikaları alanında uzman olan bu akademisyen Kur'an-ı Kerim'in getirip hukuka armağan ettiği 'hiç bir kişi, bir başkasının suçunu yüklenemez' (İsra, 17/15) ayetinin bize anlattığı 'suçun ferdiliği' ilkesini de bilmiyor, ya da biliyor da heyecanına yenildi. Burada hocanın yapacağı iş; kalkıp özür dilemesidir. Özür kelimesine de çok takılıyorum, yani özür dilediğinizde geçmişte yaptığınız silinip atılmıyor, unutulmuyor ama özür; en azından, 'düşman olmadık, beni af edin, bundan sonra birbirimizle barışık olarak yaşayalım' demektir. Yukarda dediğim gibi burada şunu da eleştiriyorum İmam Hatip Lisesi mezunlarının da tepkilerini sosyal medyada görüyorum, bazıları aynı hakaretamiz ifadeleri kullanarak cevap veriyor ki bu da yanlış. Yapılacak olan şudur, futbolda sıkıntılı bir yıl vardı ya ondan bir yıl sonra 2012 yılında Şükrü Saraçoğlu'nda Trabzon'a koro halinde küfür edilmişti, maçtan sonra teknik ve taktik anlayışını beğenmediğim ama lâf ustası olan Şenol Güneş'e basın mensupları bu durum maçtan sonra sorulmuştu. O bu soruya ne diye cevap vermişti biliyor musunuz? tek cümlede işi bitirmişti yani şöyle demişti, 'bizde bir atasözü var, "kem/kötü söz, sahibine aittir". Özetle; İmam Hatip Liseleri diğer liselerin, diğer liseler de İmam Hatip Liselerinin rakipleri değildir -bu konuda tespit ve önerilerim var ama onları ilmi bir makalede kaleme alacağım-. Bu hoş olmayan lâfları eden hoca, doğrudan sadece İmam Hatip Liselerini hedef alarak değil de medyada gündeme gelen bazı cemaatleri merkeze alarak kullandığını sanıyorum. Elbette bundan İmam Hatip Lisesi mezunları çok rahatsız oldular. Bu nahoş sözlerin sahibi, 'hep hata ediyoruz, ben de ettim, özür diliyorum' desin, İmam Hatip Lisesi mezunları da bu ifadeleri kabul etsin ve bu işi kapansın. Çünkü bıktık artık kavgadan..
